Kemal Sayar – Hatıraların Evi-Günümüzde Aile Notlarım

  Bir evin, bir yurdun varsa dünyayı kazan kaldırabilirsin. Düş kurmanın, hayallere dalıp gitmenin, bir kitabın koynunda uyuyakalmanın imkânlarını bize vaat etmeyen bir ev boştur. Ev geri çekilmenin, inzivanın, ses ve imgelerden ricat ederek ruha dikkat kesilmenin de yeridir. Dünyaya kapıları kapattığınız anda ruhun kapılarını açma ihtimali her an eşiktedir. Oysa sessizlik mekânı genişletir ve […]

Daha fazla oku
Batı Nihilist Ahlakının Müslüman Ailesine Taşınması: -Kadın Söylemi- Postmodernite

Bir önceki bölümde ifade edildiği üzere modern kelimesinin özünde değişime vurgu vardır. Ancak moderniteyi sadece değişim olarak algılamak yanıltıcıdır. Çünkü modernitenin ana felsefesini aklın egemenliği ve dinî olanın reddi oluşturmaktadır. Değişim ise insanın ve bu dünyanın asıl görüntüsüdür.[166] Bu bölümde modernite veya postmodernite sayılan durumlar üzerinde, Kur’ân-ı Kerimden bazı âyetlere işaretle durulacaktır. Hevâ ve Heveslerin […]

Daha fazla oku
Ontolojiye Politik Tahakküm: Feminizm ile Oryantalizm (Kirli) İttifakının Gölgesinde Aile

Mehmet ULUKÜTÜK* * Doç. Dr. Bursa Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, mehmet.ulukutuk@btu.edu.tr Giriş insanların ontolojik tecrübeleri, tarihsel ve dinsel tecrübeleri­nin bir hasılasıdır. Bununla birlikte ontolojinin şimdiki anı ve koşullarını aşan bir yönü de var. Ontoloji varlığı ve varolanları anlamlandırdığımız üst bir kategori olarak dünya ve içindeki­lere öteden ve üst bir perspektiften […]

Daha fazla oku
İstanbul Sözleşmesi’nin Gizle(yeme)diği “Epistemik Şiddet”

Kamil Ergenç Üzerinde durulması gereken husus (kanaatimce) “şiddetin” önlenmesi amacına matuf olarak ihdas edildiği söylenen bir metnin bizzat kendisinin taşıdığı “epistemik şiddet” potansiyelidir. Sonuçları itibariyle daha sarsıcı ve kalıcı izler bırakan epistemik şiddet, fiziksel şiddette olduğu gibi hemen fark edilebilen bir özelliğe sahip değildir. Daha çok dil ve kavramlar aracılığıyla ve/veya tasavvur ve yorum üzerinden […]

Daha fazla oku
Toplumsal Cinsiyet

Cins kelimesi, Türk Dil Kurumu lügatinde “tür, çeşit, soy, kök, asıl” gibi manalara gelirken ıstılahta “birbirine benze­yen ve ortak pek çok özellikleri olan türler topluluğu” ola­rak tanımlanmaktadır. Cinsiyet de ferde üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren yaradılış özelliği, eşey, seks olarak tanımlanır. Buna göre cinsiyet kelimesi bi­yolojik olarak kadın ve […]

Daha fazla oku
Tuğyana Entelektüel Kılıf: Feminizm, Bio-Politika ve Toplumsal Cinsiyet

Kamil Ergenç İnsanın özgürlüğü sorunu, düşünce tarihinin esaslı meselelerinden biridir. Yapıp etmelerimizin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini hep merak etmişizdir. Yaptığımız şeyi neden öyle yaptığımız ile uzak durduğumuzdan hangi sebepten ötürü teberri ettiğimiz hususu bütün bir düşünce tarihi boyunca, özellikle ahlak felsefesi bağlamında, tartışılagelmiştir. İnsan, bir otorite tarafından “belirlenen” olmaktan genel olarak hazzetmez. Bu durumu […]

Daha fazla oku
Toplumsal Cinsiyet ve Cinsiyet Özgürleşmesi

Zygmunt Bauman, Hıristiyanlığın “Baba, Oğul, Ruh’ul Kudüs’ten” müteşekkil teslisinin, Aydınlanma ile “Akıl, Bireysellik ve Özgürlüğe” evrildiğini, Modernite ile “Bilim, Ulus ve Devlet/Vatan”ın oturduğu kutsal teslis tahtına, Postmodern dönemde “Vücud, Haz ve Karışılmazlığın (özgürlük)” oturduğunu söyler. Sonuncuları olan Postmodernite, tıpkı kendinden öncekilerin daha öncekilerle dalga geçtiği gibi Modernitenin kutsallarına (kahramanlık, fedakârlık, şehitlik ve benzeri ütopyacı kutsallarına) […]

Daha fazla oku
Fatma Barbarasoğlu – İmaj ve Takva ”Alıntılar”

Günümüzde çalışmanın bir hizmet olduğu hemen hemen unutulmuş, bunun yerine hırs ve haset geçmiştir. Çalışma ahlâkında hizmet duygusunun hırs ve haset ile yer değiştirmiş olmasının sebebi nedir? Kişilerin meşrep ve mizaçlarına göre değişiklikler gösterse de, insanları hırs ve haset duygularına iten sebeplerin başında bugünkü hayat standardını koruyamayacağı, olduğundan daha kötü bir duruma düşeceği tehlikesi gelmektedir. […]

Daha fazla oku
Aile Toplum ve Dayanışma Ağları Kapsamında Bir Değerlendirme-1

Yeni Bir Sosyal Dünya İçin Modern Batı Düşüncesi Köken İtibariyle Karşıtlıklar Üzerine Kuruludur İnsan hakları Batının 19. Asırdaki sorunuydu. 20. Asırdaki ise erkek karşıtlığı üzerine kurulu, ifadesini feminizmde bulan kadın sorunu oldu. Modern batı düşüncesi köken itibariyle karşıtlıklar üzerine kuruludur; karşıtlıklar hâsıl ederek sorunları kategorize eder, sonra da bunlar arasındaki çatışmadan bir senteze ulaşılacağını varsayar. […]

Daha fazla oku
Aile Toplum ve Dayanışma Ağları Kapsamında Bir Değerlendirme-2

Çağdaş toplumlarda akrabalık bağlarını insanlar bir yük olarak görmektedirler. Gönderilen her peygamber Hz. Adem ve Havva’nın bıraktığı miras olan “aile geleneği”nin devamı olarak kendi aileleriyle insanlara örneklik yaptılar. Bununla, içinde yaşadıkları toplumun “yürürlükte” olan aile telakkisini ve ilişkilerini zımnen de olsa ya onaylamış ya da restore etme yoluna gitmişlerdir. Günümüzün artık genel kabul görmüş modern aile modelinden, benzerlikleri […]

Daha fazla oku