İradenin mahiyeti nedir?
Paylaş:

headerr İradenin mahiyeti nedir?İradenin mahiyeti nedir? İrade seçmeğe muktedir olmak­tır, iki alternatif arasında, gerçek ve gerçek olmayan, doğru ve yalan, Mutlak ve nisbî arasında serbestçe seçime muktedir olmaktır. Eğer insan hür bir varlık olmasaydı dinin bir anla­mı kalmazdı. Hür irade insanın dinî anlayışı için zorunludur ve diğer herhangi bir din için olduğu kadar İslâm için de geçerlidir. Burada İslâm hakkındaki en haksız görüşlerden biri­ne son vermemiz gerekir. O da kelimenin popüler anlamıyla İslâm’ın kaderci olduğu inancıdır.

Batı dünyasında İslâm hakkındaki genel anlayış, insanın hür irade ve insiyatifine hiçbir rol bırakmayan bu sözde kadercilik (fatalizm) üzerinde merkezleşmektedir. Gerçek ise tamamen başkadır. Eğer İs­lâm kaderci olsaydı yetmiş yılda bilinen dünyanın yansını fethedemezdi Dünyanın tanımış olduğu en dinamik, ataerkil ve cesur medeniyetlerinden birisine kaderci demek gerçekten saçmadır.

İslâm Allah’a tam tevekkül, O’nun iradesine boyun eğme ve yalnız kendisinin sonsuz olması sebebiyle yalnız O’nun mutlak şekilde hür olduğunun kavranılması üzerinde ısrarla durur. Fakat insan teomorfik tabiatı sayesinde, gerçekte Al­lah’a ait olan bu irade hürriyetini paylaşır. Mutlak anlamda yalnız Allah hürdür. Zira mutlak anlamda gerçek yalnız Fakat insan bakış açısından, kendisinin gerçek olması ölçüsünde o da hürdür.

Bu mesele şüphesiz insan aklı açısın­dan çözümlenmesi en zor meselelerden biridir. Zira determi­nizmle hür irade arasındaki ikilem muhakeme ve ispata da­yanan düşüncenin sahasını aşan ve yalnız kendisi coincidentia oppositorumu (zıtların birliği) kavramak gücünde olan aklî (kalbi) sezgiyle anlaşılabilen problemlerden biridir. Bunun tartışması İslâm’da olduğu gibi Yahudî ve Hıristiyan ilâhiyatında da uzun bir tarihe sahiptir. Fakat İslâm’da kuvvetle vurgulanan husus mutlak anlamda hürriyetin yalnız Allah’a ait olduğudur. Bununla beraber biz, bu hürriyeti paylaşmak­ta ve bu sebeple seçimde bulunmak sorumluluğunu taşımak­tayız. Eğer bu sorumluluk bize yüklenmiş olmasaydı, dinî inanan hiçbir anlamı kalmazdı.

İnceleyin:  Necip Fazıl ve Cemil Meriç’e Göre “Yarı” Türkler

 

Seyyid Hüseyin Nasr,İdealler ve Gerçekler