Batının İlmini Alalım Hayat Tarzını Red Edelim Düşüncesi Hakkında

Evrensel devlet, dünya devleti gibi hülyalardan söz açılırken, bu devletin efendileri, yöneticileri olarak Romalılar, Parisliler, Londralılar düşünülür; dünyanın öteki kesimlerinde yaşayan insanlarsa uyrukluğa, köleliğe layık görülür. Oysa herhangi bir Batılı düşünürün bu konudaki bir kitabını kendi diline aktaran Avrupalı olmayan bir ülkenin insanları, bu düşüncelere “Ne güzel bir dünya, gerçekleştirilmesi gerekli bir hedef” diye yaklaşmaktan kendilerini alamazlar. Halbuki bu sözlerle kendi köleliğini onaylamış olduğunun farkında değildir.

Kimileri, hâlâ, biz Batının bilimsel zihniyetini benimsiyor fakat onun hayat tarzını reddediyoruz, diyebilmektedirler. Oysa Avrupa zihniyeti bir bütündür ve hayata dönüşmüştür. O zihniyetle o hayatı birbirinden kopartamazsınız. Fakat Avrupanın “İlmî zihniyeti”nin onun hayat telakkisinden, hayat tarzından farklı olduğunu sananlar, gerçekteyse Batıya karşı kafaları aşağılık kompleksiyle şartlanmış bulunanlar, dünyanın her yerinde buna benzer düşünceler ileri sürüp durmuşlardır.

Bu düşünce sahipleri baş örnek olarak daima Japonya’yı göstermişlerdir. Japonya, demişlerdir, Batının bilimsel zihniyetini benimsedi, fakat kendine özgü hayat tarzını da korudu! Günümüz Japonyası, bu iddiayı yalanlamaktadır. Japonya’da bu gün geleneksel hayatın işareti olarak belki sadece geyşalar vardır, o da, gene Batı’nın turistik heveslerinin tatmini için vardır… Bu da gösteriyor ki, Batının bilimsel zihniyetini alalım fakat kendi geleneklerimizi koruyalım, demenin, uzun vadede geçerliği yoktur. Bu iddia, Batıdan vazgeçemeyen “Batı mağduru” kafaların hayalhanesinde geliştirilmiş düzmece bir tasarımdır.

Kaynak:

Rasim Özdenören-Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı

İnceleyin:  İslam,Vasat Olanı Öngörür

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir