Hasan-ı Basri’nin Düşüncesinde Ahlak

Ahlak Hasan-ı Basri’nin düşüncesinin konusu, düşündürücü olan her şeydir: insanın sonluluğu, kalıcı olanı arayan insanın dünya hayatının geçiciliği,[24] insanların umursamazlığı, olup bi­ten olaylar, kendi döneminde yaşayan insanların birbirleriyle ilişkilerini tayin eden temel saikler, toplumsal gidişat, bu gidi­şat içinde idarecilerin yeri, idarecilerin sorumsuzluğu ve zulmü. O, yaşadığı hayatla sıkı irtibat içindeki olup biteni, kendisinin ötesinde bir […]

Daha fazla oku
Adalet ve Mizan

TAHSİN GÖRGÜN Adaletin, her şeyi yerli yerine yerleştirmek/koymak olduğu ile ilgili formel tanım, şeylerin yerlerinin nasıl belirleneceği sorusu ile birlikte, bir belirsizlik kazanıyor, Yerini bulmak ve yerinde olmak, bu cihetten mutlak olarak belirlenmesi mümkün olmayan, ancak bunun için mutlak’ı iktiza eden bir hal ve ifade haline geliyor. Adaletin yasa ile, yasanın ise, son iki yüzyıla […]

Daha fazla oku
Tarihselcilik Sorunu

GİRİŞ: 1.Tarihselcilik,[1] insanın zaman ile irtibatında, zamana mahkûm olmasını ve dolayısı ile kendi özgünlüğü ve özgürlü­ğünden vazgeçerek, ne idüğü belirsiz bir “sürece” teslim olması­nı makul ve hatta zorunlu bir durum gibi gösteren bir ideolojidir. Süreci, dolayısı ile de -içinde bulunduğu şartlar anlamında- za­manı mutlaklaştıran bu tavır, 19. ye 20. yüzyıllarda bu isimle etkili olsa da […]

Daha fazla oku
Tarihselcilik:Bir Sömürü İdeolojisi

  Tarihselcilik, Batı Avrupa’da ortaya çıkan ve daha sonra yaygınlaşan; mahiyeti herhangi bir öze sahip olmayış olan, an­cak farklı şekillerde zuhur ederek farklı isimlerle anılan genel bir hali ifade eder. Bu hâl bir cihetten pozitivizm iken başka bir ci­hetten tarihsel materyalizm adım alırken, duruma göre idealizm ve materyalizm olarak da isimlendirilmektedir. Tarihselciliğin başka bir adı […]

Daha fazla oku
Serbest, Serseri, Özgür

TAHSİN GÖRGÜN 1. Özgürlük, insanın kendi saadetini, yani kemalin; arama imkânıdır. Ve bu imkânı ondan kimse alamaz. Ancak kendisi, kendisine sunulan imkânı fark etmeyerek veya ihmal ederek, kendi kemalinden eksik kalabilir. İnsan kemalini ancak diğer insanlarla birlikte elde edebileceği için, kemalin ve özgürlüğün yolu, diğer insanlardan geçer. İnsan kemalini kendisi kendi başına tesis edebilir mi? […]

Daha fazla oku
Dünya Tarihsel Bakışla İslam Tarihini Yeniden Düşünmek

TAHSİN GÖRGÜN İslam’ın İki Anlamı ve Dünya Tarihi İslam Dini tabiri genel olarak iki anlamda kullanılır. Birinci anlamı ile İslam ilk insanın ilk Peygamber olduğu ve daha sonra da insanlara Peygamberler gönderildiği inancına dayalı olarak, insanlığın tarihini İslam tarihi olarak kavrar. İkinci anlamı ile İslam Dini, bu peygamberlerden sonuncusu olan Hz. Muhammed’in tebliği ile insanlığın […]

Daha fazla oku
Ne ile Mükellefim? Mükellefiyet Bireysel mi Toplumsal mı?

TAHSİN GÖRGÜN 1. Nesefi akaidine “ehl-i hakk şöyle dedi” şeklinde başlamak­tadır. Burada iki kavram önemlidir, birisi hakk diğeri ehli haki­kati söyleyebilmenin ön şartı, o hakikate inanan bir toplumun mensubu olmaktır; bu mensubiyet insana hakikatle irtibatım enfüsî bir tecrübe olmaktan çıkararak, iştirak üzerinden ger­çekleşen yakîni temin eder. Toplum, bir vahdet cihetine istinad ettiği için, vahdet ciheti […]

Daha fazla oku
Hamdi Yazır’ın Sosyal Felsefesi’ne Giriş.

Tahsin GÖRGÜN “Zira vücudda ruh ile cismin derin bir ihtilafa vardır. Ya bir tezahûr-i cismâni ifade edemeyen ruhaniyetin hiçbir hükmü yoktur. Ruhun en büyük şiarı vahdet olduğu ve aynı zamanda her kalp ü vicdanın ruhanî duygusu sırf kendine ait bulunduğu için cismâni bir tezahürde bir- leşmeyen ruhlar arasında bir rabita-i vahdet tezahür edemez ve bi­naenaleyh […]

Daha fazla oku
İslam Modernizmi Neye Tekabül Ediyor?

İngilizlerin eski bir İstanbul elçisi şöyle yazıyor: Bir Türk memurunun ne yapacağını bilmeyi arzu ederseniz, önce onun neyi yapmasının kendi çıkarına olduğunu belirleyin. İkinci olarak herhangi bir İnsanın bu şartlar altında ne yapacağını tespit edin. Üçüncü olarak da insanların ondan neyi yapmasını beklediğini tayin edin. Bunları belirledikten sonra, onun bu yollardan herhangi birini tercih etmeyeceğinden […]

Daha fazla oku
Batılılaşma -Türkiye-Batı İlişkilerinin Ontolojik Derinliği-

III. Modern medeniyetin içinde bulunduğu kriz derinleşerek devam ediyor. Bunu ister Badiou’nun veya Habermas’ın ifadesi ile kapitalizmin, isterse dünya sisteminin krizi olarak ifade edelim, fark etmiyor. Bu krizi çok canlı bir şekilde yaşadığımız ve içinde bulunduğumuz bölgeyle irtibatlı olarak hayatımızı doğrudan etkileyen bir sürecin -sömürge yapılarının çözülme sürecinin- farklı bir ifadesi olarak Sykes-Picot Antlaşması’nın işlerliğini […]

Daha fazla oku