Tasavvufun Dinde Bid’at Oluşu İddiası

Gelenek-Yenilik Tasavvuf sadece bir bilgi alanı, bir ilim değildir. Kelâm ve fıkıh gibi ilimlerden farklı olarak aynı zamanda bir yaşama tarzı, dini algılama şekli ve dünya görüşüdür. Bu özelliği itibariyle canlı bir organizmaya benzer: Oluşur, gelişir, güçlenir, her tarafa dal-budak salar, çeşitli süreçlerden geçer. Böyle olunca ilk zahid ve sûfîlerin, zühd ve tasavvuf adı altında […]

Daha fazla oku
Sufiler,Veliler de Hata Yapabilir…

Peygamberlerin bile zelle adı verilen ufak tefek hataları varken, bu sebeple sıkça tevbe ederken sûfîlerin ve velilerin mutlak surette hatasız ve günahsız oldukları nasıl söylenebilir? Öyle olsaydı onların bütün söz ve davranışları bütün Müslümanlar için delil olmaz mıydı? Kuşeyrî, müridlerin ve şeyhlerin masum olduklarına itikat etmeleri doğru değildir, diyor. Sûfîlerin nefslerini arındırdıkları, kalplerini kötü duygulardan […]

Daha fazla oku
Şeyh var! Şeyh var!

İster tasavvuf ve tarikat anlamındaki şeyh olsun, isterse diğer ilimlerin hocaları olsun üstadlara hürmet etmek ve tazimde bulunmak dinî geleneğimizde önemlidir. Hz. Ali, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” demiştir. Hakiki mürşidlere gösterilen saygıyı ve bağlılığı onlara çok görmemek gerekir. Üstad hakkı önemlidir. Üstada saygı ilme saygı demektir. Bununla beraber üstada saygı, gerektiği […]

Daha fazla oku
Eleştiri ve Önemi

Islâm’da Kur’an ve hadisten kaynaklanan başlıca İlimler tefsir, hadis, fıkıh, kelâm ve tasavvuftur. Bu ilimlerin uzmanları zaman zaman birbirlerini eleştirmişlerdir. Fıkıh mezhebi imamları ve fakihler arasındaki tartışmalar ve eleştiriler bunun en açık örnekleri arasında sayılabilir. Hanefî mezhebinin kurucusu olan İmâm Ebû Hanîfe (ö. 150/767), Ebu Yusuf (ö. J 83/798) ve İmâm Muhammed (ö. 189/805) gibi […]

Daha fazla oku