Bu milletin bütün kütüphanelerini yaktılar. 1929′da ilk mektebi bitiren nesil kendini bir çöl ortasında buldu. Yeniden başladı alfabeye ve ölünceye kadar alfabede kaldı. Sonraki nesiller hep aynı yokluk, hep aynı sefalet içinde çırpındılar. 1929′da okuma-yazma bilenler 1930′da analfabet durumuna düştüler. Ve kendilerine zorla kabul ettirilen, dili çelik bir korse gibi, bir Çinlinin ayakkabısı gibi, ezip büzen bu yabancı harflere hiçbir zaman ısınamadılar. Yeni nesiller ise on, on beş yılda şişirilen, sözde milli, bir kütüphane buldular. Her maskaralığı alkışlamaya zorlanan ve bu şakşakçılığı bir refleks, bir insiyak gibi uzviyetlerine sindiren şamar oğlanı burjuvazi! Evde babasından duyduğu Türkçeyi konuştu, okumaktan vazgeçti, yahut Ulunay’ı, Burhan Felek’i, Vâ-Nû’yu okudu. Bu burjuvazi yabancı dil bilmez, kendi dilini bilmez, ufuksuzdur, mâzisizdir, istikbalsizdir, bir cenin-i sâkıttır.
Cemil Meriç – Jurnal 1
0 Yorumlar