Vahdeddin mütarekeden sonra bir arayış içine girmişti, Anadolu’da bir hareket başlatmak istiyordu ve bu harekete bir lider arıyordu. Fevzi Paşa’dan Milli Mücadeleye liderlik edebilecek paşaların isimlerini içeren bir liste hazırlamasını istedi. Ancak listede M. Kemal Paşa’nın ismi yoktu. Listede M. Kemal isminin neden yer almadığını soran Vahdeddin’e Fevzi Paşa;
“M. Kemal’in yenilik, bilhassa öteden beri Cumhuriyet taraftarı olduğu” mazeretini ileri sürer.
Vahdeddin ise;
“memleket kurtulsun da isterse Cumhuriyet olsun” diyerek M. Kemal’le görüşmeye karar verir…
M. Sabri Efendi gibi bazı din âlimlerinin de M. Kemal ismi hakkında Vahdeddin’e çekincelerini söyledikleri bilinmektedir…
Ancak Vahdeddin, etraftan gelen çekincelere itibar etmeyerek Anadolu hareketini yönetmesi için M. Kemal Paşa’yı uygun buldu. M. Kemal’i Anadolu’ya, bilerek ve isteyerek göndermiş, kendi özel servetiyle de desteklemiştir. (Sultan Vahdeddin milli mücadele sırasında da Ankara’yı, silah ve cephane göndererek desteklemiştir. Bu durumu İngiliz kaynakları da-Horace Rumbold’un yazdığı rapor- doğrulamaktadır.(3)
Padişah, Mütarekeden sonra İstanbul’a dönen M. KEMAL Paşa ile sık sık görüşüyordu. F. Rıfkı Atay, M. Kemal’in Padişahla bir Cuma selamlığında yaptığı görüşmesinde Padisah’ın O’na; kendisinin artık memleket için bir şeyler yapmak iktidarında olamadığını söyleyerek vatanı kurtarmasını Candan istediğini anlatmaktadır.(4)
M. Kemal Paşa Anadolu’ya hareketinden bir gün önce (15 Mayıs 1919) Kur’anın üstüne el basarak, Halifeye sadık kalacağına ve verilen görevleri layıkıyla yapacağına dair yemin etmiştir. Resmi bir usul dairesinde yapılan yemin merasimi Padişahın genel sekreteri Avni Paşa tarafından yazıya geçirilmiştir. Merasimi anlatan orijinal ifadeler şöyledir:
Zat-ı şâhâne elbise-i askeriyelerini lâbis olduğu halde ayakta bulunuyorlar. Önlerinde masanın üzerinde dahi Kelâm-ı Kadîm duruyordu. Sadrazam Paşa, Yaver Paşa Padişah’m iki tarafında birer adım gerisinde idiler. Mustafa Kemal Paşa tavr-ı askerîsine dinî bir edâ dahi vererek ilerledi. Ve sağ elini Kelâm-ı Kadîm’in üzerine koyarak şu yemini eyledi:
“Hey’et-i Vükelâca tanzim olunup irâde-i seniyye-i hazret-i Padişahı’ye iktiran eden yirmi bir maddelik ta’limât-ı mahsûsada musarrah salâhiyet-i vâsi’a mucibince Anadolu vilâyât-ı şâhâneleri bil’umum me’murîn-i mülkiye ve askeriyesi üzerinde icrâsına me’mur buyurulduğum teftişât ve tedkikâtı nzâ-yı âli-i cenâb-ı Hilâfet-penâhî dâire-i necât-ı bâhiresinde medâr-ı fahr ve mübâhât-ı memlûkânem olan sadâkat-ı kâmile ile bezl-i makderet eyleyeceğime vallâhi billâhi.”(5)
Neden Vahdeddin’in bizzat Anadolu’ya gitmediği konusunda da çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bardakçının belirttiğine göre, Vahdeddin Anadolu’ya gitseydi İstanbul Rumlara verilecekti. Aslında Yunanlılar, başta Patrik olmak üzere İtilaf Devletlerinden Sultan’ın İstanbul’dan çıkarılmasını istemişlerse de İtilaf Devletleri buna olumlu yanıt vermemiştir.(6) Vahdeddin’in yeğeni Sami Efendi de bir mülakatında, İngilizlerin Anadolu’ya geçmek isteyen Padişahı, İstanbulu Yunanlılara terk etmekle tehdit ederek engellediklerini anlatmıştır.(7) Daha sonraları Hariciye Vekili Yusuf Kamil Bey’le yaptığı bir konuşmasında Vahdeddin, kendisinin Anadolu’ya geçmesi durumunda bütün tazyikin merkeze yöneleceğinden endişe ettiğini belirtmişti.(8)
Hanedandan şehzade Ömer Faruk’un Anadolu’ya geçme isteğine ise çeşitli gerekçeler öne sürerek M. Kemal olumlu cevap vermemişti.(9) M. Kemal O’nun bir emrivaki ile Padişah olmak istediğinden endişeleniyordu.(10)
M. Kemal Paşa’nın siyaseti, Milli Mücadeleye kimseyi ortak etmemek yönündeydi. Bu nedenle hem İttihatçıların lideri Enver Paşa’nın hem de Hanedandan Ömer Faruk Efendi’nin Anadolu’ya girmelerine sıcak bakmamıştır. Çünkü her iki isim de M. Kemal Paşa ile liderlik yarışına girebilecek yetenek ve karizmaya sahipti…
M. Kemal’in Anadolu’ya çıkmasından sonra Erzurum ve Sivas’ta kongreler yapılmıştır. Erzurum Kongresi sürecinde Karabekir’in desteğiyle M. Kemal Paşa’nın liderliği pekişmiştir. Erzurum Kongresi özetle, milli kuvvetlere dayanarak vatan ve milli bütünlüğün ve bu arada Saltanat İle Hilafetin korunacağını belirtmiş ve dağıtılan Mebusan Meclisi’nin toplanması gerektiğini karar altına almıştır. Erzurum Kongresi beyannamesi çok az değişikliklerle Sivas Kongresi tarafından kabul edildikten bir süre sonra İstanbul Mebusan Meclisi’nde de Misak-ı Milli olarak onaylanmıştır…(11)
Söz konusu iki kongrenin beyannamelerinde “irade-i mil- liye”nin yam sıra “Saltanat ve Hilafete bağlılık” da vurgulanmaktadır. Saltanat ve Hilafetin kurtarılması için “kuvva-yı milliye’nin amil ve irade-i milliye’nin hâkim olmasının gerektiği” ifade edilmiştir. Misak-ı Milli’de açıkça irade-i milliye’den bahsedilmemekle birlikte milletlerin söz hakkı (ârâ- yı amme) vurgulanmaktadır… Bir çeşit dengeleme politikası güdülmektedir; çünkü halk ve ordu Hilafetin kurtanlmasma büyük önem veriyordu. M. Kemal’in de belirttiği gibi millet ve ordu, “kendinden evvel makam-ı mualla-yı Hilafet ve Saltanatın halas ve masuniyetini düşünüyor…”.(12)
İrade-i Milliye’nin hâkimiyeti ile Saltanat ve Hilafete bağlılık sloganlarının yan yana kullanıldığı bu söylem Milli Mücadele boyunca kullanılmış, Hilafet’in ilgasından sonra sadece İrade-i Milliye’den söz edilir olmuştur…
Cemal Fedayi – Osmanlıdan Cumhuriyete Nasıl Geçildi?
Kaynaklar;
(1)-Mareşal Fevzi Çakmak’ın Anıları,Tercüman Gazetesi,10 Nisan 1976’dan nakleden:H.H.Ceylan,age,syf;25-26
(2)-Bu konuda çok kaynak vardır ve bu konu artık iyice açığa çıkmıştır.Dolayısıyla bedahet olan yerde delalete gerek yoktur.Ancak yine de şu kaynaklara bakılabilir;H.Hüsryin Ceylan,Büyük Oyun,1.cilt,syf;17-45 – Kadir Mısıroğlu,Sarıklı Mücahidler,syf;56-59 – Abdurrahman Dilipak,Cumhuriyete Giden Yol,syf;141-166 –
(3)- Ali Satan,İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye:1921
(4)-Hamza Eroğlu,Türk İnkılap Tarihi,syf;11-112;Refik Turan,Mustafa Safran,Muhammed Şahin,Semih Yalçın – Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi,syf;110
(5)-Vahdettin Sırdaşı Avni Paşa Anlatıyor;(Hzırlayan,Osman Öndeş) syf;212
(6)-İlhan Bardakçı,Vahdettinden M.Kemal’e Bitmeyen Tartışma ve Gizli Gerçekler,syf;59-75
(7)-Hakan Albayrak,Vahdettin Hain Olmazsa,Cumhuriyet Payidar Olamaz!,Yeni Şafak,1196
(8)-Atatürkün Milli Dış Politikası,syf;406-411
(9)-Tanin,7.11.1923
(10)-TBMM,GCZ,1.2,D.2,C.2,SYF;526
(11)-Zekai Güner,Orhan Kabataş,MilliMücadele Dönemi Beyannemeleri ve Basını,syf;81-85-201
(12)-Atatürk,a.g.e,syf;7
Cemal Fedayi
0 Yorumlar