Türkiye’de İslam’ın Geleceği Var mı?

……….. İbn Sinacı meşşaî felsefe geleneğinin önemli ismi Lisanü’l-Hak Zeynüddin Ömer b. Sehlan el-Savî şöyle der: “Korku, tüm insanların yönünü kendisiyle belirlediği bir simgedir”. Din duyuşunun en önemli kaynağı korkudur; ancak bu korku insanın kendi anlamına ilişkin kaygısından kaynaklanır. Anlam endişesi kökünü, insanın varoluşuna ilişkin tedirginliğinde bulur. Daha önceki yazılarımızda da dile getirdiğimiz gibi, tedirginliğin […]

Daha fazla oku
İnsan Üzerine,İnsanlarla İnsanca Konuşmak Mümkündür..

Uluslararası Sempozyumun’un Açış Konuşması Bielefeld/Almanya 28-29 Nisan 2012 …… Bu noktaya, son derece dikkat edilmesi gerekir: Özellikle siyasî ve ideolojik konularda düşünceler genelde değerler üzerinden yürütülür; halbuki değerler insanı tatmin eder, düşündürtmez. Bunun yerine nesneler üzerinden, tekillikleri olan olgu ve olaylar üzerinden hareketle düşünülmesi gerekir. Değerler üzerinden konuşmak insanların dikkatini çekebilir; vicdanlarını rahatlatabilir ama çözüm […]

Daha fazla oku
Hakikatli Düşünce Olmadan Haklı Düşünce Olamaz

Hakikat üzerine fikri olmayanların Hak üzerine konuşmaları olanaklı değildir. Hak, zâttır; hakikat sıfat; her zât, sıfattan -ki tecellisidir- hareketle idrak edilir. Eskiler “Hakikatli adam” derlerdi. İşte Hakikatli düşünce olmadan Hak-lı düşünce olamaz. Bu nedenle, mevcudu/doğası olmayan bir düşüncenin vucudu/makulu da masalımsıdır. Hep söylüyorum, suğraları olmayan bir düşüncenin kubraları sislidir; pusludur. Bugünkü Türkiye’de durum budur. Bugün […]

Daha fazla oku
Kitaplarda bulabildiklerimiz, ancak bildiklerimizdir!

………. RA: Kitaba rahatça ulaşılabiliyor; seçenekler artmış vaziyette; kitaplar her türlü ortamda derya gibi… Boğulmadan yol alabilmek için hangi kitabı nasıl okumak gerekir; ayrıca bu okumalarda dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?   İ.Fazlıoğlu: Evet! Doğru! Kitap ve dahi sanal dünyadaki tüm yazılı materyal kapitalist üretim-tüketim sürecinin bir parçası… İbn Haldûn, Mukaddime’sinde kendi yaşadığı dönemde bile bir konuda […]

Daha fazla oku
Teklifiniz ve temsiliniz yok ise siz de yoksunuz!

…………… AFÇ: Batının insanlığın saadetini değil, kendi refahını düşündüğünü, bu yüzden insanlığa verecek bir şeylerinin olmadığını söylüyorsunuz. Bizim ise verecek bir şeylerimiz vardı insanlığa, onlara saadete giden yolu gösterebilirdik. Öyle ise neden asırlarca kaldığımız topraklarda bu denli az etkili olduk? Asırlarca birlikte yaşadığımız, vatanımızın parçası kıldığımız Bulgarlar, Yunanlar, Hırvatlar, Sırplar vs. neden bu medeniyetten bu […]

Daha fazla oku
Kitâbı bırak, okumaya bak!

…………. Kitâb, hâfızadır; bu nedenle iddiası olan kültürler, medeniyetler, bu hâfızayı, elden geldiğince çoğaltmaya çalışmışlardır. Hacimce büyük ve çeşitçe zengin kütüphâneler, tarihte üretilmiş bilginin elde tutulması anlamına geliyordu. Kitâb, bir tür fetihti; bilginin fethi… Dolayısıyla, bizâtihî kitabın kendi değil, muhâfaza ettiği bilgi, medeniyetlerin oluşması, gelişmesi ve katkıda bulunması için olmaz ise olmaz bir koşuldu. İki […]

Daha fazla oku
Tarih, Türk tarihi, Dünya Tarihi ve Biz

………. Öyleyse Osmanlı medeniyeti deyimini nasıl değerlendirmek gerekiyor? Osmanlı medeniyetiyle ilgili sorularımızı aslında, İslâm medeniyetiyle ilgili sorularımız haline getirmemiz gerekiyor. Yani Osmanlı matematiği tabiri, bu açıdan yanlış bir tabirdir. Osmanlı tıbbı, bu açıdan yanlış bir tabirdir. Sadece kronolojik olarak söylüyorsak eğer, doğru; bir sorun yok. Ama bilimin mantığı, dayandığı zihniyet, paradigmatik yönelimleri, ilkeleri itibariyle bu, […]

Daha fazla oku
Osmanlı Medreselerinde Bilim Yok muydu ?

………….. Doğrudan Osmanlı medreselerine gelmek istiyorum. Yine bir iddia mevcut ortalıkta: Osmanlı medreselerinde bilim yoktu; daha çok dinî ilimler vardı. Hatta Baron de Tott’un bir sözü var; bir Molla’ya “Bir üçgenin iç açılarının toplamı kaçtır” diye sordum. O da “üçgenine göre değişir” diye cevap verdi. Ne dersiniz? İ.Fazlıoğlu:Öncelikle, insan kendi medeniyetine ilişkin konuşurken taraf olmak […]

Daha fazla oku
Kendimiz, derdimiz; niyetimiz, seferimiz; bilgimiz, azığımızdır…

……… Bir mümin için asıl olan Hayat’tır; dünya ve âhiret yalnızca birer sıfattır; sıfatı bırakıp mevsûfa, dolayısıyla zâta bakmalıyız. İnsân kuldur; muhâlif değil… Kul olmak ise, Varlık dâiresindeki her bir var-olanın, var-olma koşuluna uygun eylemesidir. İnsanın var-olma koşulu, düşünmedir/bilmedir; bu nedenle halîfedir; yani muhâtabtır; mükelleftir; mesûldür. Nitekim bu hakikati Âşık Paşa, Garîb-nâme’de şöyle dile getirir: […]

Daha fazla oku
“İki asırdır düşünmediğimiz” Yargısı Hakkında

Âfâk: Müslümanların iki asırlık yaşadığı tecrübenin belki en ağır kaybı ‘düşünmenin imkânını’ yitirmesidir. Bu yitirmişlik Müslümanlara, korka korka nassa sarılmaktan başka bir imkân bırakmadı. Sizce Müslümanlar/Dindârlar düşünmeye ne zaman muhtâç olacaklar? İhsan Fazlıoğlu: “İki asırdır düşünmediğimiz” yargısı bir yanılsamadır. Kimilerine göre bu bin yıldır böyle… Tarihî tecrübe bilinmiyor; malumât eksikliği var; ama öncüller olmadan kolayca […]

Daha fazla oku