Ebu Hanife – Fıkhu-l Ekber Tercümesi

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Tevhidin aslı, buna îman etmenin en doğru yolu şudur: Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, öldükten sonra dirilmeye, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, hesap, mizan, cennet ve cehenneme inandım, bunların hepsi de haktır, demek gerekir. Yüce Allah, sayı yönüyle değil, ortağı olmaması yönüyle birdir. O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. O’na hiçbir […]

Daha fazla oku
Ebu Hanife Fıkhu-l Ebsat’dan Alıntılar

……… Ebû Hanife şöyle dedi: -Mütecaviz kimselerle, küfürlerinden dolayı değil, haddi tecavüzlerinden dolayı savaş et. Âdil zümre ve zâlim sultanla beraber ol. Fakat mütecavizlerle beraber olma. Cemaat ehlinde fasit ve zalimler mevcut olsa bile, onların içinde sana yardımcı olacak salih insanlar da vardır. Eğer cemaat zâlimler ve mütecavizlerden teşekkül ediyorsa, onlardan ayrıl. Çünkü Allah “Allah’ın […]

Daha fazla oku
İman ve Küfrün Ne Olduğunu Bilmeyen Bir Kimsenin Durumu Nedir?

Talebe: Yemin ederim, kendi nefsimizden de anlayabileceğimiz bir hususu ifâde ettiniz. Fakat acaba, îman ve küfrün ne olduğunu bilmeyen bir kimsenin durumu nedir? Bunu açıklayın. Âlim (r.a): Şüphesiz ki insanlar; Yüce Allah’ı bilme ve tasdik etmeleri ile mü’min, inkâr etmeleri sebebiyle de kâfir olurlar. Allah’ın kulu olduklarını ikrar, Allah’ın birliğini ve O’nun katından gelen şeyleri […]

Daha fazla oku
Allah’a Havale Etmek Hakkında

…Talebe: Şüphesiz doğruyu belirttiniz. Fakat acaba, ircâın( irca, büyük günah işleyen mü’minler için cennetlik veya cehennemliktir şeklinde kesin hüküm vermeyip, onların akıbet ve hükümlerini Allah’a havale etmektir.)aslı nereden gelmiştir? Açıklaması nedir? Akıbetini irca eden kimdir? Âlim (r. a.):İrcâın aslı meleklerden gelmiştir. Allah, meleklere isimlerin delalet ettiği eşyayı göstererek “Bana bunların isimlerini haber verin.”(el-Bakara,31)buyurdu. Bütün melekler […]

Daha fazla oku
Mü’min Büyük Günahları İşlediği Zaman, Allah Düşmanı Olur Mu?

………… Talebe: Yemin ederim ki, bundan daha açık bir kıyas bilmiyorum. Fakat mü’min büyük günahları işlediği zaman, Allah düşmanı olur mu? Bunu açıklayın. Âlim (r.a.): Mü’min tevhidi terketmediği müddetçe, bütün günahları da işlemiş olsa, yine Allah düşmanı olmaz. Zîra düşman, düşmanına buğz ve nefret besler, noksanlık izafe eder. Halbukimü’min, büyük günah irtikap etmesine rağmen, Allah’ı […]

Daha fazla oku
Hakkı Tavsif Eden Fakat Muhalifinin Zulüm ve Haklılığını Bilmeyen Kimse Hakkında

… Talebe: Benim  gözümün perdesini açtınız. Sizinle konuşmamızdaki bereketi görmeye başladım. Fakat hakkı tavsif eden fakat muhalifinin zulüm ve haklılığını bilmeyen kimse için ne dersiniz? Bu o kimse için caiz olur mu? O kimsenin hakkı bildiği yahut hak ehli olduğu söylenebilir mi? Bu hususu açıklayın. (Ebu Hanife)Âlim (r.a.): O kimse hakkı tavsif edip muhalifinin haksızlığını […]

Daha fazla oku
Keramet Hakkında

Burada, seyr u sülûkun bir meyvesi olarak kerameti kısaca tanıyıp, sûfilerle müfessirlerin bu konudaki yakla­şımlarını tesbit etmeye çalışacağız. Kerâmet, “kerûrne’’fiilinden masdardır. isim olarak kullanılır. Çoğulu ‘’kerâmât’tır. (Ebû Bekir eİ-Cezâiri,Aldetu’l-Mü’min, 177.)Kelime anlamıyla, bolca, kolayca ihsan etmek, cömertçe lütufta bulunmaktır. Yine bu fiilden türemiş olan “el-Kerim”, Allah Teâla’nın sıfat ve isimlerinden birisidir. Hayrı çok, ihsanı bol, ikrâmının sonu gelmeyen lütuf sahibi, her […]

Daha fazla oku
Vahdet-i Vücûd ve Vahdet-i Şühud Hakkında

Vahdet-i vücûd meselesine girmeden önce, bu kav­ramın tarihî seyir içerisindeki gelişmesi ve sonuçları hak­kında birkaç noktaya dikkat çekmeyi faydalı buluyoruz. İlk sûfiler arasında yaygın olarak kullanılan “fenâ- beka”, (1) ‘’vuslat” (2) “cem’u’l-cem’” (3) gibi terimler, taşıdıkları anlam itibariyle vahdet-i vücûd anlayışına in­tikal ettirecek niteliktedirler. Hatta, herkesin takdirle karşıladığı, “bizim yolumuz, her hâliyle Kitab ve sünnetle içiçedir, ” diyen Cüneyd-i Bağdâdî nin […]

Daha fazla oku
Kur’ân’da neden tafsilât yok?

Evvelâ: Beşerin icatçı elinden çıkan sanat eserlerinin tabiatta varlığı ne ise; iç ve dış âlemdeki en küçüğünden en büyüğüne kadar her şeyin Kur’ân’da var olması da odur. Yani doğrudan doruya Yaratıcı Kudretin sanatkârâne elinden çıkmayan, insan elinden çıkmış eserler, esası ve unsurları itibariyle nasıl tabiat âleminde mevcut ise, keşif şerefi insan olunun iftihar sebebi olan […]

Daha fazla oku
Ruhun Sırr’a Üflenmesi

(Kalbin Sağ ve Soldan Payı: Gaybî Bakımdan Sağ ve Sol) Hak  kulun sırrına tecelli ettiğinde, onu bütün sırlara sahip yapar, hürler’in içine katar, o kul sağ el yönünden zati tasarruf sahibi olur. Çünkü sol elin değeri, dolaylı sağ elin şerefi doğrudandır. Ardından alt anlamlara inebilirsin: Sağ elin değeri hitaba,sol elin değeri tecelliye bağlıdır, insanın şerefi, […]

Daha fazla oku