Batı Algısı:Kapitalizmin Belirlediği ve Dayattığı Bir Yaşam Biçimi

  ‘Batı’ kavramına ilişkin çok yazı yazıldı, kitaplar yayımlandı, sosyolojik incelemeler yapıldı bugüne kadar. Onca yaklaşımın her biri, doğal olarak, ideolojik bir bakış açısıyla yapıldığı için; ayrışmaları, karşıtlıkları beraberinde getirmiş; içerik olarak bir çatışmayı da hep gündemde tutmuştur. Böyle bakıldığında Batı kavramının alabildiğine siyasî bir kavram olduğu rahatça söylenebilir. Bu kavram, elbette coğrafi Batı anlamına […]

Daha fazla oku
Daha Çok Tüketmek İçin Üreten Yeni İnsan

Modernliğin “hiper” ön eki; her türden aşırılığı, bütün isteklerin hemen/şimdi/burada karşılanması talebini, -bu noktada postmodernlikte kendisinden kurtulunmuş gibi görünen Freudizmin, her şeyi hemen/şimdi isteyen hayvan tabiatlı arsız idi geri dönüş gibi görünmektedir  kendini aşmayı, tüketim ve ticaretin egemenliğini ve de yeni bir tür evrimi ifade etmektedir. Peki ama bu üç biçim arasında ne fark vardır? […]

Daha fazla oku
Tanzimat Dönemi Romancılık

Tanzimat döneminde, Batıda birçok büyük roman varken Telamak’ın çevrilmiş olması da ilginçtir. Yusuf Kamil Paşa bir yazar veya romancı değildir, onun için de seçimi bir roman olmaktan çok bir eğitim kitabına yöneliktir. Yani o, Telemak’ı ro­man olduğu için değil, eğitim kitabı olduğu için çevirmiştir. Fenelon, romancı olarak da yazar olarak da kendi ülkesinde (Fransa) bile […]

Daha fazla oku
Aydınlarımızın Din Eleştirisi

Tanzimat’tan bu yana bizim aydınımızın din eleştirisi de, çözüm önerisi de Protestanların ve kalvinistlerin dine yönelttikleri eleştirilerle neredeyse aynıdır. Gözden kaçırılan, unutulan ise Hıristiyanlığın tahrif edilmiş, İslâm’ın ise tahrif edilmemiş sahih bir din olmasıdır. Geri kalmışlık duygusuyla Batı’da gördükle­rimizi ‘zaten o bizde var, bu anlayış İslâm’ın anlayışı şeklinde yorumlarla Batı düşüncesi içselleştirilemez, meşrulaştırılamaz. İslâm ve […]

Daha fazla oku
Sömürü Düzenin İstikbali Ne Olacaktır ?

Cuma kimdir? Asıl adının hiç önemi yoktur. Önemli olan, Batılının ona hangi şablonu uygun gördüğüdür. İşin garibi, burada bizim takındığımız durumdur. İngiliz Daniel Defoe onu tanımlayabilecek bir isim bulmuş, Friday demiştir. Bizimkilerse çeviriyi yaparken emperyal bir tutum sergilemiş, kendisine Friday’in Türkçesi olan Cuma’yı münasip buyurmuştur. Dolayısıyla bu durum, emperyal yolda bizim de Tanzimat’la birlikte Avrupalı […]

Daha fazla oku
Oryantalistlerin Doğu Algısı

Oryantalistler yaygın bir biçimde var olan Doğu’yu değil kafalarındaki Do­ğu’yu anlatmıştır. Gördüğünü değil, görmek istediğini. Bu yünden de Doğu, do­layısıyla doğulular hiyerarşik olarak insanlığın alt katmanlarına yerleştirilmiş, ikinci kalite varlıklardır. Bütün olumsuz insani özellikler onlara hasredilmiştir. Oryantalizm barbar doğulular imgesi yaratarak ve sözüm ona onları ehlileştirme gibi oldukça iyi niyetli ve insani bir girişim olduğunu […]

Daha fazla oku
Batı’da Düşünce: Peşine Düşülen Güzelliktir

İnsan önceki çağlardan daha iyi makinelere sahip olmakla övünür ve bunu ge­lişme olarak değerlendirir. Her türlü vesayet yokluğunun, kişisel özgürlüğe ka­vuşmanın belirtisi addeder. Ortaçağın sonlarından itibaren beslediği özlemlerin gerçekleştiği yıl olarak 2000’i gösterir. Oysa bu yıl özgürlük ve mutluluk uğrun­da verdiği mücadelenin tamamlanması ve zaferin elde edildiği bir tarih değil, bi­lakis insanın artık insan olmadığı, […]

Daha fazla oku
Hayatta Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir Sözü En Aptal­ca Sözlerdendir

Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir, sözünü söyleyen o muhteşem şa­hıs bu sözüyle medeniyetin tanımını yapmıştır. Çünkü aç bir komşu huzursuzluk kaynağıdır. Her an saldırmaya, sendekini almaya hazırdır. Hakkıdır da. Açlık hiçbir ahlaki kural, dini ve kanuni müeyyide, vicdani sorumluluk dinlemez. O tok yatak böyle bir durumda mutluluk, huzur vermez. Güven duygusu esastır. Kendini […]

Daha fazla oku
Aydınlanma Dönemi

Çağımız, Aydınlanmanın bilimsel ve siyasal kehanetini yalanlamış, geneli itibariyle iyimser olan Aydınlanma düşüncesi ve “iyimser tutum” özellikle XX. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’nın siyasal pratiği tarafından geçersiz kılınmış ve başta bilim, akıl, ilerleme ve hatta özgürlük olmak üzere Aydınlanmanın değerlerine karşı bir hayal kırıklığı oluşmuştur. Batı coğrafyasındaki insanlık dramları Doğu coğrafyalarında sefalete dönüşürken Aydınlamanın ‘maruz bıraktığı’ […]

Daha fazla oku
Modernizm’e Nostaljik Değer Yüklemek

Eğer günümüzde aşktan şiddete, gerçekten rüyaya, hakikatten yalana kadar her şey kodlanıyor, yeniden üretiliyor ve sapık bir haz ilkesine (simulakrasına) dönüşüyorsa bunun sebebi, hastalığın kendisi, Modernizm, Kapitalizm ve Sekülerizmdir. Burada yapılabilecek en büyük yanlış, bunu modern sonrası dönemin bariz vasfı olarak algıla­yıp, hastalığın kendisinden kaynaklandığı Modernizm yanılsamasını görmemek ve böylece belki de ona nostaljik bir […]

Daha fazla oku