Oruç ve İnsan

Kudema, insanın derunî seyahatının ibadet salıyla mümkün olduğunda hem fikirdir. İçer’deki okyanusun derinliği, dalgaların haşmet ve azameti, yolların iniş ve çıkışı, üzerinde yol alınan ibadet kayığının güçlü olmasını talep eder. Her bir şey’in kulluğu/ibadeti ne-üzerine-halk edilmişse o şey üzerine, kısaca doğasına uygun olarak varlığını sürdürmesidir. Bir taşın ibadeti taş-olmaklığına, bir ağacın ibadeti ağaç-olmaklığına, bir arının […]

Daha fazla oku
Hakîkat mi Gerçek mi: Hangisi Hakîkîdir?

Şimdiye değin pek çok yazımızda “Sadık bir tabiat tasavvuru ve sahih bir hayat görüşü için en asgarî şart dakik bir dildir.” yargısını kullandık ve çağdaş düşünce dünyamızda dil çerçevesinde bazı kritik noktalara işaret ettik: i. Günlük dille düşünülmesi, dolayısıyla kavramsal içerik dikkate alınmadan sözcüklerle yetinilmesi; ii. pek çok kavramın geçmiş gerçeklik küresinden ayıklama ve soyutlama […]

Daha fazla oku
Din ile Dil

Bir kül­tü­rün ma­ne­vi­ya­tı­nı, an­lam-de­ğer dün­ya­sı­nı, du­yar­lı­lı­ğı­nı, kı­sa­ca vic­da­nı­nı ko­ru­yan, sü­rek­li kı­lan, Din ile Dil’dir. Din ile Dil’ini kay­be­den kül­tür, vic­da­nı­nı kay­be­der. Din en üst se­vi­ye­de ken­di­si­ni o kül­tü­rün the­o-on­to­lo­ji­sin­de ifa­de eder; Dil ise en üst se­vi­ye­de o kül­tü­rün şi­i­rin­de di­le ge­lir. Öy­ley­se, the­o-on­to­lo­ji din’in, şi­ir ise dil’in özü­dür. Din ile di­li, the­o-on­to­lo­ji ile şi­i­ri bir […]

Daha fazla oku
İstanbul: Süreklilik kafada kopunca!

…Her eylem, her eser, kişinin sahip olduğu fikrin, duygunun tecessüm etmesidir. Süleymaniye Külliyesi, bir fikrin, bir duygunun cisimleşmesidir; hatta bütün bir şehir, bir mananın/anlamın tecessüm etmiş halidir. Her ne ki içerisindedir kişinin o dışına vurur; kafada olmayan mekanda da olmaz çünkü. Ahmedî’nin dediği gibi: “Sanmagil fikr etmeden her işe el / Ki’olur evvel fikret ü […]

Daha fazla oku
İktidar Paylaşımı

Her şeyden önce katmanlaşmayı, dolayısıyla düzen kurmayı becerebilen toplumlar, paylaşımı bilgiye, dolayısıyla ehliyete dayandırarak toplumun tüm bireylerine açmışlar; bu vasfı edinen her kişiye toplumun ürettiği artı-değerden pay alacak olanağı, en azından nazarî seviyede, vermişlerdir. Kadim kültürümüzde kaleme alınan Siyaset-nâmeler böyle bir katmanlaşmanın ve bilgi ile ehliyetin paylaşımdaki merkezî yerini gösterirler. Güç, hangi araçlarla elde edilirse […]

Daha fazla oku
İslâm âlemi önce geçmişini bulmalıdır

Bir Sırp atasözü şöyle der: “Mutlak kesin olan tek şey gelecektir; çünkü geçmiş durmaksızın/sürekli değişir”. Son iki yüzyılın dünyasını en iyi ifade eden belki de en güzel cümle bu olmalıdır. Niçin? Bu sorunun yanıtını yine yakın tarihimize geri giderek belki bulabiliriz. Kurtuluşu bu dünyada arayan Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ın yorumcuları Kabalacılar ‘belirli bir gayeye göre […]

Daha fazla oku
İdeolojik Savaş Başladı -mı?

….Düşünce tarihiyle birlikte yürür; bugünü idrak etmek için düne göz atmak gerekir. Saint Pierre, ‘Muhammetçi hataya karşı eyleme geçmek yani yazmak gerekir’ demişti XII. yüzyılın ilk yarısında… XVII. yüzyılın ikinci yarısında ise Alman asıllı ancak Fransız siyasî erkine hizmet eden ünlü filozof-bilim adamı Leibniz, henüz 26 yaşında iken XIV. Louis için İslamı, bahusus İslam’ın o […]

Daha fazla oku
“Şeker Türk”ler

İn­san­la­rın ne­ye kar­şı çık­tı­ğı de­ğil, ne­yi tek­lif et­ti­ği önem­li­dir.” Baş­ka bir de­yiş­le kar­şı çı­kı­la­nın ye­ri­ne ikâ­me edil­mek is­te­nen şe­yin ne ol­du­ğu göz önün­de bu­lun­du­rul­ma­lı; tek­lif sa­hi­bi ol­ma­yan­la­rın oyun sa­hi­bi ol­duk­la­rı unu­tul­ma­ma­lı­dır. Bir mil­le­te oyun ku­ran­la­rın alâ­met-i fa­ri­ka­sı, eleş­tir­dik­le­riy­le, kar­şı çık­tık­la­rıy­la, yok et­me­ye ça­lış­tık­la­rıy­la de­ğil; tek­lif et­tik­le­riy­le şe­kil­le­nir, be­lir­le­nir. Mev­cu­da kar­şı çık­ma­nın, an­cak ye­ri­ne ikâ­me edi­le­cek […]

Daha fazla oku
Avrupa vicdanı Türkleri istemiyor?

….”Batıyı kaşı altından İslam çıkar”. Bu deyiş yalnızca olumlu etkileri değil olumsuz etkileri de içerecek genişliktedir. Çünkü Batı kendisini hem aldıkları hem de reddettikleri bakımından İslam medeniyetine karşı konumlandırarak inşa etmiştir. Bu tespit insanî tüm üretim alanlarını kapsayacak şekilde düşünülmeli; ayrıca tarihî olarak da dar bir zaman dilimiyle sınırlandırılmamalıdır. Genellikle, İspanya, Sicilya, İstanbul ve Trabzon’da […]

Daha fazla oku
Biz Türkler koyunluğumuzu geri istiyoruz

Bir millet ki koyun gibidir, mensubiyetine sadıktır, bu mensubiyeti paylaşan diğer mensubdaşlarına müşfiktir; medenî olmanın gerektirdiği yavaşlığı yani sukuneti vardır çünkü bir şehirde iskan edilmiştir, meskeni vardır, sakindir. Millet olmanın gereği olarak biribirini kollar, aralarında dostluk vardır, birbirlerinin sözünü dinlerler, ama en önemlisi bir koyun sürüsü gibi omuzlarını birbirlerinin omuzlarına sürterek yürüyecek, yol alacak kadar […]

Daha fazla oku