Bezm-i Elestten Kabire İnsanın Mükellef Oluşunun Serüveni Tuba Erkoç Baydar İlk bakışta insanın mahiyetinden ziyade muhatap olduğu şer’î amelî hükümler ile ilgilenen fıkıh İlmî aslında insanın kendi iç dünyasını anlama sürecidir. Zira fıkhî bir bükme ulaşmada kritik noktayı oluşturan “mükellefiyet kavramı” ancak insanın mahiyetini anlamak ile mümkün olur. Nitekim Hz. Peygamberden (s.a.v) itibaren bilfiil Müslümanca […]
Yazar: Özkan Öztürk* Bilmeye yönelik kavramlarımızı genellikle “el” analojisi üzerinden üretmişizdir. El, tutar, alır, kavrar, yakalar. Bir şeyi bilmek, genellikle yakalama eylemine benzetilmiş ve insanın anlama yetisine soyut bir el misyonu yüklenmiştir. El, epistemolojik iktidarın amblemi gibidir. Elin fiilleri, zihne de yüklem olmuştur hep. Birçok dilde yaygın bir analojidir bu. Nitekim “kavram” kelimesi kavramakla ilişkilidir. […]
Anlaşılıyor ki kadın ve erkek farkı gözetmeden hepimiz “boynumuzda bükülmüş iplerden oluşan” bir halat taşımaktayız. Yani potansiyel olarak iyi ve kötü adına her türlü zıddıyeti/polariteyi/zevciyeti içimizde bulunduruyoruz. Her zaman diliminde “kîni dine tercih edenler” ve peygamber mirasının tebliğcilerine düşmanlık besleyerek vahyî hakikatlerin duyulmasına/yayılmasına mânî olanlar bu âyetin kapsamı içerisindedirler. Allah “Bezm-i Elest’’ de kendisine verdiğimiz […]
0 Yorumlar