Kainat ve İnsan Bilinci

İnsanoğlunun en önemli problemlerinden biri de bir değerler sis­temi olarak değişmez bir bütünlük arzetmeyişidir. İnsanın dışındaki tüm yaratılmışlar kendilerine gömülmüşlerdir. Bütünlük içerisinde ve dışa kapalıdırlar. Ama insan bilinci ve ruhuyla (sezgisel bilinç) kâi­nata ve ötesine açılmıştır; doğal bir bütünlüğe gömülmüş ve stabil bir dengeye haiz değildir. O nedenle insan, dışa açık hassalarının den­ge bozucu işlevlerini […]

Daha fazla oku
Kadın ve Erkek Eşitliği Olabilir mi?

İslam’a göre de kadın ve erkek, her şeyden önce ortak bir nefse dayanan sahip olan birer insan olarak telâkki edilir. Aralarında bir karşıtlık değil, bir farklılık bulunmaktadır. Ama toplumsal bütünlük fe­risinde onlar, bir aile hukuku içerisinde de mütalaa edilirler. İslam açısından burada, olgusal duruma işaret eden bazı telmihlerin dışında, herhangi bir nitel üstünlük atfı söz […]

Daha fazla oku
İnsanın Özgürleşmesi

Özgürlük, kapitalizm ya da maddecilik tarafından anlaşıldığı hâliyle doyum, tüketim ve hedonist serbestleşme olarak anlaşılmamalıdır. Hatta tam aksine özgürlük, her şeyden önce bir vazgeçme, müs­tağnilik, feragat, özveri, dayanışma ve paylaşma becerileridir. İnsan ise, kendisine sunulmuş olan refahtan yararlanma kapasitesince, yani batılı normlar tarafından ölçüt alındığı gibi birtakım maddî tüke­tim kıstasları ölçüşünce değil, tam aksine, bu […]

Daha fazla oku
Ölümün Olmadığı Bir Hayat?

Ölümün olmadığı bir hayatta çatışma, imtihan, tekâmül, kahramanlık, esaret, kurtuluş, özgürlük, aşk, tra­jedi; iman-küfür ve hak-batıl çatışması… kısacası insanı insan kılan tüm değerler anlamını yitirecektir. Ölümsüzlüğü talep, aslında ha­yatı trajik kılan o bıçak sırtında yaşamaktan, ya da bir başka deyiş­le “havf ile reca” arasındaki bir hayattan kurtulmak; bir anlamda kon-formist bir muhafazakârlıktır. Ucunda ölüm olmayan […]

Daha fazla oku
İslam Konferansı Örgütü ve “Vahdet”

Tevhidî bir esası ve ilahî risaletin öngördüğü yöntemsel tavrı önem­semeyen, birlikteliklerini bu bazda oluşturmayan Müslümanlar paramparça olmaya mahkûmdurlar. Zahire aldanarak kardeşlik edebiyatına girişmek ve temelde sağlanmayan vahdeti üst yapılarda, sözde İslâmî kuramların birleştirilmesiyle oluşturmaya çalışmak tevhidi ve yöntemsel açılardan hareketin henüz yeterince anlaşdmadığının bir göstergesidir. Sözgelimi İslam Konferansı Örgütü, günü­müzde bu tip bir birlikteliğin tipik […]

Daha fazla oku
Tevhidi Mücaadele Ekseni

Tevhidi açıdan Allah, sürekli bir faildir. Ama İslam tümtanrıcı değildir. Yanı Allah ile kâinat ilişkisi bir özdeşlik ilişkisi olmayıp, ya­ratıcı ile esen arasındaki illiyete dayanan bir ilişkidir. Ama bu bir neden-sonuç ilişkisi gibi anlaşılmamalı; çünkü nedensellik ilişkisi dünyava ait bir kavramdır, yani yaratılmışlar arası bir ilişkidir. Doğal ola­rak eser, yaratıcısına işaret eder. Ancak dünya bir […]

Daha fazla oku
İslâm’ın Savaş Mantığı

İslam, gerçekçi bir dindir. Hümanistler, Hıristiyanlar ya da sosyalistlerin yaptığı gibi bir yandan savaşı, insanları öldürmeyi lanet­leyip savaş olgusuna bütünüyle karşı çıkarken, öte yandan tarihin kay­dettiği en acımasız savaşları sürdürmek gibi bir tenakuza düşmez. Sa­vaşın, zulüm ve adaletsizlik sürdükçe kaçınılmaz ve hatta gerekli olu­şunu kabullenirken, hayatın temelinin ise barış olduğunu ortaya ko­yar. Çünkü bizzat İslam […]

Daha fazla oku
Kişi Ancak Kendi Emeğinin Karşılığını Mülk Edinebi­lir

Kişi ancak kendi emeğinin karşılığını mülk (temlik) edinebi­lir. Buradaki temlik kavramı, maddî olmaktan çok manevî kaza­nanlara işaret eder. Bu anlamda salih amel, Marxizmin praksis, ya da kapitalizmin üretim kavramlarını da aşan bir şümûle sahiptir. Çün­kü her iki kavram da, temelde maddî kazanımları ifade etmektedir; en fazla bu kavramlar insanın üretimsel eylemliliği içerisinde man­evî yönlerinin de […]

Daha fazla oku
İnsanın Kainat İçindeki Diğer Bir Özelliği

İnsanoğlu bir beşer olarak dahil ol­duğu doğal sistemin ötesinde, (düşünsel anlamda) bilinç sahibi olan bir varlıktır (çünkü organik ve hatta inorganik bir bilinçten bahsetmek de mümkündür). Dolayısıyla bu tür bir değer içeren kâinatın tek var­lığıdır. İşte bu tür bir değerin biyolojik bir sistematiğe katılımı (faz­lalığı), insana ait tüm sistematiği etkilemekte, bu değerin mahiyeti tum beşeri […]

Daha fazla oku
Kâinat ve Kur’an

Kâinat da tıpkı Kur’an ayetlerinin birtakım kelimelerden oluşması gibi temelde kelimelere eş tutulabilecek fiziksel kimi ayetlerden oluşmuştur. Kâinattaki her olgunun aynı zamanda birer ayet olduğu Kur’an’da vurgulanmaktadır. Kur’an harf, kelime, ayet ve surelerden oluşmaktadır. Dolayısıyla Kur’an da bir açıdan, tıpta kâinat gibi bir değerler sistemi olarak görülebilir. Ama kâinat sistemini oluşturan içerik maddeseldir. Yani organik […]

Daha fazla oku