”Naklin Doğruluğu Ancak Akılla Bilinir” Ne Demek?

  Bu ifade kelamcılara aittir. Gazali ve Razî gibi… İlk planda çarpıcı ve sarsıcı olduğu görülür. Akla bu kadar vurgu, bu kadar ehemmiyet fazla olmadı mı? Naklin doğruluğu haber ve­renin doğruluğu ile bilinmiyor muydu? Hemen belirtelim ki, burada nakilden kasıt hadis de­ğil, Kur’an’dır, Kelamullah’tır. Bu durumda yukarıdaki ifade “Kur’ahın doğruluğu ancak akılla bilinir” şeklinde anlaşılma­lıdır. […]

Daha fazla oku
Hüsün-Kubuha Dair Terimlerin Analizi

    Gazzâlî [********] çev. Osman Demir  Mutezile’nin özellikle ta’dil ve tecvir bahsinde ahlaki kavramlar olan iyi vekötünün İlâhî fiile nisbetini sorgulaması,Ehl-i Sünnet’in konuya ilgi duymasını ve buna bağlı olarak hüsün,kubuh,adalet, cevr/zulüm,hikmet ve sefeh gibi kavramların tartışılmasını sağlamıştır. İlahi fiili, mahiyetini ve onun varlıklarla ilişki biçimini bilmek insanın davranışının değeri üzerinde düşünmeye teolojik bir zemin […]

Daha fazla oku
Akıl Bir Şeyin İyi veya Kötü Olduğuna Hükmedebilir mi?

  Fahreddin er-Râzî   çev. M. Cüneyt Kaya Mutezile’nin, bir şeyin iyiliği veya kötülüğü hakkında hüküm verme yet­kisini akla vermesiyle birlikte kelâmın en önemli tartışma konularından biri haline gelen bu meseleye dair Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1210), el-Metâ- libü’l-âliye’den alıntılanan aşağıdaki metinde analitik bir ayının yaparak aklın bir şeyin iyilik ve kötülüğü konusunda hüküm verme yetkisinin […]

Daha fazla oku
Kalp ve Kişilik Gelişimi

MANZURUL HUQ Psikoloji, ruhun bilimi olduğu şeklindeki orijinal tanımından vazgeçerek atalarının baharından koptuğundan beri, çağdaş bilim dünyasının güncel hâli ve uygulamalarına ayak uydur­mak için tutumunu ve çağrışımını değiştirmeye devam etti. Bu değişim sürecinin bir aşamasında, yalnızca manevi tözünü kay­betmekle kalmadı, aynı zamanda psikolojiyi bir davranış bilimi olarak yeniden tanımlayan bir grup davranışçının elinde ussal içeriği […]

Daha fazla oku
Savaş Ş.Barkçin – Tevhid Medeniyeti -Alıntılar

  Akıl iman ile bağlanmayınca, imanın onun üzerindeki hükmü kuvvetlendirilmedikçe elden çıkar. Yabana kaçar. Dışımızdaki, Mevlâ’dan bigâne, gafil, ayrık, uzak şeyleri gerçek sanır. Elden yitip gerçeğin dışındaki bâtıllara, Allah dışındaki varlıklara, ölçü dışındaki aşırılıklara bağlanır. Kısacası akıl insanı insanlıkta, imanda, yolda tutan en büyük nimettir. İmanın bağıdır. Kıymetsiz değildir, çok kıymetlidir.(s.29) ———————————————————— Bir anlamı yanlış […]

Daha fazla oku
Ateizm Mezbahasında Akıl

İşte biz, insanlara bu misalleri anlatıyoruz ama bunların hik­metini gerçek bilgi sahibi olanlardan başkası akledemez.” (Anke- bût, 29:43) “Bütün evrendeki her şeyi açıklayan bir teori. Ancak sağlık­lı düşünebildiğimize inanmayı imkânsız hâle getirdiği gibi şahit­liklerimizin de kabulüne alan tanımamaktadır.” C.S. Lewis Nizam-ı İslam’da aklın konumu nedir? İslam’da akıl, şerefe mazhar olmanın kaynağı; mükellefiyetin temeli, övgü ile […]

Daha fazla oku
Şiir Taraf Tutar

Orhan Okay bir yazısında anlamanın esasında mer­hamet edebilmek olduğunu söyler. Bunun herhalde ilk çağrışımı şu: Karşımızdakini anlamak. Eğer anlaşılmı- yorsak, diğerinin bize karşı sorumluluğunu yerine ge­tirmediğine hükmedebiliriz. Eğer diğeri anlaşılmıyorsa ona karşı bizim sorumluluğumuzu yerine getirmediği­miz söylenebilir. Bu durumda herkesin öncelik vereceği şeyin kendi sorumluluğu olduğu açıktır. Öyle ise anla­mak durumundayız. Karşımızdakini anlamak, anlama­ya çalışmak. […]

Daha fazla oku
Aklın Kurnazlığı Karşısında ‘Teolojik İslam’ın Çıkmazı

İslam’ın düşünce tarihi hatırlandığında günümüzde tartışmaya çalıştığımız bazı meselelere dair zengin bir literatür ve deneyime sahip olduğu görülür. İslami düşüncenin bugün yeniden tartışmak üzere karşı karşı ya geldiği şartlar, bu tartışmaların konusu ve mahiyeti her şeye rağmen İslam’ın klasik çağında cereyan elmiş olanlarla büyük benzerlikler taşımaktadır.-. Her ne kadar öncekilerden farklı ama önemli bir nokta […]

Daha fazla oku
Teklifin Hakikati – İslam Düşünce Geleneğinden Hareketle Bir Değerlendirme

ÖMER TÜRKER Birincisi, Fârâbî, Ebû Süleyman es-Sicistânî, İbn Sînâ ve  İbn Rüşd gibi Meşşâî filozoflarca temsil edilen teklif teorisidir. Bu teori, filozofların varlık tasavvuru çerçevesinde anlam kazanır ve bilhassa Fârâbî tarafından geliştirilen nübüvvet teorisi doğrultusunda ayrıntısı şekillenir. Filozoflar, Tanrı-âlem ilişkisini hiyerarşik bir düzende nedensellik ilkesine göre açıklar. Varlığı zorunlu olan nihaî sebep olarak Tanrı, mevcutlar […]

Daha fazla oku
Ne ile Mükellefim? Mükellefiyet Bireysel mi Toplumsal mı?

TAHSİN GÖRGÜN 1. Nesefi akaidine “ehl-i hakk şöyle dedi” şeklinde başlamak­tadır. Burada iki kavram önemlidir, birisi hakk diğeri ehli haki­kati söyleyebilmenin ön şartı, o hakikate inanan bir toplumun mensubu olmaktır; bu mensubiyet insana hakikatle irtibatım enfüsî bir tecrübe olmaktan çıkararak, iştirak üzerinden ger­çekleşen yakîni temin eder. Toplum, bir vahdet cihetine istinad ettiği için, vahdet ciheti […]

Daha fazla oku