Düşünmek bir bakıma sormasını öğrenmektir. Kafanızdaki düşünceleri, eşyaya ve eşyanın ötesine soru yöneltecek bir tavra kavuşturursunuz, işte bu düşünmektir. Metotlu şüphe, sormaktır. Bulanık şüphe, cevap fırsatı tüketilmiş soruların pıhtısıdır. Vakit bir pıhtı vakti midir, siz şüpheye batmışsınızdır. Işığa götüren sorular vardır, şüpheye batıran sorular vardır.
Bilgin de soru soran bir adamdır. Eşyadan cevap koparmasını bilen adamdır.
Çocuğun ilk ağlayışı bir sorudur. Yaşamak için açılmış yepyeni bir sorudur. Dünyayı sora sora öğrenir çocuk.
Ezberletilmiş sorular da vardır. Belli cevaplar alınsın diye ezberletilmiştir bu sorular.
Nesiller vardır ki, soruları da ezberletilmiştir, cevapları da. Kalıcı bir eser bırakmadan, kâğıt üstündeki nesiller gibi gelip geçer bu nesiller.
Soru, bir esere dönüşen soru, büyük bir emekle hakkedilir. Hakkedilmeyen soruların cevabından korkulur.
Eser de bir sorudur. Gelecek zamanın insanı verecektir bu sorunun cevabını.
Yazar, düşündüren adamdır. Düşünene, soru sormasında yardıma olandır.
İnsan vardır, geçtiği yere düşünce izi bırakır. Alınlarda derin düşünce izleri bırakır gider. Çok sonra fark edilir bıraktığı iz.
Bir vakit gelir, soru, düşünce de aşılır, cevap kendiliğinden gelir.
Bir insanın, hayatında da bu böyledir, bir topluluğun hayatında da.
İlham, düşünce ve ruh çilesi çeke çeke sorusuz cevap almağa hak kazanmış üstün insanın hakkettiği bir bağıştır, İlâhî bir bağıştır.
Çağ vardır, ilham doludur, çağ vardır kısırdır.
Şimdi, Ortadoğu ülkeleri, ezber sorular döneminden araştırmalı soru dönemine geçiyor. Bir gün de gelecek ilham dönemine geçecek.
Gel, ey vücudunda peygamberlerden hatıralar taşıyan toprakların ilhamı!
Bir gün gelecek, yalnız insana değil, nerdeyse taşa toprağa ilham gelecek.
İşte biz günlerden o günü, vakitlerden o vakti soruyoruz.
Döktüğümüz soru terleri o ilham vakitleri içindir.
Analara, ilham vaktinin çocukları için bir ilham gelsin diyedir.
Kafamızı çarptığımız cehennem yapılı amansız sorulara katlanmamız, o ilham vaktinin hatın içindir.
Çekilen çile, ne dünya için, ne bir yudumluk hayat için; geleceklerin ufkunda ilahi siteyi canlandıracak ilhamlı düşünceler için.
Gölge ne düşünürse düşünsün, güneş kendi kavsini çizer, yolunu tamamlar.
Soru düşünceye çıkar, düşünce ilhamın önünde boyun eğer. Nasıl ki ilham da vahyin önünde boyun eğmiştir.
İlhamın vahye boyun eğdiği gibi, düşünceler gelen ilhama, sorular da ilhamlanmış düşüncelere boyun eğerse, değeri er hiyerarşisi böylece kurulursa, insan ve toplum, kalb sağlığı içinde, zaman ve tarih içinde, var olmanın alanına ayağını basmış demektir.
Batı sorudur, Soru, batıda hafakan haline varmıştır çağımızda. Çağımızda batının buhranı, biraz da ilhamdan uzak olmanın hafakanıdır.
Şimdi bu hafakan bütün dünyayı sarmıştır. İlhama yatkın doğu topraklan da şimdi ayni sorularla sarsılıyor. Ama, bu soruların cevabı gelecek. Batılıya gelen cevaplar gibi değil, değişik cevaplar olarak gelecek.
Batıda soru düşünceye dönüşmekte, düşünceler de ufukta bir çizgi olarak kendi içine kıvrılmaktadır. Doğuda ufuk açıktır. Sorular kimi zaman düşüncelere, kimi zaman da düşünceleri de atlayarak ilhama çıkar.
Doğu, bilerek bilmeyerek cevabını ilhamdan ister.
Ve sorular biter, düşünce yorulur, ilham ne biter ne yorulur.
Sezai Karakoç-Günlük Yazılar 2
0 Yorumlar