Müşrikler, Efendimizi anlayamadıklarından (zaten mü’mînler de tam anladı denemez ya!) bu idrak eksikliklerini “Bu bizim gibi bir insan, yiyor içiyor, pazarda dolaşıyor, Nasıl peygamber olur?” (Furkan-7) diyerek boş sözleriyle mânâdan gafletlerini gösteriyorlardı. Kur’ân-ı Kerîm’de bıı husustaki âyetler hakîkaten dikkati celbedicidir. Aynı zamanda Kur’ân-ı Kerîm’de, bir başka âyet-i kerîmede ‘sıbgatullah’, ‘Allah boyası’ ifadesi geçmektedir. (“Allah’ın boyasına […]
İnsan her şeye meyil duyulabilir. Bazen aslımıza, bazen aslımızın aslına, hariçten içeriye dahil ettiklerimize ya da aslımıza yakın olan ârâzlara. Bu durum şuna benzer: Bir arazi düşünün; bir tarafı ormanlık ve yeşillik, bir diğer tarafı deniz, başka bir tarafı şehir, bir başka tarafı da tarlaların, ahırların bulunduğu hayvancılık yapılan büyük bir mevki. Ortada bir yerde […]
Kalp nefse dedi ki; “Akıl da bana tâbidir. Dolayısıyla sen ona değil aslında bana tâbisin. Zaten his olarak bana daha yakınsın. Benimle irtibatım unutma. Ey nefs-i İnsanî! Senin muharrikin (seni hareket ettiren) rûh-i insanîndir. O akıl da benden. Ben, aklın vehimlerinden uzak, müşahede makamındayım.” Akıl, nefis, kalp alâkasından anlaşılıyor ki kalp tam orta yerdedir. Hem […]
Hz. Pîr cevap veriyor: “Gözle görebildiğin sulh de, cenk de, övünülecek şeyler de, hâyâ ve utanmalar da aslında gözle görülemeyen hayâllerden doğmuştur. Bu gerçekleşen hadiseler evvelce hayâl şeklinde bulunmaktaydı.” Sen ne zannediyorsun! O saltanatı besleyen, bu âlemin maddî sahasında senin gördüğün tüm fiillerin hepsi evvelce hayâldi. Sonra onlar birer birer vücûd buldu. Fezâlara çıkmak, çok […]
0 Yorumlar