Müşerref YARDIM[3] Betül KARAKOYUNLU[4] Giriş Batı’nın neredeyse İslam’ın doğuşu ile başlatılabilecek Doğu husumeti, öteki olarak koordinatlandırma süreci ve Modernleşmenin tüm dünya tarafından takip edilmesi gereken bir izlek olarak sunulması oryantalist paradigmanın bileşenlerini meydana getirmektedir. Öte yandan Modernleşmenin ilerleme mesabesinde görülmesi ve salt Batılı değerlerin bir güzergah olarak sunulması Doğu-Batı polarizasyonunu üretmiştir. Bu dikotomide Batı […]
Giriş Dünyada neredeyse sonsuz sayıda anlatının olduğunu dile getiren Barthes, dünyanın hiçbir yerinde anlatısı olmayan bir halka rastlanmadığını, bütün sınıfların, bütün insan topluluklarının sahip oldukları anlatıların sonsuz sayıdaki biçimleriyle farklı kültürlerce de tadıldığını, hatta bunların iyi ya da kötü olmasının da umursanmadığım, anlatının tıpkı yaşam gibi hep var olduğunu söyleyerek şu soruyu sorar: “Anlatının böyle […]
Modern, çağdaş, Doğulu veya Batılı, erkek ya da dişi olmak, insana sonradan giydirilen vasıflardır. Bir kurgu olarak var olan bu “çağdaş” insandan gayri bir insan daha var: Mekân ve zamanın farklılaştıramadığı ihtiyaçlarda buluşan ve benzeşen insan… Onun Doğulu veya Batılı, erkek veya dişi, zenci veya beyaz olması fark etmiyor. İnsan; ölüm, aşk gibi konularda benzer […]
Çağımız, Aydınlanmanın bilimsel ve siyasal kehanetini yalanlamış, geneli itibariyle iyimser olan Aydınlanma düşüncesi ve “iyimser tutum” özellikle XX. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’nın siyasal pratiği tarafından geçersiz kılınmış ve başta bilim, akıl, ilerleme ve hatta özgürlük olmak üzere Aydınlanmanın değerlerine karşı bir hayal kırıklığı oluşmuştur. Batı coğrafyasındaki insanlık dramları Doğu coğrafyalarında sefalete dönüşürken Aydınlamanın ‘maruz bıraktığı’ […]
0 Yorumlar