B-Selef-i Sâlihînin Sözlerinde Sünnetin Hüccet Değeri

1. Hasan Basrî’nin aktardığına göre İmrân b. Husayn arka­daşlarıyla oturduğu bir sırada içlerinden biri şöyle der:
“Bize sadece Kur’an’dan bahsediniz.” İmrân, adama: “Yaklaş” der. Adam yaklaşınca şunları söyler: “Söyle bakayım, şayet seni ve arkadaşlarını Kur’an’la başbaşa bırakırsak onda öğle ve ikindi namazlarının dört, akşamın üç rekat olduğunu ve sadece ilk iki rekatında kıraatin bulunduğu şeklinde bir bilgiye rastlayabilir misiniz? Şayet seni ve arkadaşlannı Kur’an’la başbaşa bırakırsak onda Ka’be tavafının yedi olduğunu, Safa ve Merve’yi tavaf etmeye dair bilgi bulabilir misiniz?” İmrân şöyle devam eder: “Ey insanlar, bizden [hadis] alınız. Allah’a yemin olsun ki, böyle yapmazsanız dalâlete düşersiniz.[1]

2. Muhammed   b.  Kesîr,   Evzâî  aracılığıyla   Hassan   b. Atiyye’nin şöyle dediğini nakleder:

“Cibril, Peygamber (S.A.V.)’e Kur’an’ı indirdiği gibi Sün­neti de indiriyordu. [2]

3. Eyyûb es-Sahtiyânî’den nakledildiğine göre adamın biri Mutarrif e şöyle der: “Bize sadece Kur’an’da yer alan şeylerden bahsediniz.” Bunun üzerine Mutarrif şunları söyler:  “Allah’a yemin olsun Kur’an’a bir alternatif (bedel) aramıyoruz. Ancak Kur’an’ı  bizden  daha iyi bilen bir zatın beyanlarını  arıyoruz…

4. Evzâî, Eyyûb es-Sahtiyânî’nin şöyle dediğini nakleder: Bir adama Sünnetten bahsettiğiniz zaman, şayet adam “bunu bırak, bize Kur’an’dan bahset” diyorsa bilmiş ol ki o, [hakktan] sapan ve saptıran bir kimsedir. [3]

5. Evzâî, Mekhûl, Yahya b. Ebi Kesîr ve daha pek çok kim­se şöyle söylemiştir:

“Kur’an’ın Sünnete olan ihtiyacı, Sünnetin Kur’an’a olan ihtiyacından daha fazladır. Sünnet, Kitab’a hükmeder ama Ki­tap, Sünnete hükmetme’z. [4]

6. Fadl b. Ziyâd der ki: Ebu Abdillah’a yani Ahmed b. Hanbel’e “Sünnet, Kitaba hükmeder” sözü sorulduğu zaman onun şöyle dediğini işittim: “Ben bu ifadeyi kullanmaya cesaret edemem. Ancak şunu söyleyebilirim: Sünnet, Kitabı tefsir edip tanıtır ve onu beyan eder.[5]

İnceleyin:  Ehl-i Beyt’e Bakış Açımız-5

İmam Ahmed’in kaçındığı husus mezkur ifadeyi kullan­maktır. Yoksa aynı ifadedeki manayı (sünnetin Kur’an’ı açıkla­dığı hususu) kendisi de açıkça belirtmektedir.

Kaynaklar:

[1] Beyhakî, Delâil (Giriş kısmı), 1/25; Hafîb ve İbnİ Abdilber bu hadisi birkaç kanaldan rivayet etmişlerdir. Bkz. el-Hatîb, el-Kifâye, 48; İbni Abdilber, el-Cami’, 2/191

[2] Darimî, es-Sünen, es-Sünnetu Kâdiyetun aiâ Kitâbİİİâh, 1/117, hadis nr. 594; Hatîb, el-Kifâye, 48; İbni Abdilber, el-Câmi’, 1/191

[3] Beyhakî, Delâil (Giriş kısmi); Hucciyyetu’s-Sünne, 331; İbni Abdilber, el-Câmi1, 1/191

[4] Beyhakî, Delâii (Giriş kısmı); Hucciyyetu’s-Sünne, 332; Hatîb, e/-Kıfâye, 49

[5] el-Hatîb, el-Kifâye, 47; İbni Abdilber, el-Câmi’ 2/191-192

Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 166-168.

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir