Sekülerleşme ve Sinema

Her toplumun kendine özgü kültürel, tarihsel ve sosyo­ekonomik özellikler barındırması, onların farklı ölçütlerle değer­lendirilmesini ve sekülerleşmelerinin de farklı şekillerde ince­lenmesini zorunlu kılmaktadır.[1] Toplumların yapısal farklılıkları, dindarlıkların içeriklerinin ve görünümlerinin değişmesini gün­deme getirmektedir. Bunun sonucunda elbette ki değişik sekülerleşme tanımlan ortaya çıkmaktadır. Özellikle sekülerleşme ile ilgili araştırmaların çoğunluğunun Batı kaynaklı olması ve bundan dolayı Hıristiyan kültürü […]

Daha fazla oku
Görünen ve Görüntü Bağlamında Fotoğraf

Hak, sayısız güzel isimleri bakımından emrin tümünü içeren “kuşatıcı bir varlıkta” isimlerini tek tek görmek ve o varlık vasıtasıyla kendi sırrının kendisine görünmesini istedi. Varlıkla nitelenmiş olması sebebiyle “kendini görmek istedi” de denilebilir; çünkü bir şeyin kendini kendisi vâsıtasıyla görmesi, ayna gibi başka bir şeyde görmesine benzemez. İbn Arabi Geleneksel anlamda suret görünenin ifadesidir, modern […]

Daha fazla oku
Bir Medeniyet Projesi Olarak Dayatmacı Sekülerleşme (1923- 1950)

  Türk toplumunun modernleşme süreci, 1718’lerde başlar, 1923’de olgunla­şır ve nihâî merhaleye erişir. Osmanlı devletinin 18. ve 19. yüzyıl dönemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin alt yapısının teşekkül devridir. 18. yüzyıldan itibaren Türk top­lumu, batılı kurumları örnek alır. Kısmî değişimle savunmacı karakterde başladığı süreci, giderek toplumun diğer alanlarını da içeren kapsam genişliğinde sürdürür. Osmanlı’da batılılaşma, belli kurum ve […]

Daha fazla oku
Post Seküler Din Halleri: Dinin Dijitalleşmesi

  Faruk Karaarslan Giriş İnsanoğlunun kutsal ile olan ilişkisi her daim üzerinde durul maya değer bir konu olarak görülmüştür. En temelde felsefe olmak üzere sosyal bilimlerin tüm alanları, insanın kutsalla ilişkisini anla maya çalışmıştır. Bu çabaların neticesinde her alanın kendi sınırları içinde belirli tartışma öbekleri oluşmuştur. Örneğin antropoloji kutsalın kültürde ve ritüellerdeki görünümlerine odaklanırken, sosyoloji […]

Daha fazla oku
Kalemin Göstergesi, Göstergenin Oyunu – Modernite, İçkinlik ve Yapısöküm

İslam’m Tevhid paradigmasına göre Tanrı, dün­yayı -hem insanlığı hem de doğayı- yok iken var ettikten sonra, ne ikisinden birine yerleşti ne de on­ları tamamen terk etti. Tanrı dünyayı önemsemek- te, ancak Yaratan’ı yaratılandan ayıran bir mesafe bırakmaktadır. Bu, diğer birçok düalitede (örneğin, beden-ruh, erkek-dişi) yankılanan temel bir insanlık-doğa düalitesi ile sonuçlanmıştır. İnsanlığın var­lığı bu mesafenin […]

Daha fazla oku
Üst Orta Sınıf ve Yüksek Kültür

Anlam arayışının belli bir başarıyla sürdürüldüğü dört temel modern yaşam alanını gözden geçirmiş bulunuyoruz. Bu inceleme esnasında, mahiyetleri ayrıntılı olarak ele alınmamakla birlikte, zorlayıcı karşıt güçlerin varlığı netlik kazandı. Esas itiba­riyle bu anlamda iki güç mevcuttur. Bu güçler, saldırılarını, insan hayatının esas itibariyle anlamdan yoksun olduğu şeklindeki ni­hilist görüş ve dolayısıyla da modern medeniyetin ortaya […]

Daha fazla oku
Sekülerleşme Nedir?

Sosyoloğun ilk görevi inceleme nesnesini tanımlamak olmalıdır. Böylece hem biz hem sosyoloğun kendisi konunun ne olduğunu bilecektir. Bu herhangi bir ispat ya da doğrulamanın ilk ve vazgeçilmez koşuludur. Bir teorinin doğruluğu, hesaba katılması gereken olgular tanımlanmışsa denetlenebilir. Emile Durkheim, The Rules of Sociological Method, 1982 [1895], s. 74-75. 1. Sekülerleşmenin Tanımı Sekülerleşme, belli bir toplumda […]

Daha fazla oku
Türk Modernleşmesine Eleştirel Katkı

Çöküşü durdurmak isteyen Osmanlı aydınları yeni sosyoekonomik formatlar koymak yerine ithal formatları devşirip geliştirme çabasına girdiler. 1902 yılındaki Jön Türkler toplantısından sonra günümüze kadar sürecek uzlaşmaz iki düşünce odağı ortaya çıktı.1 Bunlardan biri reformların devlet eliyle yukarıdan aşağı yapılmasını öngören Ahmet Rıza ve Ziya Gökalp’in temsil ettiği merkeziyetçi görüş, öteki ise “teşebbüs-ü şahsî’nin gelişebilmesi için […]

Daha fazla oku
Aile:Modern Çağın Son Kalesi

Bugün aileyi konuşuyoruz. Konuşmamız da lazım. Batının herşeyi bizi etkilediği gibi aile anlayışı da daha doğrusu ailesizlik anlayışı da bizi etkiliyor. Batıda aile çökmüştür. Aile yüksek ahlakî değerlerin üretildiği, yaşandığı ve aktarıldığı yerdir. Batıda ailenin anlamı dönüşmüştür. Aile kapitalizme payanda olacak şekilde dizayn edilmektedir. Belki de kapitalizmin önünde en büyük engel geleneksel aile yapılanmasıdır. Batının […]

Daha fazla oku
Kenan Çağan – Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü ”Alıntılar”

Modernitenin tanımlayıcı iki önemli özelliğini rasyonalite ve sekülerleşme olarak tespit etmek mümkün. Her ikisinin de köklerini, Rönesans’ın keşfi ve mirası olan insan ve nesnel gerçeklik anlayışında bulabiliriz. Zira ikisi de modern toplumun inşası sürecinde yerlerini daha muhkem kıldılar. Aklın aydınlatıcı rehberliğinde metafiziğin bütün tahakkümcü yüklerinden kurtularak özgürleşmeyi umut eden insan, yine aklın rehberliğinde nesnel gerçekliği […]

Daha fazla oku