Meleklerin Sâf olduklarına dâir inâncımız vârdır, eyvAllah melekler saftır/tertemizdir ama “saftirik” değildir. Ama meleklerin saf , Şeytanın ise “zeki” olduğu inanışı yaygındır.
Halbuki zekâ ve akıl en temelde gerçeği olduğu gibi görme yetisi ise melekler zekâ ve akıl sembolü olmalıdır, Şey- tan’sa akılsızlık sembolü.
Burada esas amacımız Şeytan’ın ve meleklerin zekâsını ölçmek, karşılaştırmak değil. Sorun şu, melekler “saf” olarak tanımlanınca bir bakıyorsunuz melekler gibi iyi olmak isteyen insanlar “saftirik”leşmeye başlıyor. Halbuki iyi niyetli olmak asla saftirik olmak değildir. Ama akıl yürütmeyi şeytansı bir etkinlik olarak görürsek saftirikleşme kaçınılmaz oluyor.
Meleklerin akıl yürütmediğine inanırız, halbuki akıl yürütmeye sıra geldiğinde melekler sonuna kadar giderler. Ancak Şeytandan farklı olarak akıl yürüttüklerinde bir yanlışa düştüklerini öğrendiklerinde anında düzeltirler. (Bkz., Bakara suresi: 2/30- 34)
Şeytan’ın akıl yürüttüğü için sapıttığı inanışı da yaygındır; doğrusu şudur: Şeytan, kibrinden dolayı bile bile yanlış akıl yürütmüştür ve Allahın uyarısına rağmen Allaha karşı diretmiştir. (Bkz., Sad suresi: 38/71-78; Bakara suresi: 2/30- 34; Araf suresi: 7/11-13; Hicri suresi: 15/26-34) Başka deyişle Şeytan akıl yürüttüğü için sapıtmadı, sapıttığı için bile bile yanlış akıl yürüttü. Şeytan akıl yürüttüğü için sapıtmış değil; hakikat karşısında direttiği ve büyüklendiği için yoldan çıkmıştır. Eğer akıl yürütmenin kendisi günah olsaydı Kur’anda pek çok ayette “Hâlâ akıl etmez misiniz’’ uyarısı olmazdı,
(Bkz., Bakara suresi: 2/44, 76, 170; Ali-i îmran suresi: 3/65; Araf suresi: 7/169; Yunus suresi: 10/16)
Ali Rıza Bayzan-Terapistin Sufi Olursa
0 Yorumlar