Tarihselcilik Sorunu

GİRİŞ: 1.Tarihselcilik,[1] insanın zaman ile irtibatında, zamana mahkûm olmasını ve dolayısı ile kendi özgünlüğü ve özgürlü­ğünden vazgeçerek, ne idüğü belirsiz bir “sürece” teslim olması­nı makul ve hatta zorunlu bir durum gibi gösteren bir ideolojidir. Süreci, dolayısı ile de -içinde bulunduğu şartlar anlamında- za­manı mutlaklaştıran bu tavır, 19. ye 20. yüzyıllarda bu isimle etkili olsa da […]

Daha fazla oku
Ekrem Tahir – Babildeki Türkiye ”Notlarım”

Her kitap bir ön söz, yani bir revaktır. Rüya sarayının revakıdır her kitap. Her ön söz de rüyanın ışıktan, kelimeden merdivenidir. Onun için, uluların kitaplarında ön söz yoktur. Uluların her ön sözü bir kitap, bir revaktır. Mukaddime, İbn Haldun’un Tarih-i İber’inin revakıdır. “Metot Üzerine Risale” Descartes’in eserlerinin bir revakı, yani ön sözüdür. Ruhun Fenomenolojisi, Hegel’in […]

Daha fazla oku
Medeniyeti ve Ötekileri Yeniden Düşünmek (Tarihsel Aşamalar ve Toplumsal Sınıflandırmalar)

Lütfi Sunar Medeniyet Tartışması: Medeniyeti Asli Bir Kategori Olarak Tanımlamak Medeniyet kavramı etrafındaki çağdaş tartışmaları çerçeveye otur­tan filozoflardan Arnold Toynbee (1935, s. 455) medeniyetleri “en yüksek nizamın kurumlan, kavranmadan kavrayan kurumlar” olarak tanımlar. Onu takip ederek söyleyecek olursak medeniyet bugün genellikle komplike bir toplum durumu olarak tanımlan­maktadır. Toplumlar kendilerine has bazı aşamalardan geçerek bu duruma […]

Daha fazla oku
Modernitenin Kurumsal Geist Teorisyeni Olarak Hegel

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki Hegel ile Kant ve özel­likle Nietzsche ve hatta Marx, diğer pek çok düşünür gibi, eserle­rine atıflarla özetlenebilecek düşünür ve bilim insanları değildir. Onların lafızlarını kullanarak, anlaşılır bir cümle ortaya çıkart­mak mümkün değildir. Bu dört düşünürün kasıtlarından anlaşı­lanlar, anlaşılabilir lafızlar haline getirildiği takdirde, kendi için­de bütünlüğü ve tutarlılığı olan bir […]

Daha fazla oku
Nerede Bir Numen Görürseniz Öldürün

Zafer Baysal “insan varlığımızdan tuhaf tohumlar bıraksam günü geçmiş bir gazete, toprak bir çanak” İsmet Özel “Felsefi bir incelemenin rastlantısalı uzaklaştırmaktan başka amacı yok­tur.” diyor Hegel. Yani bir anlamda incelemenin nesnesi olan şeyin neden­selliğine, nasıllığına, ilişkin bir yönelim incelemenin esasını oluşturmalıdır hazret için. Ki bu süreç âlimin (bilebilecek olan özne), maluma (bilinebile­cek olana nesne) ilişmiş […]

Daha fazla oku
Işığın ve Görmenin Kapitalist -Toplumsal Verisi: Aydınlanma

İnsanın, dış dünya karşısında sergilediği binlerce yıllık varolma mücadelesiyle edindiği deneyim, onun dilinde, tarihinde ve kültüründe, görme duyusuna ilişkin belli soyutlamaların ortaya çıkmasını mümkün kılmıştır. Örneğin: Avrupa’nın “karanlık çağları veya “Ortaçağ karanlığı”, devamıyla Hümanizm ve Rönesans’ı izleyen “Aydınlanma Çağı” gibi tanımlar, insanın (veya tarihin belli bir döneminde, belli bir yörede yaşayan insanın) görme ve ışığa […]

Daha fazla oku
İdeal Olanın Toplumsal Karşılığı

Bireysel insan ruhunun hareket eğiliminin yukarıya doğru olması, toplumsal kolektif tin’in hareket yönünün de, ister istemez yukarıya doğru olmasını içerir. Toplum açısından bu ahlâki (etik) bir talep olmasının yanı sıra, aynı zamanda toplumsal varoluş (ontolojik) biçiminin bir gereği şeklinde de anlaşılabilir. Tıpkı bireyler gibi, toplumların, toplulukların da doğal eğilimi en azından ilke olarak yücelmek, yükselmek […]

Daha fazla oku
Aktarılabilen Veya Aktarılamayan Bilgi

Varlık hakkındaki bilginin mümkün olması, onun öğretilebilir, aktarılabilir olmasını doğrudan doğruya içerir mi? Yani bilmek veya bildiğini sanmak, bir şey bildirmeyi içerir mi? Veya şöyle de sorabiliriz: bilmeyen, bilmediği şeyi, bir bilenden / bildiğini iddia edenden öğrenebilir mi? Bilgi (bu örnekte erdemin bilgisi) mümkündür ve öğretilebilir. Ve öğrenen insan her gün, bir önceki günden daha […]

Daha fazla oku
Tahsin Görgün – Medeniyet Meselesi ”Alıntılar”

Descartes diyor ki, düşünüyorum o halde varım o kadar kesin bir bilgidir ki bu konuda kimse beni şüpheye düşüremez. Tanrı bile bu alanda bana müdahale edemez diyor. Bunu dikkate aldığınızda zaman Descartes’ın, Tanrının bile müdahale edemediği bir bilgi alanı, muhkem bir alan, sadece insana ait bir alan kurduğunu ve sonra bu alanı bir usule bağlı […]

Daha fazla oku
İslamın Tarihe Bakışı,

İslamın tarihe bakışı, insanın özgürlüğü temeline dayanır. Ademin cennetten düşüşü ya da çıkışı, prototip bir öykü olarak, bu özgürce davranışın en açık ifadesidir. Oysa Marx ve Hegel karşıt kamplarda yer alıyor gibi gözükseler de, gerçekte antik Yunana dek dayanan bir düşünsel süreklilik içinde ve bunun süreğinde, tarihi maddi ya da tinsel değişmeler sürecinde, sonuçta insanı […]

Daha fazla oku