Devleti yıkan büyük bozgun

Padişah Sultan Vahidüddin’in: “Paşam, size Suriye ordusunun kumandanlığını verdim. Bu cephenin hayati bir ehemmiyeti vardır. Arzu ediyorum ki, hemen oraya gidiniz ve Suriye’nin düşman eline geçmesine meydan ver-meyiniz. Size tevdi eylediğim bu vazifeyi büyük bir maharetle ifa edeceğinizden eminim” diyerek 7’nci Ordu Kumandanı yaptığı Mustafa Kemal Paşa, cepheye gelişinden birkaç gün sonra başlayan şiddetli muharebelere […]

Daha fazla oku
Zenbereği Devlet-i Ebed Müddet Olan Devlet:Osmanlı

(1) İç —Doğu Sibirya, Yenisey, tarım havzası— Üç Orta Asya — Türk-islam, Mâverâünnehir, Hazar Denizinin doğusu ile Aral gölü kıyıları— çıkışlı, başta Oğuzlar olmak üzre, Türk boy­ları, Karadenizin kuzey ile batı kıyılarından dolanarak, Balkan­ların doğusunu ve İranı katederek Kümeli ile Anadoluya varıp yerleşmişlerdir. Türkün, Rumeli ile Anadoluda bin yıllık yerleş­me ve yaşama serüveninin devlet şeklindeki […]

Daha fazla oku
Kimiz ?

‘ Yüce Görev (Misyon) Uğruna Yaşananlarla Ülküsel Hayat İnşâa Olunur: ‘DEVLETİ EBED MÜDDET’ (1) Ta Hsiungnıı varsayılı atalarından, demekki M.Ö. Dör­düncü yüzyıldan beri Avrasya denilen anakaranın bütün bellibaşlı inanç câmialarına —Kamlık, Göktanrı itikâdı, Taoculuk, Burkancılık, Mazdaklık, Manicilik, Yahudilik ile Hıristiyanlığın kol­larından Nasturîlik, Katoliklik ile Ortodoksluk— girip çıkmış Türklüğün,57 hayata ve insana karşı vazgeçilmez ülküsü, yâni […]

Daha fazla oku
Osmanlı Devleti Ayrıştırmaz,Birleştirir

Osmanlı Türk milleti, Millî Mücâdeleye girişirken, belli bir toprak parçası anlamındaki yurdu kurtarmak amacıyla silâha sarılmamıştır. Zirâ, bu milletin maşerî şuurunda böyle bir kavram yer etmemiştir. Bahis konusu olan, bütün Müslümanların yaşadığı diyârdı. Osmanlı, Millî Mücâdele esnâsında Antebi, Maraşı nice savunmuşsa, Birinci Cihân Harbi sırasında Medine yahut Akâbe uğruna da onca canhırâc savaşmıştır. Dârulİslâm, Osmanlının […]

Daha fazla oku
Osmanlı Devleti Üst Yapısı

Osmanlı, dilce, dince, mezhepçe, tarikatça, örfçe, âdetçe ve iktisâdi geçim araçları ile yolları itibâriyle çok çeşitli alttoplum dokularından örülmüş bir üstyapıdır. Bu devlet üstyapısı, başta hânedân olmak üzre, yönetici zümrenin kendine uygulayamadığı, öncelikle hukuk ile iktisâttaki adâleti sâyesinde, böylesi müdhiş bir çeşitliliği, bunca uzun süre birarada tutmağı başarmıştır. O, sonuçta, ülkü devletinin seçik örneğini teşkil […]

Daha fazla oku
Türklerin İl (Devlet) Telâkkisi ‘Devletiebedmüddet’

Yüce Görev (Misyon) Uğruna Yaşananlarla Ülküsel Hayat İnşâa olunur: ‘Devletiebedmüddet’   (1)Ta Hsiung-nu varsayılı atalarından, demekki M.Ö. Dördüncü yüzyıldan beri Avrasya anakarasının bütün bellibaşlı inanç câmialarına -Kamlık, Göktanrı itikadı, Taoculuk, Burkancılık, Mazdaklık, Manicilik, Yahudilik ile Hıristiyanlığın kollarından Nasturîlik, Katoliklik ile Ortodoksluk- girip çıkmış Türklüğün,(130) hayata ve insana karşı vazgeçilmez ülküsü, yâni tarihî ödevi, îslâmın yüce […]

Daha fazla oku
Abdülhamit Han’ın Talihsizliği

Abdülhamit Han’ın bütün talihsizliği, içeride onun politikasını anlayabilecek bir aydın kadronun oluşmamış bulunması, dışarıdaysa bu politikayı yıkmak için,Batılı ülkelerin, her yandan, el birliğiyle mücadeleye girişmiş olması noktasında toplanır. Üstelik Osmanlı aydın takımı, içeride ve dışarıda, Batı’nın gönüllü ajanları halinde bir faaliyete girişmişlerdir. Abdülhamit Han, “Avrupa hastalığı”na yakalanmış bu aydın takımının karşısında, yerli düşünceyi savunabilecek aydın […]

Daha fazla oku
2.Abdülhamid’in İslam Birliği Politikası

Şimdi, dış politikada başarıları İslam birliği olayına gelelim ve Tevfik Çavdardın şu satırlarını izleyelim: “Abdülhamit’in ismi cuma namazlarında Hindistan, Endonezya camilerinde okunan hutbelerde zikredil-miştir. Bu, o güne kadar hiçbir Osmanlı Sultanı’nın elde edemediği bir güçtür. Panislamist hareketin sonucu olarak, 20. yüzyıl başında büyük bir İslam birliği dinî alanda gerçekleştirilmiş bulunuyordu ve bu birlik yasal alanda da […]

Daha fazla oku
Batının Osmanlı Devletine Kabul Ettirmeye Çalıştığı Eşitlik Düşüncesi

Batının Osmanlı Devletine kabul ettirmeye çalıştığı Eşitlik düşüncesinin altında yatan niyetin şunlar olduğu edebiliriz: 1-Osmanlı’nın İslâmî toplum düzeninde Müslümanlarla Gayrimüslimler arasında bir eşitliğin sağlanmasını istersek, gerçekte, Müslümanlara gayrimüslimlerin- «statüsünü kabul ettirmek demektir. Bunun aksini düşünmek mantığa ters düşer. Çünkü gayrimüslim, gayrımuslim olarak kaldığı sürece ona İslam’ın münhasıran Müslümanlar için öngördüğü hukukî statüyü uygulamak mümkün olmayacaktır. Böyle […]

Daha fazla oku
Osmanlı’nın Feth Ettiği Topraklarda Hak ve Adalet Getirmesi

Osmanlı istilâ ve fütûhâtını sevk ve idâre eden tevhit rûhu, dededen babaya, babadan oğula, askere, serdara, halktan idâreciye, vezirinden pâdişâha ka­dar hâkim olan bir hak ve adâlet şuuru idi. Müslüman-Türk, yediden yetmişe maya tutmuş bu anlayışın istilâ ve fetheylediği ülkelere getirdiği hak ve adâlet terâzisi ile daha batı, insan haklarına saygı diye bir anlayışı henüz […]

Daha fazla oku