Yakın Tarih
Melihşah Sezen – Mayınlı Arazide Gece Yürüyüşü...28 Mart 2025
Yusuf Aslan
22:10 - 26 Nisan 2014
Söze İlahi’den Bilgeler buğday eler gibi elediler sözleri.. Dost o zaman öğrendi dostluğun ne olduğunu Varlıklar sisteydiler, Bilen yoktu güzelliklerini Adları konuncaya kadar. Herkese vermez kendini Söz, Bir kadın gibi nazlıdır, Şair ister, bilge ister. Dostlar havuza benzer, Kiminin suyu çok, kiminin az. Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya, Kiminde elleriniz ıslanır. Kimi paçavra dokur kelimelerle […]
Yusuf Aslan
23:08 - 20 Mart 2014
0 Yorumlar
Oflunun biri, aylarca esîr-i firâş (yatağa mahkûm) bir surette yattıktan sonra hastalığının arttığını, ölüm saatinin yaklaştığını hissedince başına toplanmış olan evlâtlarına elemiş ki: “-Uşaklar, ben gözumi yumdukten sonra mal kavgası yapıp âleme rezîl olmanuzdan korkayrum. Gözümün açukluğunda mallarumi size taksim edeceğum!” Evlâtları itiraz etmiş, ölümü kendisine yakıştırmasını doğru bulmamışsa da Oflu: “-Hayır, ben kendi halimi […]
Yusuf Aslan
11:25 - 31 Mayıs 2013
0 Yorumlar
Istırap Salıncağı.. Bu salıncakta üç kişi üç sanarkâr, üç kalem.. Üç zekâ.. Necip Fazıl, Peyami Safa ve Cemil Meriç.. Bu salıncağın adı “inkılâp”. İsterseniz “Cumhuriyet” de diyebiliriz. Hattâ batılaşma da. Zaten bir müddet sonra “inkılâp” devrim olacaktır. Batılaşma “çağdaşlık..” İmparatorluk yıkılmış millî ıstırap.. Hilafet yıkılmış, dinî ıstırap.. Medeniyet yıkılmış, beşeri ve felsefî ıstırap.. Üç zakâ, […]
Muhammed Ali
21:00 - 30 Aralık 2012
0 Yorumlar
Divan Edebiyatı’nda roman yok. Niçin olsun? Batı’nın ilk romanlarından biri “Topal şeytan”. Kahraman, evlerin damını açar, bizi yatak odalarına sokar. Roman başlangıcından itibaren bir ifşâdır. Osmanlı’nın ne yaraları vardır, ne yaralarını teshir etmek hastalığı. Hikayeleri ya bir cengâveri ebedîleştirir, ya “hisse alınacak bir kıssa”dır. Roman’ın burjuvaziyle doğduğunu söylerler. Burjuvazi Avrupa’nın imtiyazı, daha doğrusu yüz karası. […]
Muhammed Ali
20:34 - 30 Aralık 2012
0 Yorumlar
İlk kitap: hafıza. Şaman veya rahip , yazının icadından sonra da imtiyazlarını titizce korur, fetihlerini uzun zaman yazıya dökmez, nesilden nesile sözle aktarır; sözle, yani nazımla. Sırlar, harflere tevdi edildiği zaman bile sokağın dili kullanılmaz. İlâhiler manzum, büyüler manzum, destanlar manzum. Şairler yoğurmuş dili, düşünceyi şairler uysallaştırmış. Beşiğinde Tanrıların dilini konuşmuş insan. Nazım en olgun meyvelerini verdikten sonra nesir doğmuş. […]
Yusuf Aslan
23:12 - 26 Aralık 2012
0 Yorumlar
Osmanlıcayı bilen insanların kalmamasını “felâket” olarak görüyordu Cemil Meriç. Siz fikri gelişmenizde katkısı olan düşünürümüzle aynı fikirde misiniz bu konuda? Tamamen aynı fikirdeyim. Osmanlıca dediğimiz doğrudan doğruya Türkçedir. Ona başka isimler takarak kendimizden uzakta tutmayalım lütfen. Sadece harfleri farklıdır ve 80 yıllık alfabemize karşılık 1000 yıllık bir mazisi vardır elifba’nın. Yani “biz” dediğimiz o büyük […]
0 Yorumlar