1.Meclis;Niyet Farklı, Söylem Farklı
Paylaş:

1383817788927 1.Meclis;Niyet Farklı, Söylem Farklı

I.Meclis değerlendirilirken sık sık niyetlerin ayrı, söylenilenlerin ayrı olduğundan bahsedilir. Bu, birçok 1. Meclis mebusunun 11. Meclis üyesi iken söylediği karşılaştırıldığında genel olarak doğrudur. Gerçek şu ki, I. Meclis dönemi geçici bir dönemdi. Türkiye ve dünya, yeni bir yapılanmanın eşiğindeydi. Osmanlı Devleti henüz yıkılmamıştı ve hala müessirdi, Türkiye Cumhuriyeti de henüz kurulmuş değildi. Bu dönemde niyetler ile söylem ve eylemler farklıydı. Taraflar birbirini kolluyordu. Bu nedenle böyle bir dönemi tam olarak değerlendirmek güçtür. Çünkü biz ancak dışa yansıyanları inceleyebiliriz; niyetleri bilemeyiz.

Bu dönemde üç taraf vardı: Saray, İtilaf Devletleri ve Ankara. Olaylar neticesinde tüm İtilaf Devletleri olmasa da İngiltere temel hedeflerini elde etmeyi başardı. M. Kemal’in kontrol ettiği Ankara da bu süreçten büyük bir oranda başarılı çıktı; devleti ele geçirdi, devletlu oldu. Kesin olarak kaybeden taraf ise Saray’dır… Saray’da mündemiç bulunan Saltanat ve Hilafet ilga edildi; Saray hem hakikaten hem de mecazen yıkıldı. Tanzimat ve Meşrutiyetle yıpranan Saray’a son darbeyi I. ve II. Meclis vurmuştur…

Ancak şuna da dikkat etmek gerekir: Milli Mücadele boyunca Hilafet kurumu değil mevcut Halife eleştirildi. Hilafet meclisteki tüm gruplarca kutsal bir makam olarak görüldü. BMM’nin metinlerinde Hilafetle ilgili olarak, kurtuluştan sonra “vaz-ı meşruunu” (meşru konumunu) alacaktır deniyordu ama bu deyimin içeriği belirtilmiyordu; Hilafetin hukuki çerçevesi belirsiz bırakılıyordu. Soyut olarak Hilafet övülüyordu; somuta inilmiyordu. Hilafet, “sarih bir hukuk* malik olmaksızın” bırakılmıştı.(1)

Bu, Hilafet kurumu üzerinde herhalde bir ameliye gerçekleştirileceğine işaretti. Ancak I. Meclis’in kompozisyonu hilafetin ilgasına izin vermiyordu. Hilafetin ilgasını, muhalif,başlarda Saltanat makamı da Hilafetle yan yana kullanılıyordu ve Saltanatın kurtarılacağından bahsediliyordu. Saltanat da Hilafet kavramı gibi muteber ve mukaddes bir kavramdı. Zaman içinde Meclis yavaş yavaş Saltanata cephe almaya başlamıştır. Ancak Saltanat eleştirilirken de dini gerekçeler kullanılmıştır. Saltanat’ın ilgası dini bir atmosferde, dualarla gerçekleştirilmiştir. İlga gününün mevlit kandiline tesadüf etmesi de müjde olarak kabul edilmiştir. Osmanlı döneminde padişaha muhalif olan çevreler, İttihatçılar dâhil, hiç bir zaman Saltanat’ın ilgasını savunmamışlardı. Onlar Saltanata değil Sultana muhalif idiler. Sultanı değiştirmekle amaçlarına ulaştılar. Saltanat’ın tamamen ilgasını değil res¬tore edilmesini, sınırlanmasını istiyorlardı.

İnceleyin:  Lozan Antlaşması Türkiye'nin Kırılma Noktası

I. Meclis’in Saltanatı ilga etmesi bu bakımdan önemli bir kopuştur… M. Kemal ve arkadaşları bu açıdan seleflerinden ayrılmışlardır. Meclis’in Hilafeti ilga etmesi, hem Osmanlı’dan hem de I. Meclis’ten önemli bir kopuştur.

(1)-Atatürk,Nutuk,syf;454

Cemal Fedayi – Osmanlıdan Cumhuriyete Nasıl Geçildi?