Rüyaya itimada ehl-i hakikat taraftar değiller

Bismillahirrahmanirrahim Kur’ân ile tefe’üle ve rüyaya itimada ehl-i hakikat taraftar değiller. Çünkü, Kur’ân-ı Hakîm, ehl-i küfrü kesretle ve şiddetli bir tarzda vuruyor. Tefe’ülde, kâfire ait şiddeti, tefe’ül eden insana çıktığı vakit yeis veriyor, kalbi müşevveş ediyor. Hem rüya dahi, hayır iken, bazı aks-i hakikatle göründüğü için şer telâkki edilir, ye’se düşürür, kuvve-i mâneviyeyi kırar, sû-i […]

Daha fazla oku
Kur’ân’ın i’câzı, tahrifine bir settir

Bismillahirrahmanirrahim İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’ân’ın i’câzı, tahrifine bir settir. Evet, madem Kur’ân mu’cizedir, beşer onun taklidini yapamaz. Âyetleri başka kelâmlarla tebdil edilmekle tahrif ve tağyiri mümkün değildir. Çünkü, müfessir, müellif, mütercim, muharref üslûplarını, kisvelerini âyâtın kisvesiyle iltibas ettiremezler. Âyetlerde i’câz damgası vardır. O damganın altında olmayan kelâmlar âyet addedilemez. Öyleyse i’câz, tahrif ve tağyiri kabul etmez. […]

Daha fazla oku
Dualar, tevhid ve ibadetin esrarına nümunedir

Bismillahirrahmanirrahim İ’lem eyyühe’l-aziz! Dualar, tevhid ve ibadetin esrarına nümunedir. Tevhid ve ibadette lâzım olduğu gibi, dua eden kimse de, “Kalbinde dolaşan arzu ve isteklerini Cenâb-ı Hak işitir” deyip Kadir olduğuna itikad etmelidir. Bu itikad, Allah’ın herşeyi bilir ve herşeye kadir olduğunu istilzam eder. Bediüzzaman Said Nursi (Mesnevi-i Nuriye-Hubâb)

Daha fazla oku
Hürriyet, imânın bir özelliğidir

Sual: Nasıl hürriyet imânın hassasıdır? Cevap: Zirâ, rabıta-i İmân ile Sultan-ı Kâinata hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye o adamın izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığı gibi; başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi, o adamın şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Evet, bir padişahın doğru bir hizmetkârı, bir çobanın […]

Daha fazla oku
Bu alem Sahibinin kendisini tarif etmemesi muhaldir

Bismillahirrahmanirrahim İ’lem eyyühe’l-aziz! Bu güzel âlemin bir mâliki bulunmaması muhal olduğu gibi, kendisini insanlara bildirip târif etmemesi de muhaldir. Çünkü, insan, Mâlikin kemâlatına delâlet eden âlemin hüsnünü görüyor. Ve kendisine beşik olarak yaratılan küre-i arzda istediği gibi tasarruf eden bir halifedir. Hattâ semâ-i dünyada dahi aklıyla çalışıyor ve küçüklüğüyle, zâfiyetiyle beraber harika tasarrufat-ı acibesiyle eşref-i […]

Daha fazla oku
Elhamdülillâh, dağın kulağı mağarayı doldurur

Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillâh gibi bir lâfz-ı Kur’ânî okunduğu zaman, dağın kulağı olan mağarasını doldurduğu gibi, aynı lâfız, sineğin küçücük kulakçığına da tamamen yerleşir. Aynen öyle de, Kur’ân’ın mânâları, dağ gibi akılları işbâ ettiği gibi, sinek gibi küçücük, basit akılları dahi aynı sözlerle talim eder, tatmin eder. Zira Kur’ân bütün ins ve cinnin bütün tabakalarını imana davet […]

Daha fazla oku
Kulağını Kur’ân dinlemeye sarf et

Bismillahirrahmanirrahim Orucun ekmeli ise; mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani, muharremattan, mâlâyâniyattan çekmek ve herbirisine mahsus ubûdiyete sevk etmektir. Meselâ, dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak; ve o lisanı, tilâvet-i Kur’ân ve zikir ve tesbih ve salâvat ve istiğfar […]

Daha fazla oku
Allah’ın rızası çoklukla değil ihlâs ile kazanılır

Bismillahirrahmanirrahim Cenâb-ı Hakkın rızası ihlâs ile kazanılır; kesret-i etbâ’ ile ve fazla muvaffakiyetle değildir. Çünküonlar, vazife-i İlâhiyeye ait olduğu için, istenilmez, belki bazan verilir. Evet, bazan birtek kelime sebeb-i necat ve medar-ı rıza olur. Kemiyetin ehemmiyeti o kadar medar-ı nazar olmamalı. Çünkü bazan birtek adamın irşadı, bin adamın irşadı kadar rıza-yı İlâhîye medar olur. Hem […]

Daha fazla oku
İnsanın vazife-i asliyesi İmân ve duâdır

Bismillahirrahmanirrahim İmân, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi İmân ve duâdır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder. Şu meselenin binler delillerinden yalnız hayvan ve insanın dünyaya gelmelerindeki farkları, o meseleye vâzıh bir delildir ve bir bürhan-ı kâtidir. Evet, insaniyet İmân ile insaniyet olduğunu, insan ile hayvanın dünyaya […]

Daha fazla oku
Her şeyin yaradılış gayesi üçtür

Bismillahirrahmanirrahim Evet, herşeyin vücudunun müteaddit gâyeleri ve hayatının müteaddit neticeleri vardır. Ehl-i dalâletin tevehhüm ettikleri gibi, dünyaya, nefislerine bakan gâyelere münhasır değildir; tâ, abesiyet ve hikmetsizlik içine girebilsin. Belki herşeyin gâyât-ı vücudu ve netâic-i hayatı üç kısımdır: Birincisi ve en ulvîsi Sâniine bakar ki; o şeye taktığı hârika-i san’at murassaâtını Şâhid-i Ezelînin nazarına resm-i geçit […]

Daha fazla oku