Hiç kimse öğrenmeye hazır olmadığı bir şeyi öğrenemez, söz konusu nesne ne kadar yakında olursa olsun. Bekleyin, yüreğiniz konuşsun. İnsan, hakikate uygun bir ruhla hakikati söylediğinde, gözleri gökyüzü gibi berrak olur. Alçak niyetleri varsa ve sahtelikle konuşursa, gözleri bulanıktır ve bazen de çarpık. Modası geçmeyecek şeyleri söylemenin ve yazmanın
Tarih
Mehmet Akif Aydın[*] Değerli tarihçiler, hanımefendiler, beyefendiler, Hayırlı sabahlar. Konuşmama başlamadan önce bu fevkalade faydalı kongreyi tertipleyenlere ve emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Gerçekten bu kongrelerde hem konunun doğrudan tarafı olan meslektaşlarla fikir alışverişi yapmak imkânı doğuyor hem de çeşitli alanlarda yeni fikirler, yeni görüşler dinleme fırsatı buluyoruz. Bu bakımdan
İslam
GİRİŞ: 1.Tarihselcilik,[1] insanın zaman ile irtibatında, zamana mahkûm olmasını ve dolayısı ile kendi özgünlüğü ve özgürlüğünden vazgeçerek, ne idüğü belirsiz bir “sürece” teslim olmasını makul ve hatta zorunlu bir durum gibi gösteren bir ideolojidir. Süreci, dolayısı ile de -içinde bulunduğu şartlar anlamında- zamanı mutlaklaştıran bu tavır, 19. ye 20. yüzyıllarda
Edebiyat
Sanatçı, gurbeti yaşayan kişidir; özgün olandan ayrılığın hüznünü yaşar; muhaliftir, yabancıdır, kendi ülkesinde değildir. Biçim/içerik tartışmalarında yapısalcı anlayış, ısrarla biçimi öne çıkardı; biçimi, içeriğin önüne geçirdi; daha çok biçimsel bir incelemeyi önceledi. Özellikle Saussu- re dilbilimi, dili bir biçim olarak gördü; biçime dökülmemiş anlamın var olmadığını söyledi. Anlamı oluşturan biçimdir