Dil Davası

Türkiye’nin en mühim kültür davası, hiç şüphesiz, dil davasıdır. O, bütün davaların başında gelir. Onu halletmedikçe, kültürle alakalı diğer meseleleri halletmeye imkân yoktur. Çünkü düşünce ve duygula­rı nesilden nesile, insandan insana nakletme vasıtası olan dil, her türlü kültür faaliyetinin temelini teşkil eder, İnsanoğlu, dil vasıtasıyla, dile dayanarak düşünür; dil vasıtasile bilgi edinir; millî ve içtimai […]

Daha fazla oku
Basamaklar

İnsanlık, çok uzaklarda, çok yükseklerde görür gibi olduğu idealler ülkesine doğru yavaş yavaş ilerler. Bulunduğu yer ile ulaşacağı yere bakar; arasındaki alınması imkânsız mesafeler onu korkutur, ümitsizliğe düşürür; o zamâna kadar ele geçirdiği şeylerin bir değeri olmadığı zehabına kapılır. Ve bu beyhudelik ve boşluk duygusu onu çökertir. Bizi âtıl yapan şey, belki de ideallerimizin çok […]

Daha fazla oku
Batıl İtikatlarla Mücadele

Batıl itikat nedir? Tabiat, insan ve cemiyet hakkında beslenilen yanlış fikirdir. Yanlış fikirlerle mücadelenin müspet şekli, onların yer­lerine doğrularım koymaktır. Bir insanı inandığı fikirlerin yanlışlığı­na ikna etmek için, onu tehdit etmenin hiçbir faydası yoktur. Namık Kemal “Hürriyet-i efkâr” makalesinde bu noktayı çok iyi anlatmıştır. Bir adamın velev taşlarla beyni ezilsin, fikirince kanaat ettiği tasdikatı tağyir […]

Daha fazla oku
Madde Ve Ruh

Marx, hakikatin yarısını söylemiştir: Gerçekten insanların hiç olmazsa yan yarıya maddi şartlara tabi olduğunu kimse inkâr edemez. Varlığımızdan ayrılmasına imkân olmayan vücudumuz beslenmek ister. Kimse midesine karşı gelemez. En büyük velî bile günde birkaç kere bir şeyler yemek mecburiyetindedir. Bu yeryüzünde mücerret ruh olarak yaşamak imkânsızdır. Herkes hastalık karşısında âciz kalır. Fizik tabiat bizi her […]

Daha fazla oku
Fatih Sultan Mehmet Han Konuşuyor!

Beşyüz yıl önce bana kılıcımın hediyesi olan bu ülkenin semâlarında, bugün nail olduğum “ba’sü ba’de’l-mevt” sırriyle etra­fıma bakıyorum. İstanbul, asırların değiştirdiği bir şehir. Evladım taşra mülkünün varını ona harcamışlar. Onun şimdiki binalarının ihtişamı yanında Topkapı Sarayı’mız eski bir medrese halinde kalmış. Bizden sonrakiler nefislerine hizmet etmişler. Biz cami, medrese, çeşme, imaret yaptırdık. Onlar köşkler, apartmanlar, […]

Daha fazla oku
İlmin Ortadan Kalkması Nasıl Olur ?

İbn Haldun konuya şöyle değinmişti: «Günlerin geçmesi ve asırların değişmesiyle kuşak ve ümmetlerin durum değiştirdiğine dikkat edilmemesi tarih konusundaki gizli yanlışlardandır. Son derece gizli bir hastalıktır bu. Çünkü ancak uzun çağlar süresince meydana gelir. Yaratılışta ayrıcalıklı bazı kimseler dışında hemen hemen hiç kimse bunun farkına varamaz. Zira dünyanın halleri, toplumların adetleri ve itikadları tek bir […]

Daha fazla oku
Veyl İçimizdeki Batılı Yandaşlarına !

1595 miladi yılında, yani 17. yüzyılı girerken Osmanlı Devletinin yüzölçümü 20 küsur milyon kilometrekare ve nüfusu yaklaşık olarak 100 milyondu. Yeryüzünün en güçlü devletiydi. Kendisinden sonra gelen devletlerle, arasında büyük bir mesafe farkı vardı. Osmanlının dünyada birinci sırayı koruması, 18. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eder. 19 uncu yüzyılın başlarında, dördüncü sıraya düştüğümüzü görüyoruz. Artık […]

Daha fazla oku
Batılılar Neden Bizim Batılılaşmamızı Şart Koştu ?

Bizim Batılı olmayacağımızı en başta Batı bilir.Tam anlamıyla Batılı olmayı gerçekleştirirsek bile batının buna razı gelemeyeceğini de bilmeliyiz. Batı kendi uygarlığını,kendisinden çok bir başka ülkenin temsil etmesini hiç ister mi? Kendi uygarlığını hele bizim sahip çıkmamızı, el koymamamızı ister mi? Olsa olsa batı ancak bizim bu uygarlığa dâhil olarak, kendi etrafında halkalanmamıza, kendi güneşinin yörüngesinde […]

Daha fazla oku
Çağdaşlık Nedir ?

“Çağdaş uygarlık” denildiğinde, bundan Batı uygarlığını” anlamak yanlıştır. Çağ içinde var oba, hayatiyetini koruyan hangi uygarlık olursa olsun “çağdaştır” çünkü. İslam uygarlığının düşmanları, yani batıcılar, çağdaşlaşmayı batılılaşma ile eş anlamda kullanarak, zihinleri teşevvüşe verdiler. Bütün davaları İslam düzenini yürürlükten kaldırmaktı onların. Çünkü bir düzenin ortadan kaldırılması o düzenin dayandığı uygarlığın donmasına, gelişmemesine, giderek eskimesine yani […]

Daha fazla oku
Eşya Uygarlığı

Akla güvenmek ve inanmak küfür uygarlığının temel ilkesidir. İnanç yani vahyin uygarlığında; akla verilen yer, vahyin getirdiği denge,disiplin ve metod içerisindedir. Bu aslında aklı bir sınırlama,engelleme değil; aksine aklın bütün melekelerini yanlışa düşmeden seferber etmek ve üretken kılmaktır. Vahyin kontrolünden mahrum olan akıl, insancıl değil, bencil olacağı tabidir. Nemrut ve Ebu Cehil inanç uygarlığına karşı, […]

Daha fazla oku