Fakiflerin Ihtilaf Etme Sebeplerinden Önemli Bir Sebep

Kur’an ve sünnette çoğu zaman hükümler bazı vasıflara bağlanır. Ancak nasslarda bu vasıfların tanımına, sınırlarına, içeriğine dair bir bilgi verilmez. Bu meseleye birkaç örnek verelim: 1. Kur’an ve Sünnet’te, “içnizden âdil iki kişiyi şahit tutun” (Talak, 2) buyrularak şahitlerin âdil [güvenilir] olması gerektiği ifade edilir. Ancak adalet vasfının nasslarda bir tanımı olmadığı gibi dilde de […]

Daha fazla oku
Cuma Namazı – Daru’l Islam ve Daru’l Harp

Zaman zaman Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde ve hatta kimilerince Türkiye gibi ülkelerde bile (!) “darulharpte Cuma namazı kılınmaz” denilerek Cuma namazının kılınmayacağı ile ilgili görüşler ortaya konulabilmektedir. Bu soruya cevap verebilmek için önce klasik fıkıhta Daru’l-İslam ve Daru’l-harp kavramlarına temas edip sonrasında Cuma namazı meselesini ele alacağım. 1. Dâru’l-İslam ve Dâru’l-Harb Kavramları 1.1. Kavramsal Çerçeve […]

Daha fazla oku
Çok Karıştırılan Bir Mesele:İllet ve Hikmet

Usul ilminde kıyas bahsi ele alınırken temas edilmesi zorunlu olan konulardan biri de “illet – hikmet ilişkisi” konusudur. Zira çoğu zaman illet ve hikmet birbirine karıştırılmakta, zaman zaman biri yerine diğeri kullanılabilmektedir. 1. En basit / yalın tanımıyla illet, “hükmün kendisine dayandırıldığı vasıftır.” Kur’an ve Sünnet’te çeşitli meselelerle ilgili farz, vacip, sünnet, mübah, mekruh, haram […]

Daha fazla oku
Kişi,Bağlı Olduğu Mezhebin Görüşüne Aykırı Hadisle Amel Edebilir mi?

Mezheplerin teşekkülünden sonra bir mezhebe müntesip kişinin, kendi mezhebinde esas alınan görüşe aykırı hadisle amel edip edemeyeceği önemli bir sorun olmuştur. Dört mezhebin kurucu imamlarının hepsine “hadis sahih ise benim mezhebim odur” sözü isnad edilmiştir. Bununla birlikte bu sözün nasıl anlaşılacağı ve uygulanacağı öteden beri bir problem olmuştur. (Bu sözün Şâfiî tarafından nasıl kullanıldığı ve […]

Daha fazla oku
Tarihselcilik Tartışmasını Doğru Zemine Çekmek

(Biraz uzun, ama gerekli bir yazı) *** 1.GİRİŞ Bir önceki yazımda “kendi kavramlarımızla düşünmek ve kendi terimlerimizle konuşmak” gerektiğinden söz etmiş, aksinin bizi biz olmaktan çıkaracağını söylemiştim. Buna en iyi örnek olabilecek meselelerden birisi “tarihsellik” tartışmasıdır. Bu yazıda tarihselcilik ile ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunmayacağım, yalnızca bu tartışmanın doğru zeminine işaret edeceğim. Konunun muhteva analizini […]

Daha fazla oku
İcma Hakkında : el-Gazzâlî

Biz icmâ ile, özellikle muhammed (a.s) ümmetinin dînî bir iş hususundaki ittifakını kastediyoruz. İcmâ´ sözlükte, hem ´ittifak´ hem de ´kesin karar´ anlam­larına gelen müşterek bir kelimedir. Buna göre bir kimse, her hangi bir işi yap­maya karar verince bu şahıs için arapçada ´ecmea´, bir topluluk ittifak edince de ´ecmeû´ denilir. Bu anlamda icmâ, yahudi ve hristiyanların […]

Daha fazla oku
Farz’ın Farziyetini,Haramın Hürmetini İnkar Meselesi

FARZIN FARZİYETİNİ, HARAMIN HÜRMETİNİ [HARAMLIĞINI] İNKÂR NE ZAMAN KÜFÜR OLUR? Usulün hüküm bahisleri okunurken farz ve vacip arasında bir de haram ile tahrimen mekruh arasında şöyle bir ayrım yapılır: “Farzın farziyetini, haramın hürmetini inkâr kişiyi dinden çıkarır. Ama vâcibin vücûbunu, mekruhun kerâhetini inkâr kişiyi dinden çıkarmaz. Çünkü farz ve haram; sübut ve delaleti kat’î delillerle […]

Daha fazla oku
Fıkıh Usûlü

  Ebû Hanîfe Ebû Hanîfe Numan b. Sâbit (ö. 150/767) meşhur mezhep imamı ve fıkıhta çığır açan büyük bir âlim ve müctehittir. Irak’ta Kûfe şehrinde yaşamış, yetişmiş ve ilmî faaliyetlerini sürdürmüş olan Ebû Hanîfe yöneticilerin kadı olması için yaptıkları teklifleri reddetmiş ve bu yüzden bir süre hapiste kalmış, bir rivayete göre hapiste vefat etmiştir. Irak […]

Daha fazla oku
Hukuk Metodolojisi Üzerine

 eş-Şeybânî Tam adı Ebû Abdillâh Muhammed b. el-Hasen b. Ferkad eş-Şeybânî (ö. 189/805)’dir. Hanefi mezhebinin imamı Ebû Hânife’nin ileri gelen öğrencilerindendir. Eserleri sayesinde Hanefî mezhebinin görüşleri büyük ölçüde kayıt altına alınmıştır. İlk Abbasi halifeleri zamanında yaşayan eş-Şeybânî Abbasi halifesi Hârunürreşîd tarafından Rakka kadılığına, daha sonra Ebû Hanife’nin bir diğer öğrencisi Ebû Yusuf’un vefatıyla boşalan başkadılık […]

Daha fazla oku
(İslam Hukukunda) Haber

  İslam bilgi anlayışına göre insan duyular, akıl ve haber olmak üzere üç bilgi kaynağına sahiptir. Haber doğru yahut yanlış olan bir bilgidir. İslam hukuk metodolojisi bakımından hukukun temel kaynaklarından sayılan Kur’ân ve sünnet, haber sayılır. Haberin doğasıyla ilgili bütün özellikler ve sorunlar, Kur’ân ve sünnet hakkında geçerli olacağından dolayı, gerek Kur’ân’ın güvenilir bir haber […]

Daha fazla oku