Ey mürid, Cenab-ı Hakk’a senin taatin fayda, masiyetin zarar vermez. Sana taati emredip masiyeti nehyetmesi senin menfaatin içindir.
Muhakkak emr ü nehyi Kibriya’nın Sana ait olur nef’i nihayet, Cenab-ı Hak efâlinde garazlardan münezzeh olduğu için amel edenlere ihtiyacı yoktur. Ona ne iyi kişinin ibadeti fayda, ne de kötü kimsenin masiyeti zarar verir. Kullarına ibadet etmeyi günah işlemekten kaçınmayı emretmiş olması, sonradan yine kullarına dönecek dünyevî ve uhrevî menfaatlerden dolayıdır.Bu da sırf Hak Teâlâ’nın gerekmediği halde fazlından ve ihsanından ibarettir. Mesela Cenab-ı Hakk’ın mü’minlere beş vakitte emrettiği namazın bütün ibadetleri, zikir, hamd ve senayı kapsadığı için Hak yakınlığına ve ahiret mükâfatlanna sebep olmasının yanı sıra sağlık bakımından da pek çok faydalar sağladığından şüphe edilir mi? Hele soğuk su ile her gün beş vakit namaz için abdest almak ve cinsel ilişkiden sonra gusletmek kadar temizlik getiren ve sağlığa uygun olan bir hal düşünülür mü?
Yine Cenab-ı Hakk’ın senede bir ay tutulmasını emrettiği orucun- nefs-i emmarenin terbiyesi ve kalbin temizlenmesi, manevî hallerin elde edilmesi ve oruç tutanın Cenab-ı Hakk’a kavuşması gibi birtakım büyük faydaları içermesinden başka birçok beden hastalıklarını da tedavi etmesi şeriatın koruyuculuğunu göstermez mi? Zekâtın fakirlere ve muhtaçlara verilmesi bakımından, en şerefli ve mükemmel yaratılıştaki insanın hemcinslerine yardım etmesinin, sosyal dayanışma ve asayişin devam etmesine yararı inkâr edilebilir mi? Hac gibi diğer ilâhı emirlerin de her biri incelenmiş olsa pek çok maddî ve manevî faydalar bulunduğunun ortaya çıkması şüphesizdir.
İlâhî yasaklar da yine anlayabildiğimiz gibi pek çok faydaları hâizdir. Mesela rakı, şarap gibi azı çoğuna sebep olan alkollü içkilerin haram kılınmasındaki sarhoşluk sebebi incelenirse, haram olmasının sırf ibadetin geçerli olması ve insan muamelelerinin akıl dairesinde sürmesi için değil, aynı zamanda beden sağlığını bozan sarhoşluktan akıl sahiplerini korumak maksadına yönelik olduğu anlaşılır. Zinanın birçok maddî ve manevî bozukluklara sebep olmakla birlikte başkasının hakkına tecavüzden ve meşru olmayan yolda tohum saçmaktan başka bir şey olmadığı, homoseksüelliğin hiçbir sağlam karakterin kabul etmeyeceği bir çirkinlik ve hayvanlarda bile tasavvur olunamayacak derecede bir alçaklık olduğu meydanda iken kim bunların yasaklanmasını uygun görmez.
Bin beş yüz sene önce hükme bağlanmış olan domuz etinin tıbben belirlenmiş sağlığı bozucu zararları düşünülürse, bunun yasaklanmasının İlâhî bir lütuftan başka bir şey olmadığını kim kabul etmez? Hırsızlık, kumar, faiz gibi başkasının zararıyla elde edilen menfaatlerin haram kılınmasındaki maksat da düşünülürse insanları medenileşmenin temeli olan hüner ve maârife, sanayiye, ticarete sevk etmek sure-tiyle kendi çalışmalarıyla geçinmeye mecbur etmek ve başkasına zarardan nemalanmaya mani olmak demek olduğu anlaşılmaz mı? İşte bu yasakların hepsinin, böyle maddî ve manevî faydaları yine insanlara dönük işlerden ibaret olduğu görülür.
Özetle Cenab-ı Hak neyi emretmişse vacib olsun, mendub olsun onu işlemek; neyi nehyetmişse ister haram olsun, mekruh olsun onu terk etmekte dirlik, düzenlik ve hikmet vardır.
Hak Teâlâ’ya kulların işlerini düzeltmesi gerekli değildir. Çünkü Allah dilediğini işler; gereklilikten ve mecbur olmaktan münezzeh ve mukaddestir. Mutlak hükümran olduğu için işleri hikmetsiz olmadığı gibi, yaratması ve takdir etmesi de faydasız ve boş değildir. Bu konuya basiret gözüyle bakarak ibadet ve taatle ilgili ilâhî emirleri Hak ile Hak olmanın yani vuslat ve cem makamının sebepleri ve yasaklarının da Hak’tan ayrılığın vesileleri olduğu görülür. Cenab-ı Hakk’ın bir şeyi emretmesiyle onunla kulunun kendine kavuşmasını, bir şeyden nehyetmesiyle de o yasaklanan iş yüzünden onun ayrı düşmemesini dilediği anlaşılır.
Binaenaleyh Cenab-ı Hak menfaati kullara ait olmak üzere taaati emretmiş ve masiyetten nehyetmiştir.
Ataullah İskenderi – Hikemi Ataiyye Şerhi
Şerh:Seyyid Hafız Ahmed Mahir
0 Yorumlar