Şiir ve Bilgelik

Mustafa Aydoğan 1.Niyazi Mısri veya İnsanın Kendi Aslına Dönme Töreni İnsanın kendine ve varlığa ilişkin tasarrufu aslında şairanedir. Varlığın tecelli etme biçimi hakikat üzere gerçekleşir ve hakikatin sınırları insanın sınırlarını aşar. Hakikat, Allah’ın realitesidir ve mutlak bir realitedir. İnsanı, her türlü oluşun mümkün ve olağan olduğu bir kavrayış noktasına davet eder. Bu davette rica değil, […]

Daha fazla oku
Yakup Kadri Karaosmanoğlu – Erenlerin Bağından -Alıntılar

Gafil! Bil ki, yalnız “şimdi”nin bir değeri var. “Dün” ve “yarın” mevcut değil bile. En güzel ana “Dur” demek ve onu uzatmak; işte saadetin yegâne sırrı.” Sayfa 7 Söyle gençliğini ne yaptın? Söyle gençliğimi ne yaptım? Bundan sonra hülyâlara dalmak artık kabil olmayacak mı? Kalbin en aziz mihmanı ne? Safvet değil mi? Vah onu kaybedenlere; […]

Daha fazla oku
Edebiyat Üzerine:Edebiyat ve İlim

Fuzulî, “ilimsiz şiir temelsiz binaya benzer” derken ilmi, edebiyatın dokusu içine almak ister. Bizim düşüncemiz tamamen farklıdır. Biz burada ilim ile edebiyatın çeşitli ilişkilerinden yalnız bir tanesi üzerinde duracağız. İnsanın maddî ve manevî bütün faaliyeti kendi varlığını koruma amacına yönelmiştir. Bu itibarla her türlü faaliyet, birinci plânda birlik manzarası gösterir. Bunlar sonradan kendi özelliklerine göre […]

Daha fazla oku
Fırsat Sakal Altından Geçer

Nasreddin Hoca’ya, bir gece rüyasında dokuz akçe verirler. Fakat hoca, dokuz değil on akçe versinler diye ısrar eder. Bu esnada uykusundan uyanan hoca hemen eline bakar ama elinde hiç akçe yoktur. Bu durum karşısında uyumak için gözlerini kapatıp elini uzatan hoca, “Tamam on değil, dokuz akçe olsun” der. 1 “Fırsat sakal altından geçer” diye bir […]

Daha fazla oku
Kuyular İlk Nerede Oluşur? 

Nasreddin Hoca bir gece kuyudan su çekmek için bahçeye çıkar. Kovayı kuyuya sarkıttığı an ayın kuyudaki yansımasını görür. Hemen telaşla eşine seslenir, “Hanım çabuk çengeli getir, ay kuyuya düşmüş” der. Hanımı gece vakti hocaya dert anlatamayacağını bildiği için hemen kalkıp çengeli götürür. Çengeli alan hoca kuyuya sarkıtıp ayı yakalamak için uğraşmaya başlar. Tam o esnada […]

Daha fazla oku
Allah Dostları

  Derler ki davranışları itibarıyla Allah dostları dört çeşittir: Biri var, âlem de bilir kendi de bilir ki Allah dostudur; biri var, âlem bilir kendi bilmez; biri var, kendi bilir kimse bilmez; biri var, kendi de bilmez kimse de bilmez. Hikâye odur ki, bir Anadolu köylüsü, “Yeni Cami’de vakit namazı kılan mutlaka bir Velî’yi tanır, […]

Daha fazla oku
Varalım sevgilinin yanına hû diyerek

I. Mahmud şair sultanlarımızdandır; “Sebkatî” mahlasıyla şiirler yazmıştır. Sebkatî “önde giden, ön alan” anlamında, müsabakayla aynı kökten gelen bir kelimedir. Şair I. Mahmud veyahut mahlasıyla Sebkatî, Nâbî merhumun talebesi ve şiirde onun takipçisidir. Onun şiirlerine yaptığı nazireler gerçekten dikkat çekicidir. Ne dâniş itdi tahsil Sebkatî tab’-ı sihir-pîşen bir nazm-ı neşât-efzâyı sen şâhâne söylersin Nâbî’ye nazire […]

Daha fazla oku
Sevgi Yukarıdan Gelir

Şair Nedim’in çok parlak ve iddialı, sekiz beyitlik bir gazeli vardır. Klasik edebiyata merakı olanlar, mutlaka duy- muştur bunu. Çok enteresan bir beyitle başlar: Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş şişeden ruhsâr-ı âl olmuş sana Daha ilk mısralardan ustalık, sanat görülüyor. Şair sevgiliyi överken “haddeden geçmiş bir nezâket”ten bahsediyor. Gazelin konusu […]

Daha fazla oku
Bir Rubainin Düşündürdükleri

Hazret-i Mevlânâ; birçok cepheleri olan bir varlık. Ancak bütün cepheleri ile tek varlık. San’at sahasında bir san’atkârı lâyıkiyle anlamak için, onun bütün cephelerini idare eden ve onu bir vahdet hâlinde gösteren hâkim ve temel karakterini bulmak lâzımdır. Çün- ki, nazarî olarak insan uzviyyeti nasıl bir vahdet ve âhenk içinde hareket ediyorsa, mânevî hüviyeti de aynı […]

Daha fazla oku
Divan Edebiyatında Sanat Telakkisi

Mevzuumuz, Divan Edebiyatında san’at telâkkisidir. Yani san’- at dediğimiz mefhum, bu edebiyatın mensupları tarafından nasıl telâkki edilmiş, hangi çeşit yazılara san’at eseri denmiştir. Bunu izah etmeden evvel san’at telâkkisi üzerinde durmamız icabeder. San’at telâkkisinden evvel de “san’at” tan ne anladığımızı anlatmamız lâzımdır. Bu noktaları gayet kısa bir şekilde zikredip geçeceğim : Evvelâ san’at, hayatî bir […]

Daha fazla oku