Millet Garbîleşmekle Değil, Dîn-i Mübîn-i İslâma Sarılmak Sûretiyle Mevcudiyetini Kurtardı

Yanlış Batılılaşma politikası hakkında Kazım Karabekir şu düşünceleri ileri sürmektedir: “… Batılaşmak veya Batılılaşmak adımlarımızı, hemen 100 yıldır halktan kaçmak ve onları kendi âlemlerine bırakmak suretiyle heder ettiğimizi bugün bile anlayamıyoruz! Daha doğrusu anlatamıyoruz!…” Şu değerlendirmeler de ona aittir: “Milletin bazı esas sedyelerini terk ederek Batınınkini aynen almak isteyenler var. Bu bizi insanlığımızdan çıkaracaktır bana […]

Daha fazla oku
Oryantalistlerin Sünnetin Hüccet Değerine Dil Uzatması Ve Modern Dönemde Bunu İlk Yapanların Oryantalistler Oluşu

Şüphesiz hadis kaynakları Sünnetin en güvenilir koruyu­cularıdır. Nebevi Sünnet, İslamî teşriin ikinci kaynağı olmanın yanısıra akide, hukuk ve medeniyet gibi bütün İslamî konularda özellikle de bu konuların ilk dönemde arzettikleri durumun tet­kikinde başvurulan temel referansdır. İşte nebevî hadisleri araştırmanın önemi de burada ortaya çıkmaktadır. Zira hadislerin etkisi, İslam Medeniyeti kurumla­rından herhangi biriyle sınırlı değildir. Aksine […]

Daha fazla oku
Gaflet Sebebiyle Hadisi Reddetmek

Eğer Peygamber’den sabit olan bir hadise [farkında ol­madan] muhalefet edersek, umarım bundan dolayı muaheze edilmeyiz inşaallah. Kimsenin (bilerek) bunu yapmaya hakkı yoktur; fakat insan bazen Sünnete muhalefet kasdı taşımadığı halde Sünnetten haberdar olmaz ve ona muhalif söz söyler. Ba­zen de gaflet sebebiyle tevilde hata eder. Şeyhu’l-İslâm İbni Teymiyye (rahimehullâh) şöyle der: “Şu husus iyice bilinmelidir […]

Daha fazla oku
Hadisleri Değerlendirmek Ancak Muhaddislerin İşidir

Bilindiği üzere herhangi bir ilim dalında, ancak o dalda uzman olup ilgili dalın inceliklerine vakıf olan kimseler görüş be­lirtebilirler. Değilse, ileri sürülen görüş, akılların kabul etmediği, kulakları tırmalayan garip bir görüş haline gelir. Bundan hare­ketle şunu belirtmek gerekir: Hadisleri sened ve metin ba­kımından değerlendirmek, sahasında uzman olan muhaddislerin işidir. Aksi halde İslamî ilimler arasında en […]

Daha fazla oku
Tarihte Sünnetin Hüccet Değerine Dil Uzatanlar

Daha önce de belirtildiği gibi Sünneti terkedip sadece Kur’anla yetinmek mümkün değildir. Keza İslam’ın öğretilerine bağlılık iddiasıyla Sünnetin delil oluşunu inkar etmeyi bağdaş­tırmak da mümkün değildir. Ancak bazı insanlar, meseleleri kavrayamamakta, hatta be-dîhî konulan bile İdrak edememektedirler. Sünnet-i Nebeviye konusunda da durum bundan farklı değildir. Nitekim sahabe (radiyallâhu anhum) döneminde de Sün­netin teşriî değerini takdir […]

Daha fazla oku
Haber-i Vahidin İtikatta Hüccet Değeri

Amelî hükümlerde haber-i vahidle amel edilmesi gerektiği bütün alimlerin icmaıyla sabittir. Müslüman alimlerden hiçkimse haber-i vahidi, haber-i vahid olması nedeniyle reddetmiş değil­dir. Burada “itikadı konularda haber-i vahidle amel” konusunu ele almak istiyoruz. Ulema konuyla ilgili uzun uzadıya açıkla­malarda bulunmuştur. Ancak hiçbirinin meseleyi hakkıyla tah­kik edip tatmin edici bir tarzda açıklamadığını görmekteyiz. Şimdi Allah’ın yardımıyla bu […]

Daha fazla oku
C-Sünnetin Hüccet Değerinin İcmâ’ ile Subûtu ve Dinin Bedahetle Bilinen Esaslarından Oluşu

Raşid Halifeler döneminden günümüze kadar selef ve halef alimlerinin eserlerine baktığımızda kalbinde zerre kadar iman ve bir nebze İhlas olduğu halde Sünneti, Sünnet olması İtibariyle inkar eden; Sünnetle istidlalde bulunmayı inkar eden ve onun gereğiyle amel etmeyi reddeden hiçbir imama rastlayamayız. [1] Aksine hepsinin Sünnete bağlı, Sünnetle amel etmeyi teşvik eden, ona muhalefet ermekten sakındıran, […]

Daha fazla oku
B-Selef-i Sâlihînin Sözlerinde Sünnetin Hüccet Değeri

1. Hasan Basrî’nin aktardığına göre İmrân b. Husayn arka­daşlarıyla oturduğu bir sırada içlerinden biri şöyle der: “Bize sadece Kur’an’dan bahsediniz.” İmrân, adama: “Yaklaş” der. Adam yaklaşınca şunları söyler: “Söyle bakayım, şayet seni ve arkadaşlarını Kur’an’la başbaşa bırakırsak onda öğle ve ikindi namazlarının dört, akşamın üç rekat olduğunu ve sadece ilk iki rekatında kıraatin bulunduğu şeklinde […]

Daha fazla oku
A-Sünnetin Hüccet Oluşuyla İlgili Sahabe Tatbikatından Deliller Ve Sünnete Başvurmadan Kuranla Amel Etmenin İmkansızlığı

Sahabe, dinî hükümleri bazan Kur’an-ı Kerim’den alıyordu. Ancak çoğu kez Kur’an ayetleri uzak bir şekilde mücmel olarak ve takyîcfe gitmeden mutlak bir şekilde nazil oluyordu. Mesla Kur’an’da namazı emreden ayetler mücmel olarak varid olmuştur. Bu ayetlerde namazın rekat sayısı, şekli ve vakti açıklanmış değildir. Keza zekatı emreden ayetler de mutlak olarak nazil olmuştur. Zekatın hangi […]

Daha fazla oku
Rivayetin Önemi ve Rivayet Tenkidi Hakkında

Üstâd Süleyman en-Nedvî (rahimehullâh)’nin rivayetin önemi ve rivayet tenkidinin gerekliliğiyle ilgili önemli bir açıklamasını burada aktarmayı uygun gördük. Bu açıkla­mada Usûlu’l-Hadis, başka bir ifadeyle Mustalahu’l-Hadîs’in güzel ve vecîz bir tanımı yapılmıştır. Nedvî, Sünnetin manası ve konumunu beyan sadedinde şöyle der; “Rivayet, insanoğlu için zarurî olan bir husustur. Hiçbir ilim ve hiçbir dünyevî iş nakil ve […]

Daha fazla oku