Bir gün Cüneyd-i Bağdadî’ye, kabiliyet ve istidatlı bir mürid gelip hizmetinde bulunmakla beraber az vakitte çok kemal tahsil edip diğer müridlere üstün gelmiş. Diğer bir kabiliyetsiz müridi hased ve kininden Cüneyd-i Bağdadî’ye, “Ben yirmi seneden fazla sizin hizmetinizde bulundum, bu yeni müridin birkaç gün zarfında kazandığı mertebeleri tahsil edemedim” deyince; Cüneyd-i Bağdadî, itiraz eden müridi […]
Bir hadis-i kudsîde “Kullarımdan bazısına fakirlik layık olur, eğer ona zenginlik versem hâli bozulur; bazı kullarıma da zenginlik layık olur, eğer onu fakır kılsam hâli bozulur” buyrulmuştur. Bu hadis yukarıda adı geçenlerin hepsini içine alır. Herkesin istidat ve kabiliyetine gerektirirse ona göre muamele olunur. Mesela Zeyd’in tavır ve fiilleri Amr’ın tavır ve fillerinden iyi ve […]
Ey arif! Hakikatta malûmun olsun ki, Âdemoğullarından pek çok kimseler farazi ve sahte (mevhum ve masnu’) bir İlaha taparlar ve daima da tapmaktadırlar. Çünkü her şahıs kendi fikir ve hayalinde bir şey tasavvur eder. O tasavvur ettiği şeye İlah diye inanıp ona tapar. Herkesin tasavvur ettiği şey onun farazi ve sahte İlahı olur. Bütün insanlar […]
Nebiler ve velîlerden yardım ve şefaat istemek (istimdâd ve istisfâ) Hakk’ın iradesiyle olabilir. Allah’ın iradesiyle ilgili olmadıkça bir kimseye yardım ve şefaat edemezler. Zamanımızda böcekler gibi olan insanlar o ılâhî emir ile amel etmeyip yasaklardan kaçınmayarak çeşitli haram ve münkerleri işlerken falan makamı ziyaret, filan makamın mevlidi için masraflar ve falan yerde zikr edilir diye […]
Ey arif! Allah’ın hükmü, kazası ve kaderi vardır. Bunların her biri başka başkadır, yani zıt isimlerdir, eşanlamlı isimler değildir. Hakk’ın ezelî ilmi O’nun hükmüdür. Bildiği şeyleri ortaya çıkarmak O’nun kazasıdır. Ve o şeyleri var ettikten sonra birden yaratıp zahire çıkarması O’nun kudret ve kaderidir. Her şey O’nun kaza ve kaderiyledir. Bu âlemde ne olursa O’nun […]
0 Yorumlar