Sultan II.Abdülhamid Denizciliğe Düşmanmıydı?

Abdülaziz döneminde dünyanın 3. büyük deniz gücü olmuştuk ama bu donanmanın sadece yıllık boya parası bile Denizcilik Bakanlığı’nın bütçesini aşıyordu! Abdülhamid “karacı” idi, kabul. Ama Atatürk de, İnönü de karacı idi. Demek ki, Türkiye’nin etrafı denizlerle çevrili bile olsa böylesine büyük bir deniz gücünü besleyebilecek ekonomik altyapısı mevcut değildi. Savaş gemisi alıp yeniden dışarıya bağımlı […]

Daha fazla oku
Sultan II.Abdülhamid Milleti Cahil mi Bıraktı?

Bilinenin aksine, Osmanlı tarihinin en canlı eğitim hamlesi, Abdülhamid dönemine rastlar. Sevan Nişanyan’ın hesaplamalarına göre Türkiye, Abdülhamid dönemiyle kıyaslanabilecek bir okullaşma düzeyine yeniden ancak 1950’li yıllarda ulaşabilmiştir. Mesela 1895’te TC sınırlarına tekabül eden bölgede bine yakın (835) ortaokul ve lise bulunuyorken 1923’te bu sayı 95’e düşmüştür. 1895’teki yüz bine yakın öğrenci sayısı (97.837), 1950-51 sezonunda aşağı […]

Daha fazla oku
Sultan II.Abdülhamid Meşrutiyet Düşmanımıydı?

  93 Harbi’nde Osmanlı topraklarının üçte biri kaybedilmişti. Bu çapta bir toprak kaybı karşısında meclisteki farklı milliyetlere mensup üyeler paniğe kapılmış, her biri kendi milletinin topraklarını kurtarma telaşına düşmüştü. Birleştirici olacağı ümidiyle kurulan meclis, tam tersine bölücü bir meclis olmuştu. İki seçenek vardı: Ya parçalanmaya seyirci kalmak ama meşrutiyetten taviz vermemek ya da meşrutiyeti askıya […]

Daha fazla oku
Sultan II.Abdülhamid Kızıl Sultan mıydı?

Bu iddia, Albert Vandal adlı bir Fransız yazar tarafından ortaya atılmıştı. Atılış sebebi de, Abdülhamid’in Ermeni isyanlarını bastırtmış olmasıdır. Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa kamuoyunda Abdülhamid’in kan dökücü bir padişah olduğu propagandası başlatıldı. İşte “Kızıl”, yani kan döken Sultan lakabı bu sırada asıldı boynuna. Hadi Ermenilerin böyle demesini anladık; iyi ama bir tekini […]

Daha fazla oku
Amerika’nın Yabancı Bir Dille İmzaladıgı Tek Antlaşma

1783 yılında, Avrupa standartlarına göre mütevazı da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı.25 Temmuz 1785’te, Atlantik’te Cadiz açıklarında, bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafından ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens’in idaresindeki Maria idi. Arkasından, Philadelphia limanına bağlı, Kaptan O’Brien’in […]

Daha fazla oku
II. Abdülhamîd Han Azledildikten Sonra

Hal edilmesinin hemen ardından Sultân, kasden bir yahûdî muhiti olan Selanik’e gönderilip orada zengin bir yahûdî aile olan Alâtîn-i Biraderler’in köşküne hapsedildi. Burada sıradan bir adama bile reva görülmeyecek zulüm ve baskılar altında tutuldu. Çoluk-çocuk bütün aile efradı günlerce aç bırakıldı. “Emlâk-i şahane”si millîleştirildiği (!) gibi, menkul serveti de tamamen elinden alındı. Hareket Ordusu, İstanbul’a […]

Daha fazla oku
Kızına göre Sultan Abdülhamid’in Dindarlığı

Babam doğru ve tam dini itikada sahip bir Müslümandan başka biri değildir.Beş vakit namazını kılar.Kur’an-ı Kerim okurdu.Gençliğinde Şazeli tarikatına girmişti.Daima camilere devam ettiğini,Ramazanlarda Süleymaniye Camii’nde namaz kıldığını, o zamanlar camide açılan sergilerden alışveriş ettiğini hikaye tarzında anlatırdı.Böylece,camide namaz kıldığı günlerden birinde Hamza Zafir Efendi adında muhterem bir şeyhe tesadüf edip onunla ahbap olmuş,bu tarikata bu […]

Daha fazla oku
Osmanlı Medeniyeti Bir İman ve Hamle Medeniyetidir

Osmanlı medeniyeti bir iman ve hamle medeniyetidir. Ciddi olan her hakikat, her bilgi Kur’an’da toplanmıştır. Edebiyat, Batı’daki gibi bir kavga silahı değil, fatihler için eğlencedir… Osmanlı’da felsefe yoktur. Çünkü felsefe, şüphelerin çocuğudur. Mutlak hakikate eren kimseler için böyle bir zihin çabasına ne ihtiyaç var? Cetlerimiz, hayat tecrübelerini, düşünce ve intibalarını kah sözle, kah yazıyla aktarmışlardır. […]

Daha fazla oku