Kur’anda Hitap Şekilleri
Paylaş:

 kuranda-allah-neden-biz-yarattik-ifadelerini-kullaniyor-h1426370501 Kur'anda Hitap Şekilleri

İbnu’l-Cevzi, «en-Nefis» adlı kitabında, Kur’ân’da on beş hitap şekli­nin mevcut olduğunu söyler. Bazı ulema da bu sayıyı 30 un üstüne çıkarırlar.

Bu hitap şekilleri şunlardır:

1 – Umumi hitaptır;  «Allah’dır ki sizi zaaftan yarat­tı..» (Rûm, 54.) âyetinde olduğu gibi hitap, bütün insanlaradır.

2– Hususi hitaptır; «..inanmanızdan sonra inkar mı edersiniz..» (Âl-i İmrân, 106.) âyetiyle  «Ey Resûl, Rabbinden sana indirileni duyur..» (Mâide, 67.) âyetinde olduğu gibi hitap, hususidir.

3- Hususilik ifade eden umumi hitabdır;  «Ey insanlar, Rabbinizden korkun..» (Hac, 1.) âyeti buna misaldir. Âyetin mânasında çocuklara ve delilere hitap yoktur.

4- Umum ifade eden hususi hitaptır;  «Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman..» (Talak, 1.) âyeti buna misaldir. Âyetteki hitap, Resûlullah’a olmasına rağmen, talak hakkına sahip herkese şamildir.  «Ey Peygamber, biz..zevcelerini sana helal kıldık..» (Ahzâb, 50.) âyetinde Ebu Bekri’s-Sayrafi şöyle der: Âyetin ibtidasındaki hitap Resûle ait olmasına rağmen, nefsini Resûle hibe eden kadınla ilgili aynı âyetin خَالِصَةً لَّكَ ifadesinden anlaşıldığına göre, âyetin bu hitaptan önceki kısmı, Resûlullah’a olduğu kadar başkalarıyla da ilgilidir.

5- Cinse hitaptır; يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ âyeti buna misaldir.

6- Neve hitaptır; يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ âyeti buna misaldir.

7- Bizzat isim tasrih edilen hitaptır; «Dedik ki ey Adem, oturun..» (Bakara, 35.),  «..Ya Nûh, in..» (Hûd, 48.),  «Ey İbrahim,..sen doğruladın..» (Sâffât, 104.),  «Ey Musa, korkma..» (Neml, 10.),  «Ya İsa, ben seni öldüreceğim..» (Âl-i İmrân, 55.) âyetleri buna misaldir. Kur’ân’ı Kerim’de Hz. Peygambere ‘ya muhammed’ şeklinde doğrudan hitap vaki olmamıştır. Bunun yerine ‘Ya eyyühen nebiyyü,Ya eyyuherresulu‘ şeklinde hitap edilmiştir. Bu hitapla Resûlullah tazim edilmekte, diğer peygamberler arasındaki yüksek mevkii gösterilmekte, Müminlerin Peygamberlerine adıyla hitap etmemeleri öğretilmektedir.

8– Medih hitabıdır; ‘Yâ eyyuhâllezîne âmenû’ (Nisâ, 136.) âyeti buna misaldir. Bu yüzden Mekkelilere «Onlar ki inandılar, hicret ettiler..» (Enfal, 74.) şeklinde hitab edilmiştir.

İbnu Ebi Hatim, Haysame’den şöyle dediğini rivayet etmiştir; Kur’ân’da ‘Yâ eyyuhâllezîne âmenû’ şeklinde okuduğunuz her âyet, Tevrat’ta (*) şeklin­dedir.

Beyhaki, Ebu Ubeyd ve diğer hadis uleması İbnu Mesud’dan, şöyle de­diğini rivayet ederler: ”Yâ eyyuhâllezîne âmenû” hitabıyla karşılaştığınızda, buna dikkatle kulak veriniz. Çünkü bu hitabın peşinde Allah’ın emrettiği bir hayır veya yasak­ladığı bir şey vardır.

9– Zem hitabıdır; «Ey kafirler bugün özür dilemeyin..» (Tahrim, 7.) âyeti ile  «De ki: ‘Ey kafirler..» (Kâfirun, 1.) âyeti buna misaldir. Bu çeşit hitab, ihanet mânasında olduğundan Kur’ân’da sadece iki yerde mevcuttur. Müminlere hitap çoğunlukla ‘Yâ eyyuhâllezîne âmenû’ âyetinde olduğu gibi vicahiye yapılırken, kafirlere ise «..inkar edenlere ge­lince..» (Bakara, 6.),  «inkar edenlere söyle:..» (Enfal, 38.) âyetlerinde olduğu gibi, iltifat etmemek bakımından gaib sigasiyle yapılır.

10-Liyakat hitabıdır; ya eyyuhen nebiy’ ve ‘ya eyyuher resul’gibi âyetler buna misaldir. Bir kısım ulema ise; Resûle uygun olmayan yerlerde «Ey Nebi», Resûle uygun olan yerlerde ise, «Ey Resûl» diye hitab edildiğini görmekteyiz, demektedirler. Mesela; umumi bir teşri ifade eden âyetlerde «Ey Resûl, Rabbinden sana indirileni duyur..» (Mâide, 67.) şeklinde hususilik ifade eden âyetlerde ise, «Ey Nebi, Allah’ın helal kıldığını niçin haram ediyorsun..» (Tahrim, 1.) şeklinde gelir, derler. Ancak «Ey Nebi, kadınları boşadığınız zaman..» (Talak, 1.) âyetinde görüldüğü gibi karine olursa, hususi hitabdan umumi teşri mânası anlaşılabilir, çünkü (talak) fiili, cemi şeklinde gelmiştir.

11- İhanet hitabıdır; «Öyleyse çık oradan çünkü sen kovuldun..» (Hicr, 34.),  «Sinin orada! Benimle ko­nuşmayın..» (Müminûn, 108.) âyetleri buna misaldir.

12- Gadab hitabıdır; «..’Tad bakalım, hani sen şerefli olan, değerli olan yalnız sendin..» (Duhan, 49.) âyeti buna misaldir.

13- Bir kelime ile umuma hitaptır:  «Ey in­san, seni engin kerem sahibi Rabbine karşı ne aldatıp isyana sürükledi?» (İnfitar, 6.) âyeti buna misaldir.

İnceleyin:  Emsalü'l Kur'an

14-Umumi bir kelime ile bir kişiye hitaptır; «Ey elçiler, güzel şeylerden yiyin..» (Müminûn, 51.) âyetinden (Müminûn, 54.) kadarki âyetler buna misaldir.

‘Fe zerhum’ deki hitap Peygamber (a.s.)dır; çünkü kendinden sonra peygamber gelmeyecektir.

«Eğer azab edecekseniz, size edilenin misliyle azab ediniz..» (Nahl, 126.) âyeti de buna ayrı bir misaldir. Bu âyetteki hitap,  «Sabret, sabrın ancak Allah’ın yardımıyladır..»(Nahl, 127.) âyetinin delaletiyle sadece Resûle yapılmaktadır.  «Eğer size cevap veremedilerse bilin ki..» (Hûd, 14.) âyetindeki hitap,  «De ki: ‘Getirin.. » (Hûd, 13.) âyetinin delaletiyle sadece Resûle yapıl­maktadır. Bazı ulema  «..’Rabbim’ der ‘beni geri döndürünüz’..» (Müminûn, 99.) âyetini de bu kabilden saymıştır. Yani ‘rciûni ‘beni geri döndür, demektir. Âyetteki رَ  ب kelimesinin Allah’a ‘rciûni’ kelimesinin de meleklere hi­tab olduğu söylenir.

Suheyli bu konuda şu açıklamada bulunur: Bu âyetteki söz, şeytana çar­pılan, cehennem zebanilerinin eline düşenlerin söyleyecekleri sözdür. Bu gibi­ler şaşkına döner, ne söylediklerini bilmezler, dünyada iken mahlukata söyle­diklerini, cehennemde de ifade etmek isterler.

15- İki kişiye hitap eden kelimeyle bir kişiye hitaptır. «..atın cehenneme!..» (Kâf, 24.) âyeti buna misaldir. Âyetteki hitap, cehennemde va­zifeli Malik adlı meleğedir. Veya cehennem bekçileri ile zebanilere hitap olduğu da söylenir. İki kişiye hitap, aynı zamanda umuma hitap da sayılabilir. «Her can, yanında bir sürücü ve şahitle gelir.» (Kâf, 21.) âyetinin delaletiyle bunun müvekkel iki melek olduğu da söylenir. Bu durumda hitap, lafza uygun bir hitap olur. Mehdevi,  «(Allah): ‘Duanız kabul olundu’ dedi..» (Yûnus, 89.) âyetindeki hitabı bu kabilden sayar. Bu hitabın davet eden kişi olması hasebiyle sadece Hz. Musa’ya ait olduğunu söyler. Âyetteki tesniye şeklindeki hitabın, Hz. Musa ile ağabeyi Harun’adır. Çünkü Harun, Hz. Musa’ya yardımcı olduğundan, davette müşterektirler.

16– Bir kişiye hitap eden kelimeyle, iki kişiye yapılan hitaptır.  «Rabbiniz kim ya Musa..» (Tâhâ, 49.) âyeti buna misaldir. Âyetteki diğer şahıs Hz. Harun’dur. İbnu Atıyye âyetteki zamirin merciini, iki yönden izah eder;

a- Allahu Taâlâ’nın Hz. Musa’yı terbiye ettiğine delalet olmak üzere âyetteki nida, sadece Hz. Musa’yadır.

b– Risalet ve mucizelerin sahibi Musa’dır. Harun bu noktada Musa’ya ta­bi olmuştur. Zemahşeri, Keşşaf’ında şu görüşe yer verir: Hz. Harun ifadede Hz. Musa’dan daha fasih olduğundan, Firavn’la münakaşada galip gelmiştir.

«..sakın sizi cennetten çıkarmasın sonra sıkıntıya düşersiniz.» (Tâhâ, 117.) âyeti buna ayrı bir misaldir. İbnu Atıyye, âyete şu açıklamayı getirir: Cenabı Hak, Hz. Adem’i sıkıntıya düşen kişi olarak ferden hitap etmiştir. Çünkü âyette kastedilen ilk muhatap odur. Bir rivayete göre Ce­nabı Hak, dünyadaki geçim sıkıntısını erkelere yüklediğinden, hitap Hz. Adem’e dir, denilir. Kadınların adını gizlemek fazilet sayıldığından, âyette Hz. Havva is­men zikredilmemiş, hitap Adem’e yapılmıştır, şeklinde bir başka açıklama geti­rilmiştir.

17- Umum ifade eden bir kelime ile, iki kişiye yapılan hitaptır. «..Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın, evlerinizi de namazgah edinin..» (Yûnus, 87.) âyeti buna misaldir.

18– İki kişiye hitap eden kelime ile, umuma yapılan hitaptır. Yukarıda
geçen أَلْقِيَا فِي جَهَنَّمَ(Kâf, 24.) âyeti buna misaldir.

19– Bir kişiye yapılan hitaptan sonra umuma hitaptır; «Ne işte bulunsan, Kur’ân’dan ne okusan ve siz ne iş yapsanız..» (Yûnus, 61.) âyeti buna misaldir. İbnu’l-Enbari, âyeti şu şekilde açıklar: Âyetteki üçüncü fiilin cemi sıgasıyla gelmesi, Müslümanların Resûlullah’a yapılan hitaba dahil olduklarını ifade etmektedir.  «Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman..» (Talak, 1.) âyeti buna ayrı bir misaldir.

20- Umuma hitabdan sonra, bir kişiye yapılan hitabdır;  «Namazı kılın..» (Bakara, 43.) âyeti ile,  «..Müminleri müjdele..» (Yûnus, 87.) âyetleri buna misaldir.

21- Bir kişiye yapılan hitaptan sonra, iki kişiye yapılan hitaptır. «Dediler ki: Sen bizi babalarımızı üzerinde bulduğumuz düzenden çevirsin de yeryüzünde büyüklük yal­nız ikinize kalsın diye mi bize geldin?..» (Yûnus, 78.) âyeti buna misaldir.

İnceleyin:  Övme ve Tezkiyede Edep

22– İki kişiye yapılan hitapdan sonra, bir kişiye yapılan hitaptır;فَمَن رَّبُّكُمَا يَا مُوسَى (Tâhâ, 49.) âyeti buna misaldir.

23- Belirli birine yapılan hitaptan, bir başkasının murad edilmesidir;  «Ey Peygamber, Allah’dan kork, kafirlere ve münafıklara itaat etme..» (Ahzab, 1.) âyeti buna misaldir. Âyetteki hitap,Resûl’ün şahsına olmakla beraber, esasen ümmetine yapılan hitaptır. Resûlul­lah zaten muttaki olduğundan, küffara itaati asla düşünülemez.  «Eğer sen, sana indirdiğimizden kuşku­ da isen, senden önce Kitap okuyanlara sor..» (Yûnus, 94.) âyeti de buna ayrı bir misaldir. Resûlullah’a gelen vahiyde, kendisinin şüphe etmesi asla düşünülemez. Âyetteki hitap, küffara imadır.

İbnu Ebi Hatim bu âyet hakkında İbnu Abbas’ın şöyle dediğini rivayet eder: Resûlullah hiçbir zaman şüphe etmemiş, teredüde düşerek soru sorma­mıştır.

«Senden önce gönderdiğimiz elçilerimiz­den sor..» (Zuhruf, 45.) âyeti ile «.. o halde sakın cahiller­den olma.» (Enam, 35.) âyeti buna ayrı birer misaldir.

24– Bir başkasına yapılan hitabtan, belirli birinin murad edilmesidir. «Andolsun ki, size şerefiniz bulunan bir kitap indirdik..» (Enbiya, 10.) âyeti buna misaldir.

25-Belirli bir muhatap kastedilmeyen, umuma şamil hitaptır;  «..görmedin mi hep Allah’a secde ediyorlar..» (Hac, 18.),  «Bir görsen onların ateşin başında durdurulmuş halini..» (Enam, 27.),  «Rablerinin huzurunda başlarını öne eğmiş (olarak) suçluları bir görsen..» (Secde, 12.) âyetleri buna misaldir. Bu âyetlerde muayyen bir muhatap değil, muhatap olabilecek herkese yapılan bir hitap mevcuttur. Âyette umum mâna kastedildiğinden ifade hitap şeklinde gelmiştir. Cenabı Hak bununla, durumları açıkça belli olan, görme imkanı bulu­nan herkese hitabı kastetmiştir.

26– Önce şahsa hitap edip sonra da başkasına çevrilen hitaptır; فَإِن لَّمْ يَسْتَجِيبُواْ لَكُمْ âyeti buna misaldir. Âyetteki hitap Resûlullah’a dır. Sonra  «..Artık Müslüman oldunuz mu?.» (Hûd, 14.) âyetinin delaletiyle  «..bilin ki Allah’ın bilgisiyle indirilmiştir.» âyeti, kâfirlere hitap etmiştir. «..seni şahit olarak gönderdik..» (Fetih, 8.), تُؤْمِنُ (Fetih, 9.) kıraatına göre, buna ayrı bir misaldir.

27- İltifat sanatıyla hitaptır;

28– Akıllara yapılan hitap gibi, cemadata yapılan hitaptır; «..göğe ve yere: ‘İsteyerek veya istemeyerek gelin’ dedi..» (Fussilet, 11.) âyeti buna misaldir.

29- Teşvik ifade eden hitaptır; «haydi eğer Müminseniz Allah’a dayanın..» (Mâide, 23.) âyeti buna misaldir.

30– Şefkat ve acıma hissiyle yapılan hitaptır;  «..Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım..» (Zümer, 53.) âyeti buna misaldir.

31– Sevgi ifade eden hitaptır; «..Babacığım, niçin ta­pıyorsun işitmeyene..» (Meryem, 42.), «Ey oğulcuğum..» (Lokman, 16.),  «..Ey anamın oğlu, sakalımı, başımı tut­ma..» (Tâhâ, 94.) âyetleri buna misaldir.

32– Acze düşüren hitaptır;  «..bir sûre getirin..» (Bakara, 25.) âyeti buna misaldir.

33– Şeref ifade eden hitaptır; Kur’ân’ı Kerim’de قاَلَ lafzıyla hitap edilen bütün âyetler buna misaldir. Bu âyetlerde Resûlullah’ın ümmetine, vasıtasız olarak hitab etmekle üstün bir şeref bahşetmektedir.

34- Yok olan bir şeye hitaptır; bu hitap, mevcut olana tabi olarak yapı­lan hitabdır.  Ey Adem oğulları! buna misaldir. Bu hitab, zamanın insan­larına olduğu kadar, sonrakilere de şamil olan bir hitaptır.

Hitabın Kısımları

Bazı ulemaya göre Kur’ân’daki hitaplar üç kısma ayrılır. Bunlar, sadece Resûle hitap, sadece Resûlün dışındakilere hitap, hem Resûle hem de diğerle­rine hitaptır, (1)

1) Müellifimiz Suyutî burada, İbnu’l-Kayyim’den ve «faide» adı altında çeşitli eserlerden uzunca nakillerde bulunmuştur. Bu nakillerde konu ile ilgili kayda değer bir bilgi bulunmadığından, tercemesi yapılmamıştır. Tercemesi yapılmayan metin, 34-35. sahifelerdedir.

İmam Suyuti  – el-İtkan,cild 2,syf;89-94 Terc.Doç. Dr. Sâkıp YILDIZ ve Dr. Hüseyin Avni ÇELİK

Hikmet Neşriyat