Kadının Kocasından Başkası için Süslenmesi
Resûlullah, kadının kocasından başkası için süslenmesini nehyetti.[249] Hakim et-Tirmizî ye göre kocadan başkası için süslenme; açılıp saçılmak, kırıtarak ve salınarak yürümek gibidir. Allah şöyle buyurur: “Evlerinizde oturun, eski câhiliye adetlerinde olduğu gibi açılıp saçılmayın 250 “Gizlemekte oldukları zînetleri anlaşılsın diye ayaklarını yerlere vurmasınlar?251 Bu ses, halhal sesidir. Kadın böyle yaparsa ve kocasından başkası için süslenirse, kalbinde büyük bir fesad ve kocasına karşı bir hıyânet var demektir.
Bilgi: Kadın, kocasından başkası için süslenmemelidir. Bu haramdır. Süslenmek başka, güzel giyinmek başkadır. Güzel giyinmek, çirkin giyinmenin zıddıdır. Müslüman kadın elbette dışarıya çirkin giyinerek çıkmaz. Güzel giyinir. Burada güzel giyinmek, süslü giyinmek değildir. Örfe uygun, doğal, sade ve temiz giyinmektir. Tabii bir de giyimde niyet meselesi vardır. Kadının niyeti, ayrıca kocasından başkası için süslenmek ise bunun haram olacağı açıktır.Denilebilir ki, kadın süslü giyindikten sonra zaten niyeti başkasına süslü görünmektir! Evet, böyle söylenebilir, ancak bazen kişinin niyeti böyle değildir, ancak yine de süslü giyinerek evden çıkar. Bu giyiniş tarzının süslü olduğunun, başkalarının dikkatini çekeceğinin farkında değildir. Elbette burada bir cahillik söz konusudur. Kadın, yaptığı işin ne anlama geldiğini bilmiyordur. Gerçekten böyle ise bilerek bu işi yapanlara göre vebali daha azdır. Böyle olmasında toplumda artık insanların böyle giyinip evden çıkmasının yaygınlaşması söz konusudur. Ayrıca kadının kendine özgüven sağlaması ve öylece kendini mutlu hissetmesi de sebepler arasında sayılabilir. Ne olursa olsun müslüman kadının -niyeti öyle olmasa bile- başkasının dikkatini çekecek tarzda giyinmesi hoş değildir. Hangi giyim tarzı tesettüre uygun ve iffeti muhafaza etmeye yardımcı hangisi değil biraz da kendisi karar verecek. Ancak buna kararını verirken “kendimi böyle mutlu hissediyorum” psikolojisiyle değil “acaba nasıl giyinirsem Allah ve Resulü bundan hoşnut olur” kalbi hassasiyetiyle meseleye yaklaşması gerekir.
Ahlak: Karı-koca arasıdaki sevgi bambaşkadır. Bu sevgiyi sekteye uğratacak davranışlardan uzak durmak gerekir. Müslüman kadın (veya erkek) sevgisini eşine hasredecektir. Niyet olarak eşinden başkaları devreye girerse bu, eşler arasındaki sevgiyi zamanla azaltacak, akabinde birbirlerinden soğumaya başlayan müslüman kadın veya erkekliği ve muhabbetle birbirine bağlanmalıdır. Onun için giyim tarzıyla da olsa başkalarını araya sokmak hiç hoş olmayan bir durumdur.
Hikmet:Hadiste karının kocası dışında başkası için süslenmesi geçiyorsa da bunu onunla sınırlamak gerekmez.Evli olmayan kızların yabancı erkeklere süslü görünmesi niyetiyle giyinme tarzlarını ayarlamaları da aynı şekilde değerlendirilmelidir.Günümüzde Batının özgürlük ve bireysellik ideolojileri müslüman ferdi de etkilemektedir. Modern anlayış, bireyin bedenine sahip çıkmasını istemektedir. Yani bedenine kendinden başka Tanrı da dahil hiç kimse müdahale edemez. Oysa müslüman Yüce Yaratıcı ya iman etmekle O’nun kendi hayatına karışmasını kabul emiştir. Bu durum, hakikati keşfetmektir. Çünkü ulvî gayeler bedenimize karışımazsa muhakkak süfli gaye ve düşünceler karışacaktır. Tabiat boşluk etmez. O zaman müslüman baştan tercihini yapmış, Mutlak Hakikat’in kendi üzerindeki hakimiyetini kabul etmiştir. Dolayısıyla Allah ve Resulu bizden ne talep ediyorsa ona hareket etmek durumundayız. Bu sadece Allah ve Resulunun hoşnutluğunun kazanılmasına sebep olmayacaktır, ayrıca müslüman ferdin kendine saygısı artacak, iffetini kırmızı çizgisi ilan edecek ve aile hayatı selamete kavuşacaktır.
Son olarak şunu ifade etmemiz gerekir: Müslüman fert; birey olma, çalışma, özgürlük ve mutlu olma kıskacındadır. Bu dört kavramı yanyana koyduğunuzda bugün yükselen trend olmaları sebebiyle ne var bunda denilebilir. Oysa bu, bakışaçısı Batılı zihnin bakışaçısıdır. Peki bu, nasıl olmaktadır? Şöyle: Birey bu hayatta ne olmak ister? Mutlu olmak ister. Mutlu olmak için ne yapmak gerekir? Birey olmak gerekir. Birey değilsen, kendi ayakların üzerinde durmayıp birilerine bağlı isen mutlu olman mümkün değildir. Birine bağımlılıktan kurtulmak için ne yapmak gerekir? Çalışmak gerekir. Çalışan kadın kendi ayakları üzerinde durmasını bilir. Çalışıp kendi ayakları üzerinde duran kadın özgürlüğe kavuşur. Yani özgürlüğün tadını çıkarır. Özgür olan kadın ise mutlu olur.
Neticede dikkat edilirse mutluluk maddeye, paraya bağlanmıştır. Mesela, Tanrı, din, anne, baba, aile, koca, çocuk vs. özgürlüğü engelleyen bağlardır. Bu bağlardan kurtulmak gerekir. Peki ne için kurtulmak gerekir? Daha iyi bir hayat için. Daha iyi bir hayat ne ile kazanılır? Para ile. Evet, bu döngü böyle sürüp gider. Öyle ki, insanlar kendi akıllarınca bazı bağlardan kurtulduklarını sanıyorlar, ama asıl bağa,yani maddeye esir olduklarını bir türlü anlayamıyorlar. O halde birey, özgürlük, mutluluk gibi yaldızlı sözcüklerin hepsi araçtır. Amaç para kazanmaktır. Ne kadar paran varsa o kadar özgür, o kadar mutlu olabilirsin. İşte mantık budur. Bu mantığı bir müslümanın kabul etmesi düşünülemez. Bu mantığa göre müslümanın hayatım düzenlemesi kabul edilemez. Evet, para kazanıldığında özgür ve mutlu olunmamaktadır. Para, kazanıldığında tüketim tuzağına düşülmektedir. Özellikle kadının kozmetik ürünler vesilesiyle tüketime yatkınlığı istismar edilmektedir. Kadının tüketim çılgınlığı çalışıp kazandığının yarısından fazlasını tüketmektedir. Bu durumda para özgürlük değil, tüketim getirmektedir.
Yavuz Koktaş – Bilgi,Ahlak ve Hikmet Acısından Sünnet,syf.216-219
[249] Ebû Dâvûd, Hatem, 3; Nesaî, Zînet, 17; tbn Hanbel, 1,380,397.
[250] Ahzâb, 33.
[251] Nur, 31.