İmam-ı Azam Ebû Hanifeye Göre On Yedi Sahih Hadis mi Var?
Paylaş:

ebu-hanife İmam-ı Azam Ebû Hanifeye Göre On Yedi Sahih Hadis mi Var?

İmam-ı Azam Ebû Hanife büyük müçtehidlerdendir. Hadis bilgisi yeterli olmayanların içtihad edemeyeceği genel kuralından hareket edersek onun hadis bilgisinin çok yük­sek olacağı kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak onun Sünnete bakışı ve sahih kabul ettiği hadislerle ilgili toplumumuzda bir yanlış bilgi söz konusudur. Şöyle ki Ibn Haldun un (v. 808) Mukaddimesinde yer alan, “Denilir ki Ebû Hanifenin rivayet ettiği hadislerin sayısı 17’ye ulaşmaktadır.” ifâdesi, “Ebû Hanife’ye göre sahih hadislerin sayısı on yedidir.”diye an­laşılmıştır. Maalesef bu yanlışlık, -doğru imiş gibi- bazı ilim adamları tarafından da ileri sürülmeye devam edilmektedir.
Mukaddimedeki ifâde şöyledir:

Bu satırlar, Mukaddimenin Osmanlıca tercümesinde şöyle manalandırılmıştır:
…İmam Ebû Hanife hakkında menkuldür ki nakil ve rivâyeti alâ kavi on yedi ve alâ kavi elli hadise bâliğ olmuş­tur… (A. Cevdet Paşa Tercümesi, III, 41)

Türkçe tercümesi ise şöyledir:

“Içtihad sahibi olan İmamlar, hadisi çok veya az riva­yet etmek bakımından birbirinden ayrılırlar; bu imamlar­dan bazıları çok, bazıları az sayıda hadis rivayet etmiştir Rivayete göre İmam Ebû Hanife ancak 17 veyahut bu sayıda hadis rivâyet etmiştir.” (Z. K. Ugan Tercümesi, II, 489, İstanbul 1070)

Burada açıkça görüldüğü gibi İbn Haldun, Ebû Hanife’nin rivâyet ettiği hadis sayısının 17 olduğundan söz etmektedir. “Ebû Hanife ye göre sahih hadis 17’dir.” diye bir cümle kullanmamaktadır.

= Denilir ki sözü, hadis terimi olarak ifâde edecek olursak “temrîz” siğası olup kesin bilgi ifâde etmeyen bir lafızdır. Öte yandan İbn Haldun hadisçi değildir ve hadis kriterlerine göre bir bilgi vermek amacını gütmemektedir. Ayrıca “Rivâyet ettiği hadis sayısı on yedidir.” cümlesine dikkat edilmelidir. Zira bir insanın rivâyet ettiği hadis sa­yısı ile ona göre sahih olan hadis sayısı aynı şey değildir. Rivâyet etmekle bir hadisi sahih kabul edip etmemek bir­birinden çok farklı şeylerdir. Bu nedenle İbn Haldun’un Mukaddimesindeki cümleden hareketle “Ebû Hanife’ye göre sahih hadis sayısı on yedidir.” sonucu çıkartılamaz. Çıkartılırsa bu, usûl bilinmediğinin göstergesi olur. Bu da ancak sahibini bağlar.

İnceleyin:  Sünnet'e Uymak (İttibau'us Sunne)

Konunun bir başka yönü daha bulunmaktadır: Ebû Hanifenin görüşlerine dayanak olarak kabul edip kullan­dığı hadisler hakkında “Müsnedü Ebi Hanife” adı ile ya­yımlanmış on yedi ayrı âlime ait on yedi eser bulunmaktadır Bunlardan ilki Ebû Hanife hazretlerinin talebesi İmam Ebû Yusuf (v. 182) tarafından telif edilen “el-Âsâr”dır. On vedincisi de Ebû Ali Hasen b. Muhammed el-Bekrî (v. 656) tarafından telif edilmiştir.

Konuya ait hatalı çıkarımın bir sebebi de herhalde birçok anlamı bulunan “müsned” teriminin(1) yanlış an­laşılmasıdır. Zira hadis terimi olarak müsned, muttasıl senedle Peygamberimize ulaşan hadise denir. Bu durum aynı zamanda hadisin sahih olduğu anlamına gelir. Müsnedin ikinci bir manası da bir zatın rivâyet ettiği hadisle­rin toplandığı eser demektir. Müsnedü Ebi Hanife adıyla 17 eserin bulunması, müsned lafzını sahih hadis manasına anlayan kimseler tarafından “Ebû Hanife’ye göre sahih olan hadislerin sayısı on yedidir” diye yaygınlaştırılmış olabilir.

Bu da hadis ıstılahlarının doğru bilinip doğru takdir edile­memesinden doğan önemli bir hatadır.

Bu çıkarım eğer cehâletten kaynaklanmıyorsa bir it­ham/suçlama vesilesi olarak kullanılıyor demektir. Kimse Ebû Hanife ye böyle bir isnadda bulunma hakkına sahip değildir. Yok eğer bu çıkarım, Ebû Hanifeyi hadislere yönelik tenkitlere delil olarak kullanma maksadının ürünü ise bu da İmam-ı Azamı istismar etmek demektir. Hâsılı özellikle akademisyenlerin bu konuda çok daha ciddî dav­ranmaları ve kaynak göstermeden bu tür cehâlet ya da sap­tırma kaynaklı lafları ulu orta kullanmamaları İlmî emânet ve bilim namusunun gereğidir.

Öte yandan Pakistanlı âlim Şeyh Muhammed Emin tarafından, sözünü ettiğimiz “Müsnedü Ebi Hanife’ adlı on yedi eser ve sahiplerini tanıtan “Mesânîdul-imam Ebi Hani­fe ve adedü merviyyatihi minel-merfûâti ve’l-âsâr” adıyla bir kitap yazılmış ve eser yayımlanmıştır.

İnceleyin:  İnsanın Düşünme Yetisi

Zafer Ahmed et-Tânevî de İmam Şafii hakkında söylenen ‘kalilü’l hadis’ ifadesinin ‘kalilü’t-tahdis’demek olduğunu, asla Şafii’nin hadisi az bildiği anlamına gelmeyeceğini vurgular. İçtihad etmenin hadis ve âsâr bilgisi kıt kişilerin işi olamıyacağını … diye belirttikten sonra,’’Ebu Hanife,kalilü’l-hadis idi.’’sözünün anlamı da budur yani ‘kalilü’t-tahdis demektir, bunu böylece bil, demektedir (.Kavâid,s. 385-386).

Bütün bunlardan sonra ya cehâlet ya da saptırma kay­naklı olan “Imam-ı Azam’a göre on yedi sahih hadis var­dır” sözüne itibar edilemeyeceği, böyle bir iddianın hılâf-ı hakikat olduğu iyice anlaşılmış olmalıdır.

(1)- Bilgi için bk. A. Naim, Tecrid Tercemesi (Mukaddime), s. 128-132; Aydınlı, Hadis ıstılahları Sözlüğü, s. 222-227 (İstanbul, 2006)demek olduğu-

İ. L. Çakan, Hadis-Sünnet Üzerine tartışmalar ve değerlendirmeler, s.109-112