Haris’e(Muhasibi) denildi ki; (haller) neyle ve nasıl bilinirler?
Dedi;Kul, geçip giden günlerindeki saatlerini anarak bu halleri bilir. Hallerini ancak böylece bilir. Geçirdiği günlerde nasıl bir halde olduğunu, o saatlerdeki hallerini hatırlayarak bilir. Acaba, o günlerde,çiğnediği bir hak,işlediği bir günah var mıdır? Böylece ömründe bomboş geçen günlerini, o günlerdeki hallerini, hareket ve durgunluklarını, o hallerindeki vicdanini gözden geçirir, Allahın kendisine gazap ve hoşnudluğunu hatırlar. Sevgisini, buğzunu, kazancını, intakını, (mal) saklayışını, üzerindeki borcu ödeyip ödemediğini, başkası üzerindeki hakkını alıp almadığını, bunları yaşarken zulümle mi yoksa hakkaniyetle mi yaptığını, mantığını, anını, kulak verişini, ayaklarının adımını, ellerinin tuttuğunu, insanların mallarına tecavüz edip etmediğini, yakınları ve onların dışındakilerin, üzerindeki haklarını, Allah’a kavuşmadan önce temizlenmeyi isteyen kimsenin hatırlaması gibi hatırlar.
Kulların ona yaptığı zulümleri,Allah’ın huzurundaki kısastan önce karşılıkta bulunmak (kısas)tan kendini alan, bir kimsenin hatırlaması (tezekkürü) gibi hatırlar. (Yani başkalarının kendisine yaptığı zulümleri anar, ancak bunu, onlardan intikam almak için yapmaz). Tüm hallerinde sabahtan akşama dek nasıl olduğunu tezekkür ederse, sabah oluncaya kadar geçirdiği akşamda nasıl olduğunu hatırlar, gecesi ve gündüzüyle amelde her organını hesaba çeker, salih ameller işlerken kalbinin ne durumda olduğunu yoklar. Her organını, yapmayı irade ettiği bu salih amele ve bilindiği hale arzeder. Onu, amellere yönelten nedir? Vicdanında hasedden oluşan düğümler, dini ve onun dışındakileri nasıl etkiliyor ve kalbinin amellerinin bütünü ne halde? İşte kul, Allah’ın çiğnediği pek çok haklarını hatırlar, çiğnediği herhangi bir hakkı ne zaman hatırlasa, Rabbinin geçen zamanı için kalbinden pişmanlık (duygusu) yükselir. Bundan böyle, yaşayacağı günlerde Allah için bunu yerine getirme azmi edinir.
Haris El Muhasibi – Er Riaye
0 Yorumlar