Nebiler ve Velîlerden Yardım ve Şefaat istemek

indir-16 Nebiler ve Velîlerden Yardım ve Şefaat istemek

Nebiler ve velîlerden yardım ve şefaat istemek (istimdâd ve istisfâ) Hakk’ın iradesiyle olabilir. Allah’ın iradesiyle ilgili olmadıkça bir kimseye yardım ve şefaat edemezler. Zamanımızda böcekler gibi olan insanlar o ılâhî emir ile amel etmeyip yasaklardan kaçınmayarak çeşitli haram ve münkerleri işlerken falan makamı ziyaret, filan makamın mevlidi için masraflar ve falan yerde zikr edilir diye acele etme ve makam makam dolaşıp bildiği günahları ve haramları işlediği halde evliya makamlarından yardım istemek ne kadar budalalık ve câhilliktir. Evliyanın yardımı­nın Hakk’ın rızasını elde eden kimseler için olduğunu bilmezler. Eğer bir kimseden Hakk Teâlâ razı değilse, o kimse hangi velînin zi­yaretine giderse o velînin ruhu ona buğz ve lanet eder. Ziyaret, zi­kir ve taat“Şüphesiz Allah muttakîlerden kabul eder” (Mâide, 27) mısdakına göre ancak takva ehlinden kabul edilir.

Eğer Allah bir kulundan razı olursa bütün nebîler ve velîlerin ruhları o kula dua ve yardım ederler ve uyku ve uyanıklığında onu ziyaret ederler. İşte salihlerin rüyalarından da nebîleri ve velîlerin görmelerinin sebebi budur. Maksat Allah’ın rızasını kazanmaktır. Nice konak sahipleri de konaklarında Kur’ân okutmak ve zikirler yaptırmak gibi şeylerle İlâhî hükümleri yerine getiririm zannettiklerinden, hemen İslâmiyet ve dindarlık budur inancıyla şer’î hükümleri toptan terk ederek helâl ve haram tanımayıp Kur’ân okutmakla bütün günahlardan temizlenme ve dünya ve ahiretini tamir eder zannıyla İslâmiyet ancak budur sanmışlardır.

Kur’ân’ın inmesinden maksadın onunla amel etmek olduğunu bilmezler. Yoksa gereğiyle amel etmeyerek, Kur’ân’ın lafızlarını okuyan ve dinleyenlere Kur’ân beddua ve lanet eder. Boş bir söz gibi Kur’ân’ı okumak ve dinlemek ancak Kur’ân’a hakaret ve onunla alay etmektir. Bundan Allah’a sığınırız. Mesela bir hükümdar kendi tebasına emir ve hükümlerini kapsayan bir fer­man gönderse, O teba padişahın fermanıyla amel etmeyip hemen fermanın ibaresini okuyup dinlemekte vakit geçirseler,o hükümdar böyle bir teba hakkında ne şekilde muamele edeceği açıklamaya ihtiyaç duymaz.

İnceleyin:  "Tasavvuf; dînin derûnî ciheti, özü ve kalbî derinliğidir"

Aziz Nesefi,Hakikatlerin Özü(İnsan yay.)

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir