er-Rezzâk
Şerhu’l-Esmâ adlı kitabında İmam Gazzali şöyle diyor: “er-Rezzâk” ismi, Allah’ın rızıkları ve rızık yollarını yaratıp mahlukata ulaştırmasını ve ondan mahrum bırakma sebeplerini yaratmasını anlatan bir ism-i şerifidir.
Rızık iki kısımdır: Birincisi, zâhiri rızıktır ki bunlar azık ve yiyeceklerden ibârettir. Zâhirî olmasının sebebi, bedenlere müteveccih olması hasebiyledir. İkincisi ise bâtınî rızık olup mârifet ve keşiflerden müteşekkil olup kalplerin ve sırların rızkıdır.Bâtınî olan rızık, iki rızıktan en yüce olanıdır. Çünkü onun meyvası ebedî hayattır.
Zâhirî olan rızkın meyvası da mesâfesi yakın bir müddete kadar olan bedenin takviyesidir. Bu iki rızkın yaratılmasını üzerine alan ve her iki fırkaya ulaştırma ihsânında bulunan ancak Allah Teâlâ’dır. Fakat O, rızkı dilediğine genişletir, dilediğine de kısar. Allah Teâlâ’nın bu vasfından kulun alacağı iki ders şudur:
1- Bu vasfın hakikatini kavrayarak onun ancak Allah’a lâyık olduğunu bilmesi ve bu sûretle rızkı ancak O’ndan taleb etmesi, bu hususta başka kimseye güvenmemesidir.Hâtim-i Esam’dan nakledilen şu hâdise buna misâldir: Bir adam Hâtim’e, “Nereden yersin” deyince, “O’nun hazinesinden” demiş. Bunun üzerine adam, “Sana ekmek gökten mi bırakılıyor?” demiş, Hâtim de ona, “Şâyet o ekmeğin atılacak bir yeri olsaydı, oraya bırakırdı” şeklinde cevap vermiş. Adam, “Siz bununla herhalde kelâm-i ilâhiyi; yâni Kur’ân-ı Kerim’i kasdediyorsunuz” deyince de o: “Evet, semâdan kelâm-ı kadîm’den başka hiçbir şey inmemiştir” demiş. Adamın, “Seninle tartışmayı kızıştırmayacağım” sözüne de: “Zâten bâtıl hakla boy ölçüşemez” diye cevap vererek onu susturmuş.
2- Allah Teâlâ’nın “Rezzâk” vasfından alınacak ikinci ders şudur: Allah, insana doğruya ulaştırıcı ilmi, irşâd edici lisânı ve tasadduk edici elini vermek sûretiyle de onu rızıklandırmıştır. İşte bunlar, muazzez rızıkların kişinin söz ve amelleriyle kalbine ulaşması için de bir sebeptir. Allah Teâlâ bir kulunu severse, mahlûkatın ona olan ihtiyaçlarını artırır. İşte o zaman bu kişi, rızıkların insanlara ulaşmasında Allah ile kullar arasında bir vâsıta hâline gelir ve Allah’ın bu rızık verme sıfatından büyük bir haz duyar. Rasûlullah (s.a.), “Güvenilir hazine bekçisi, emrolunduğu şeyi gönül itmi’nânı ile tasadduka muhtaç birine verendir. Kulların elleri, Allah’ın hazineleridir.
Kimin eli Allah’ın kasası gibi kılınmışsa, onun lisanı da kalp rızıklarının hazinesi gibidir. Allah o kimseye bu sıfatı da katmıştır”[36] buyurmuştur.
“er-Rezzak” Allah’ın kulu, Allah’ın kendisine rızkı genişletmesi sebebiyle diğer insanlara tesirde bulunan ve O’nun direktifleri doğrultusunda insanlara rızkı bollaştıran kimsedir. Çünkü Allah O’nun makamını genişleme, rahatlama ve bereket karargâhı kılmıştır. Oraya her ne gelirse çoğalır, hayırla dolup taşar. Allah’ın bu Rezzâk isminin husûsiyetlerinden biri de kişinin rızkının bu ismi okumaya devamı ile artmasıdır. Şöyle ki; kişi bu ism-i celîli her sabah namazından sonra kıblenin sağından başlamak üzere imkânı ölçüsünde evin her tarafına onar defa okursa rızkı genişler. el Erbâinu’l- İdrîsiyye’de de bu okunanlara ilâveten, “Sübhâneke yâ rabbe külli şey’in ve vârisehû ve râzikahû; yâni “her şeyin rabbi, vârisi ve rızık vereni olan Allah, bütün noksan sıfatlardan pak ve uzaktır” zikrini de söylemenin iyi olacağı belirtilmiştir.
Sühreverdi şöyle demiştir: Bu ism-i şerifi devamlı okuyan kişi padişah ve vâlilerden olan talebine de kavuşur. Ancak bunun gerçekleşmesi için, kişinin talep ettiği o şeyin önünde ayakta durup on yedi defa bu ismi okuması icâb etmektedir. Yine her kim bunu sabah kalkar kalkmaz yirmi defa okursa, en zor meseleleri dahî kavrayacak bir zihin ile rızıklandırılır.
İsmail Hakkı Bursevi – Ruh’ul Beyan Tefsiri,cild.20,syf.85,86