Bütün tek parti yönetimi boyunca halk adına hükmeden bürokrasi olmuştur. Bu yönetimin yasama organında diğer güç odaklarının, mesela büyük toprak sahiplerinin, tüccarların temsil edildiği de bir gerçektir. Ama bunlar, devlet desteğine mazhar olmayı yeterli bularak bir siyasî güç olmaya çalışmamışlardır. Ancak uluslararası konjonktür gereği çok partili siyasî hayata geçişle birlikte bürokrasinin hakimiyeti başka güç odaklarıyla paylaşmaya yanaştığı görülmektedir. Bu paylaşmada her ne kadar siyasî iktidar anti-bürokratik bir yapıda olsa da, Meclis/yasama dışında pek etkili olamamıştır. Bu yüzden yasama ve siyasî iktidara rağmen bürokrasinin yönetimdeki hâkimiyeti nisbî olarak kırılabilmiştir.
1960 darbesi ve sonrasında gelişen olaylar bir anlamda bürokrasinin halk adına hâkimiyetini sürdürme tavrı ile, siyasî iktidarların daha geniş halk kitlelerine dayanan yönetim anlayışları arasındaki açık veya gizli çatışmalarla, çekişmelerle yakından ilgilidir.
Mehmed Doğan – TC Tarihine Giriş
0 Yorumlar