Tekfîr ve İlâhî Rahmetin Genişliği

Gazzâlî [1] çev. Zeynep Şeyma Özkan Faysalü’t-tefrika beyne’l-İslâm ve’z-zendeka ve el-Mustafa’sından seçilen bu metinlerinde Gazzâlî (ö. 505/1111), bir kişiye ya da zümreye küfür ve inkâr isnad etmenin her şeyden önce risâlete yönelik bilinçli bir yalanlayışla ve bu doğrultuda sergilenen inatçı bir karşı koyuşla ilgili olduğunun tespiti­ne odaklanır. Öncelikle küfür isnat etme fiilinin {tekfir) şer‘î bir […]

Daha fazla oku
Gazali Bir Ara Agnostik Oldu Mu?

Enis Doko, Gazalî’nin bir ara agnostik olduğunu söylüyor. Bazıları da Gazalî’nin 6 aylık gibi bir dönemde sofist ol­duğunu iddia ediyor. Oysa agnostizm veya sofizm bizzat Tanrı­nın yahut bilginin varlığından şüphe içerisinde olmak demektir. Agnostiğe göre Tann’mn varlığını ve yokluğunu ispat edecek kadar yeterli delil yoktur. Bunlar sadece bir yöntem olarak de­ğil, epistemik olarak da ontolojik […]

Daha fazla oku
Varlık Mertebeleri ve Te’vil

  Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki sının belirle­meyi hedefleyen aşağıdaki metinde Gazzâlî (ö. 505/1111), ilk olarak küfrü, Hz. Peygamberin yalanlanması olarak tanımlamakta, ancak Arkaların bir­birlerini Hz. Peygamberi yalanlamakla suçladıkları olgusu karşısında, onun sözlerinin hangi düzeylerde anlaşılabileceğini tayin etmek üzere varlığı beşli bir tasnife tâbi tutmaktadır: özsel, […]

Daha fazla oku
Muhyiddin İbn Arabi – Rahmetün Mine’r-Rahman – Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri cild:1-2-3-4-5 (Notlarım)

  Bismillâhirrahmânirrahim Hamd, evveliyetinin diğer ilkler gibi başlangıcı olmayan, en güzel isimlere ve en yüce ve ezeli niteliklere sahip olan; daha akıl, nefs, basit ve bileşik varlıklar, yer ve gökler yok iken, içindeki bütün mâlumat ile birlikte bütün âlem amâda iken var olan (el-Kain); imkân dâhilindeki hiçbir şeyi yapmaktan aciz olmayan, iradesi ile her şeyi […]

Daha fazla oku
Savaş Ş.Barkçin – Tevhid Medeniyeti -Alıntılar

  Akıl iman ile bağlanmayınca, imanın onun üzerindeki hükmü kuvvetlendirilmedikçe elden çıkar. Yabana kaçar. Dışımızdaki, Mevlâ’dan bigâne, gafil, ayrık, uzak şeyleri gerçek sanır. Elden yitip gerçeğin dışındaki bâtıllara, Allah dışındaki varlıklara, ölçü dışındaki aşırılıklara bağlanır. Kısacası akıl insanı insanlıkta, imanda, yolda tutan en büyük nimettir. İmanın bağıdır. Kıymetsiz değildir, çok kıymetlidir.(s.29) ———————————————————— Bir anlamı yanlış […]

Daha fazla oku
İslam’da insan nedir?

İnsan, özgür düşünceye sahip, -bazı maddi zorlamaların hege­monyasını dahil etmezsek- kendi iradesi ile kudretini kullanabilen bir varlıktır. O, kendi iradesiyle ve olasılıklar arasında dengeyi sağ­lamak arzusuyla bilinçli bir şekilde hareket etmektedir. O nedenle içgüdü baskısının ve fizik kanunlarının boyunduruğu altına gir­miş atom mekanizmasının esir aldığı hayvanlardan daha üstündür. Onun hem ihsana hem de ifsada gücü […]

Daha fazla oku
Şiir Taraf Tutar

Orhan Okay bir yazısında anlamanın esasında mer­hamet edebilmek olduğunu söyler. Bunun herhalde ilk çağrışımı şu: Karşımızdakini anlamak. Eğer anlaşılmı- yorsak, diğerinin bize karşı sorumluluğunu yerine ge­tirmediğine hükmedebiliriz. Eğer diğeri anlaşılmıyorsa ona karşı bizim sorumluluğumuzu yerine getirmediği­miz söylenebilir. Bu durumda herkesin öncelik vereceği şeyin kendi sorumluluğu olduğu açıktır. Öyle ise anla­mak durumundayız. Karşımızdakini anlamak, anlama­ya çalışmak. […]

Daha fazla oku
İnsan Doğası

1.İNSAN DOĞASI Konusu ‘insan’ olan birçok bilim ve sanat dalı vardır: iktisat, tıp, biyoloji, tarih, edebiyat, psikoloji, sosyoloji, antropoloji… As­lına bakılırsa Ay, Güneş, nesneler, her şey insanın emrine veril­miştir; insan bu varlık ve nesnelerden yararlansın diye yaratıl­mıştır. Bu nedenle her bilim dalı, çalışmalarını kolaylaştırmak, daha verimli hâle getirmek için iş bölümü yapmıştır. Antropoloji de bu […]

Daha fazla oku
Varlıkların Dereceleri* ve İnsanların Ahiretteki Halleri**

İzz B. Abdisselam v.660 Çev: Ali PEKCAN*** SUNUŞ MÜELLİF HAKKINDA Kaynaklarda Muhammed Izzüddîn Abdülazîz b. Abdisselâm b. Ebi’l-Kâsım es-Sülemî ed-Dımeşkî eş-Şâfiî olarak yer alan müellif, ‘Âlimlerin sultânı’ lakabıyla tanınmış olup, H. 577 (M. 1181) yılında Dımeşk’te doğmuştur. Temel İslâm Bi-limlerinin her dalında çok iyi eğitim almış, bunun bir yansıması olarak kıymetli eserler vücûda getirmiştir. Hocaları […]

Daha fazla oku
Abdullah Şerkâvî’nin Şerhü’l-Hikem’i ve Ali Örfî Efendi Tarafından Yapılan Tercümesi -Alıntılar

Ataullah İskenderi – Hikem-i Ataiyye (Ebü Türab radıyallahu anh dedi ki: “Kul, amelde samimi olunca Allah o ameli işlemeden onun zevkini onun gönlüne verir. Ameli işlerken ihlas bulunursa, onu işlerken zevk ve şevk duyar.| ——————————————– Nefsin hazları için Hak’tan Hakk’ın gayrısını talep etmek layık değildir. Makbul ve güvenilir olan hal, istenilen bütün şeylerde güzel edep […]

Daha fazla oku