Statükocu zihniyetin dayandığı politika (policy) daima dışarıya yeni tavizler verecek bir süreç içinde gelişir. Bir ıslahat fermanı mı çıkardın, bu demektir ki, bir süre sonra senden meşrutî bir yönetim istenecektir. Meşrutiyeti mi ilân ettin, öyleyse arkasından Cumhuriyeti bekleyebilirsin, ilh…
Bütün bu siyasal değişimde halkın hiçbir dahli yoktur. Yani bu değişiklikler toplumsal tabandan yoksun-dur. Bu sadece yönetici kadro ile yabancı devlet arasında vuku bulan bir ilişkidir. Sadece onları ilgilendiren bir meseledir.
Konuyu, soyutluktan kurtararak, yabancı devletle-rin sevgi ve sempatisini kazanmak hususundaki büyük umutla ilân edilen Tanzimat’ın bu amacına ulaşmakta başarılı olup olmadığını, soralım. 1856’da, Tanzimat fermanının ilân edilmesi üzerinden daha ancak 17 yıl geçmiştir. Tanzimat fermanıyla yabancı devletlere vaat edilen ıslahat yapılmakta, dış güçlerin telkin ettiği yasalar çıkartılmaktadır. Fakat Avrupa ülkeleri durumdan memnun mudur?
Avrupa devletleri, gayrimüslimlerin durumlarının henüz yeter derecede iyileşmediği görüşündedir. Özellikle İngiliz büyükelçisi bu yolda Babıâli’yi yeni adımlar atmaya teşvik etmektedir. Viyana’da toplanan konferanslarda da bu husus, yapılacak barışın esaslarından biri olarak ele alınmıştır. (Bkz. Üçok, Siyasî Tarih Dersleri, 3. baskı İst. 1955 s. 175).
Açıkça görülüyor ki, mesele, Osmanlı Devletini kurtarmak değil, onun siyasal ve toplumsal bünyesini Batı uygarlığının değer yargılarına göre değiştirmek, devleti içten çökertmenin ortamını hazırlamaktır. Tanzimat Fermanı’nda belirtilen esasları tekrarlayan 1856 Islahat Fermanı, Müslümanlarla gayrimüslimlerin arasındaki davaların halledilmesi için karma mahkemelerin kurulmasını, Müslümanlarla gayrimüslimlerin yasa önünde eşitliğini vb. hükme bağladığı gibi, ayrıca irtidat eden Müslümanlara ölüm cezası verilmeyeceğini de müttefiklere temin etmiş bulunuyordu (a.g.y.). Bütün bu hükümlerin İslam’ın hukukî ve toplumsal kurumlarını bozmaya, değiştirmeye matuf olduğunu söylemeye lüzum yok.
Bu tavizci zihniyetin Osmanlı devletini sürüklediği yerse bellidir.
İki Dünya,Rasim Özdenören
0 Yorumlar