Hoca Ahmed Yesevî, Hüküm ve Hikmet”

o * Doç. Dr., Büyükelçi, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü –Ankara/Türkiye Öz Bu çalışmada maneviyat geleneğimizin en önemli temsilcilerinden olan Hoca Ahmed Yesevî’nin ölümsüz eseri Divan-ı Hikmet’ten ve tasavvuf geleneğimizden hareketle hikmet ve hüküm kavramları üzerinde durulmuştur. Yesevî’nin açtığı ilim ve irfan yolunun takipçileri medeniyet yürüyüşümüzün temel adımlarını teşkil etmişlerdir. Hakikat yolculuğunun ana hedefi olarak hükümlerin arkasındaki hikmetleri […]

Daha fazla oku
Rasyonalizm ve Hakikat

‘İnsanlar, Kilise’nin bilimi zincirlediğini söylerler; kesin olan bir şey var ki o da modern dünyanın onu azad ettiği ve bunun neticesinde de kontrolden çıkarak tabiatı ve dolayısıyla insanlığı ortadan kaldıracak noktaya gelip dayanmış olmasıdır.” Frithjof Schuon(1) Rasyonalizm zihinsel olmayan gerçekliğe ya da aşkın bir hakikat fikrine yabancıdır. Bu anlamda rasyonalizmde aşkın hakikate dair bilgi kabul […]

Daha fazla oku
Nereye:Saadete mi,Selamete mi?

Hocazâde’nin Tehâfut el-felâsife ile Hâşiye ala şerh el Mevâkıf adlı eserlerinin dibacelerinde belirlediğine göre, insanoğlunun en önemli kaygısı yer sorunudur; bu nedenle de insan, yerini bilmek ister. T(h)eo-logos, Kosmo(s)-logos ve Eschato(s)-logos anlayışlarını mecz eden bu bakış-açısına göre, insan üç yer idrâkine sahiptir: Nere-den(min-eyne), nere-de(fî-eyne) ve nere-ye(ilâ-eyne) biçiminde üç yer sorusuna yanıt olarak verilebilecek, mebde(geliş), meâd(dönüş) […]

Daha fazla oku
İnsan Akile ve Mefkeret Kuvvetlerinin Çalıştırılması ile Tekamül Eder

Her insanda iki âkile kuvveti vardır. Birisi dimağda diğeri de kalbdedir. Demek ulemânın, akıl dimağdadır, yok efendim akıl kalbdedir şeklin­deki ihtilafları mücerred sûret ve lafzî nizadan ibarettir. Demek iki görüş de haktır. 1-İnsan ve hayvanlarda olan nefs-i nâtıkanın göz, kulak, burun, el gibi aletleri vasıtasıyla görmek, işitmek, koklamak ve tutmaktan ibaret akıl dimağdadır. Dimağa aksedip […]

Daha fazla oku
İnsanın Hakikatinin Tarifi

İnsanın hakîkatini ulemâ şöylece tarif etmişlerdir: İnsan haraketli, diri, ulvî ve nûrânî bir cisimden ibarettir. Görülen bu bedenin heykelinden muhaliftir. Su gülde, yağ zeytinde, ateş tuğlada nüfuz ettiği gibi, ruh da bu cesedde sereyan ve cevlan eder. Kendisi değişmeye tefessüh etmeye salahiyetli değildir. Mutlak sûrette cismânî heykelde tasarruf eder. Alet ve edevatlarının tefessüh etmesi halinde […]

Daha fazla oku
İnsanın Hakikatini Bilmekte 6 Fayda Vardır

Bütün akıllıların ittifakıyla Allah’ın varlığını ve birliğini bilmek farzdır. Bazı hukemâ ve ehli tasavvuf: “İnsana Hâlık’ını bilmek için en evvela kendi nefsini bilmesi farzdır.” dediler. Ehli kelam ve diğer bazı hukemâya göre, en evvela vacib, Hâlık’ın varlığını bilmektir, ihtilafları lafzî bir nizâ’dan ibarettir. Çünkü Ma’rifetullah en şerefli bir ilimdir. İttifakla Allah’ı bilmek farzdır. Ha müessiri […]

Daha fazla oku
Akıl Vazifeyi,Vicdan Mesuliyeti Tayin Eder

İmam Mâverdî’nin buyurduğu gibi her faziletin bir esası var, her edebin bir menbaı var, her güzelliğin bir kaynağı vardır. Öyle ise faziletin de esası ve edebin temeli de akıldır. Allah Teâlâ din ve dünya işlerinde aklı insana bahşetmiş, ona tahsis etmiş ve onu esas olarak tayin etmiş­tir. Tekliflerin yönelmesine sebeb de akıldır. Öyleyse Allah’ın bildirmiş […]

Daha fazla oku
Ahlakın Menşein Akıl Düsturunu Vicdan Görenlerin Reddiyesi

Felsefecilerin içerisinde en mükemmel görüşleri ortaya koyan Kant diyor ki: “Vazife veya vicdanî mesuliyet ahlaktır. Bunun menşei akıl, düs­turu emr ve vicdandır.” Bu görüş, diğer felsefecilere nazaran birçok mes­leklerden üstündür. Lâkin Kant’ın ortaya koymuş olduğu “Ahlak, vicdanî mesuliyettir, menşei akıl, düsturu emrdir.” tarifi birçok cihetlerden isabetli değildir. Kant’a göre bile akıl ve vicdanın hakîkaten ahlaka […]

Daha fazla oku
Malımızı ve Nefsimizi Allah’a Satmak

Emaneti sahib-i hakikisine satmak. İşte o satışta beş derece kar içinde kar var. Birinci kar: Fani mal bekà bulur. Çünkü Kayyum-u Baki olan Zat-ı Zülcelale verilen ve Onun yolunda sarf edilen şu ömr-ü zail, bakiye inkılab eder, baki meyveler verir. O vakit ömür dakikaları, adeta tohumlar, çekirdekler hükmünde, zahiren fena bulur, çürür; fakat alem-i bekàda […]

Daha fazla oku
Grek-Latin-Kilise Diyarın’ın ‘Rasyonel yetisi’

Grek-Latin-Kilise diyarında, yığınsal bireyin “rasyonel yetisi”si, “bindiği dalı kesemez”, “gözlüğünü kıramaz”; bu nedenle de, “esas”ını “bulamaz”. Yığınsal birey, “esas”ı görmesini engelleyen gözlüğün, “esas”ı görmesini engellediğini “bilemeyeceği” için, bu gözlüğün “asli köle”sidir. Bu “asli kölelik”, “yığınsal mevzuat” ve “yığınsal serbestlik” yoluyla giderilemez. Burada, “bilmenin” şartı, “dönüşmek”tir. Grek-Latin-Kilise diyarında “dönüşme”nin yolunun “kapalı” olması, “nihai zemin” in, yani […]

Daha fazla oku