(Bu bölümün büyük bir kısmını Bryson’un kitabın dan aldım).
Yukarıda söylediğimiz gibi insanda onaya çık.m ve oluşan ilk güç, beslenmeye karşı istek duyduğu güçtür. İşte onun yaşamasını da bu beslenme sağlar. İnsan doğuş tan süte doğru hareket eder ve hiçbir bilgiye ve öğrenime dayanmaksızın anne memesini arar. Kendisinde ses çıkararak süt isteme gücü meydana gelir, bu ses, onun başvurduğu acı ve zevkini belirten temel bir araçtır. Onda bu güç zamanla gelişir ve o bunu sürekli olarak artırmak ve çeşitli isteklerinde kullanmak ister. Sonra onda kendisine verilen araçlarla onlara doğru hareket gücü gelişir ve kendisine bunları sağlayan işlere doğru yönelme arzusu doğar. Daha sonra duygular yoluyla eşyayı hayal etme gücü oluşur. Hayal gücünde birtakım imajlar teşekkül eder ve o bunları özler. Bundan sonra da onda öfke gücü gelişir; o, bununla kendisine zarar veren şeyleri uzaklaştırmak ve yararlarını engelleyen şeylere karşı koymak ister. Eğer çocuğun kendisine zarar veren şeylerden intikam almaya gücü yeterse, onlardan öcünü alır. Gücü yetmezse, başkasından veya ana-babasından, ses çıkararak ve ağlayarak yardım ister. Yavaş yavaş onda insan fiillerini ayırt etme arzusu doğar. O bu ayırt etme gücünde olgunluğa ulaşır ve böylece akıllı kimse olur.
Bu güçler çoktur. Bunlardan kimisi ötekinin varlığı için zorunludur ve bu zorunluluk “son gaye’ye ulaşıncaya kadar böylece devam eder. Bu son gaye, kendisinden başka bir gaye için istenmeyen amaçtır. İnsanın insan olması itibarıyla arzu ettiği mutlak iyiliktir. Çocukta ilk önce bu ayırt etme gücünden utanma duygusu oluşur. Bu da kendisinden kötü bir şeyin ortaya çıkma korkusudur. Bunü içindir ki, çocukta ilk olarak ortaya çıkması gereken onun aklının varlığını gösteren şeyin utanma duygusu olduğunu söyledik. Çünkü bu (utanma) onun kötülüğü hissettiğini gösterir, bununla ondan sakınır, çekinir ve kendisinde veya kendisinden böyle bir şeyin ortaya çıkmasından korkar. Çocuğa baktığımız zaman onun utandığını, yere bakarak başını eğdiğini, yüzsüzlük yapmadığını ve gözümüzün içine bakmadığını görürüz. İşte bu, onun asaletinin ilk delili, iyilik ve kötülük duygusuna sahip oluşunun tanığıdır. Onun utanma, kendisinden doğacak kötü bir davranıştan korkarak nefsini tutmasıdır. Bu da ayırt etme ve akıl sayesinde güzeli benimsemek ve kötüden kaçmaktan başka bir şey değildir.
İşte bu nefis eğitilebilir ve önem vermeye lâyıktır. 0 ihmal edilmemeli, temas etmek ve karışmak suretiyle onu bozan karşıtlarıyla baş başa bırakılmamalıdır. Fazileti kabul etmek için kabiliyet yönünden bu durumda olan çocuğun nefsi sadedir ve henüz ona herhangi bir suret nakşolunmamıştır. Onun belli bir görüşü ve birine veya diğerine meyledeceği bir kararı yoktur. Ona bir suret nakşedilir ve o bunu kabul ederse, ona göre yetişir ve alışkanlık kazanır.
Çocukları Yetiştirme Kuralları
Öyleyse böyle bir nefsin daima şeref sevgisine karşı uyarılması daha iyidir. Özellikle onun maldan değil, din ve dinin kural ve görevlerine bağlı kalmadan doğan yücelik duygusunu kazanması gerekir. Sonra onun yanında iyi insanlar övülmeli ve iyi bir davranışta bulunduğu zaman kendisi de övülmelidir. Kendisinde görülecek en küçük kötülük dolayısıyla kınanmakla korkutulmalı,yiyecek, içecek ve pahalı yiyeceklere düşkünlük gösterdiği zaman kulağı çekilmelidir. Nefsi arzularına uymamasının, Özellikle yiyeceklere ve genellikle zevklere düşkün olmamasının güzelliği ona gösterilmelidir. Yiyecek konusunda başkasını kendisine yeğ tutması, orta yolu benimsemesi, aşırı istekte bulunmaması gerekir.
Renkli ve işlemeli elbiseler giymenin, erkekler için süslenen kadınlara, sonra kölelere ve hizmetçilere yaraştığı, şerefli ve asaletli kimselere beyaz ve ona yakın renkte elbiseler giymenin daha uygun olduğu çocuğa öğretilmelidir. Böylece o buna göre yetişmeli ve çevresindekiler bunu ona duyurmalı, sık sık söylemelidir. Bunun aksini ileri sürenlerle düşüp kalkması önlenmelidir. Özellikle bu konuda kendisine yaşıt olan ve onunla oynayabilecek olanlara dikkat edilmelidir. Çocuğun ilk gelişmesi sırasındaki davranışlarının ya hepsi veya çoğu, genellikle ilkeldir. Çünkü çocuk yalan söyleyebilir, duymadığı ve görmediği şeyleri anlatabilir, kıskançlık edebilir, hırsızlığa kalkışabilir, uydurma şeyler söyleyebilir, gevezelik ve lüzumsuzluk eder, kendisine ve çevresine zarar verebilir. O sürekli eğitim, yaşının ilerlemesi ve deneylerle yavaş yavaş değişir. Bunun içindir ki, anlattığımız ve anlatacağımız şeylerle onun küçük iken kulağı çekilmelidir.
Onun güzel tarihî bilgileri, eğitilerek iyi alışkanlık kazanmasını sağlayan şiirleri öğrenmesi istenir. Böylece onları ezberleyip anlatma, yeri geldikçe tekrarlama gücü artsın. Bayağı şiirlerden, bunlarda yer alan aşk ve âşıklar gibi şeyleri dinlemekten ve bu şiirleri yazanların ince yara- tılışlı kimseler olduğu düşüncesini uyandıran hususlardan uzak tutulmalıdır. Çünkü bunlar gerçekten gençleri yoldan çıkaran şeylerdir. Sonra çocuğun her güzel davranışı övülmeli ve o her iyi işinden dolayı ödüllendirilmeli. Çocuk, kimi vakitler bu anlattıklarımıza aykırı davranır sa, azarlanmaması ve yüzü açılmaması daha uygun olur. Aksine çocuk, o işi bilerek yapmamışsa ve özellikle 0 yaptığı işi herkesten gizliyorsa, ona göz yummak ve bunu yüzüne vurmamak gerekir. Çocuk onu tekrar yaparsa gizlice azarlanmak, yaptığı işin kötülüğü anlatılmalı ve onu tekrar etmemesi söylenmelidir. Zira onu azarlanmaya alıştırır ve yüzünü açarsak, onu utanmazlığa sevk eder ve kötü olarak gördüğü şeyleri tekrarlamaya zorlamış oluruz. Böylece, nefsinin sevk ettiği pek çok kötü zevklerin ardına düşmesinden dolayı kınanmak, onun için önemsiz kalır.
Yemek Kuralları
Önce çocuğa yemekle ilgili kuralları öğretmekle işe başlamalıdır, ilkin çocuğa yemeğin zevk için değil, sağlık için gerekli olduğu anlatılmalıdır. Bütün yiyecekler, ancak bizim beden sağlığımız ve hayatımızı sürdürmek için yaratılmış, hazırlanmıştır. Onlar, açlık ve açlıktan ileri gelen acımızı tedavi etmek için kullandığımız ilaç durumundadırlar. Nasıl ilaç zevk için alınmaz ve iştahla çokça kullanılmazsa, yiyecekler de böyledir. Onlar da bedenin sağlığını acısını giderecek ve hastalıktan koruyacak kadar alınmalıdır. Çocuğun yanında obur kimselerin çok yemek yemeleri küçümsenmeli, onların vücutlarının ihtiyacından fazla veya uygunsuz biçimde yemek yemeleri kötülenmeli ki, o bir tür yemekle yetinsin, türlü türlü yemekler yemeye özenmesin. Başkasıyla sofraya oturduğu zaman, yemeğe önce kendisi başlamasın, sürekli olarak yemek çe şitlerine bakmasın, onlara gözünü dikip durmasın. Kendi önündekiyle yetinsin, çabuk çabuk yemesin ve lokmaları ardarda sıralamasın. Büyük lokma almasın ve onu iyice çiğnemeden yutmasın. Elini ve elbisesini kirletmesin, kendisiyle yemek yiyen kimseyi gözetlemesin ve onun eliyle yemeğin neresinden aldığına bakmasın. Kendi önüne gelen kısım daha iyi ise, onu başkasına ikram etsin. Sonra isteğine hâkim olarak, yemeğin basit olan ve önüne geleniyle yetinsin. Kimi vakitlerde de kuru ve katıksız ekmek yesin.
İşte bu kurallar, fakirler için güzel ise, zenginler için daha güzel ve daha iyidir. Yemeği akşamları bolca yemeli. Öğle yemeğini bolca yerse, tembelleşir, uykusu gelir ve bununla birlikte anlayışı azalır. Çocuk çoğu zaman et yemezse, bu canlılık, uyanıklık, hareketlilik ve çabukluk bakımından onun için daha yararlı olur. Tadı ve meyveyi mümkünse hiç yememeli, yoksa imkân nispetinde az yemelidir. Çünkü bunlar, onun bedeninde değişiklik meydana getirir ve sindirimi artırır, ayrıca onu oburluğa ve çok yemek yeme düşkünlüğüne alıştırır. Yemek esnasında su içmemeye alışmalıdır. Şıra ve sarhoş edici içkilerden kaçınmalı, çünkü bunlar bedene de, nefse de zarar verir, onu çabuk öfkelenme, kötü ve çirkin şeylere atılma gibi beğenilmeyen işlere sürükler.
Çocuk içki meclislerine gitmemeli, bilgili terbiyeli ve faziletli kişilerin toplantılarına katılmalıdır. Böylece bunların dışındaki toplantılarda konuşulan çirkin ve saçma sözleri işitmesin. Eğitimle ilgili ödevleri bitirmeden ve yeteri kadar yorulmadan yemek yememeli. Başkasına göstermek istemediği işlerden uzak durmalıdır. Çünkü o, ancak kötü sandığı veya kötü olduğunu bildiği şeyi gizli tutar. Çok uykudan kaçınmalı, çünkü çok uyku onu fenalaştırır, zihnini kalınlaştırır ve hafızasını öldürür. Bu gece için böyledir; gündüz ise, uyumaya hiç alışmamalıdır. Yumuşak yataktan ve her çeşit rahatlıktan kaçınmalı ki, vücud sertleşsin ve sertliğe alışsın. Yazın serin evlere ve serinletici’ araçlara, kışın da yukarıda zikrettiğimiz sebeplerden dolayı kürk ve ısıtıcı araçlara alışmasın. Yürümeye, hareke etmeye, biniciliğe ve beden eğitimi yapmaya alıştırılma, bunların zıtları olan alışkanlıkları kazanmamalıdır.
Giyinme Kuralları
Çocuk etrafını araştırmamaya, hızlı yürümemeye, ellerini salıvermemeye, aksine onları göğsüne koymaya ve saçını uzatmamaya, kadın elbiseleri giyerek süslenmemeye, gerekmedikçe yüzük takmamaya, yiyecek, giyecek ve benzerleri gibi ailesinin sahip olduğu herhangi bir şeyle arkadaşlarına karşı övünmemeye, onları kötülememeye, aksine ilişki kurduğu herkese karşı tevazu göstermeye ve ikramda bulunmaya alıştırılmalıdır. Çocuk eğer bir şeref veya ailesinden gelen bir üstünlüğe sahipse, bunlar, onu, kendisinden aşağıdakileri kızdırmaya, hevesinden vazgeçilemeyeceği bir kimseye yol göstermeye kalkışmasına, ya da ona üstünlük taslamaya sevk etmesin. Sözgelişi, dayısı vezir veya amcası sultan olan bir kimse, bunlarla emsalini kırmamak, arkadaşlarına saldırmamak, komşu ve tanıdıklarının mallarını ellerinden almamalıdır.
Oturup Kalkma Kuralları
Çocuğun topluluk içinde oturduğu yerlere tükürmemesi, sümkürmemesi, başkalarının yanında esnememesi* ayak ayak üstüne atmaması, kolunu çenesinin altına koymaması, elini başına dayamaması gerekir. Zira bu tembellik işaretidir. Elinin yardımıyla başını taşıma gibi kötü bir alışkanlığa yol açar. Çocuk yalan söylememeye, yalan veya gerçek de olsa, hiçbir şekilde yemin etmemeye alıştırılır.
Çünkü yemin etmek, kimi vakitlerde gerekli olsa da, erkekler için çirkin bir şeydir. Çocuklar için ise, yemine hiç gerek yoktur. Yine çocuk az ve sadece cevap vermek için konuşmaya alıştırılmak, kendisinden büyük birisinin huzurunda onu can kulağıyla dinlemeli ve o konuşurken susmalıdır. Çirkin ve kaba sözlerden, küfür, lanet ve boş laftan sakındırılmak; güzel ve zarif sözlere, birini kibarca ve nezaketle karşılamaya alıştırılmak, başkasından bunların karşıtlarını dinlemesine müsaade edilmemelidir. Kendi işini kendi yapmaya, öğretmenine ve kendisinden büyük olanlara hizmete alıştırılmalıdır.
Bu eğitime zenginlerin ve bolluk içinde yaşayan kimselerin çocukları daha çok muhtaçtırlar. Öğretmen dövdüğü zaman, onların bağırmaması ve birinden şefaat beklememesi gerekir. Bu gibi işler kölelerin ve zayıf ya- ratılışlı kimselerin davranışlarıdır. Bunları benimsemek ancak kötü bir eğitimi benimsemektir. Çocuklar kabalaştırılmamak, onlara iyi davranmalı ve onlar iyi hareketlerinden dolayı bolca ödüllendirilmek, çocuklardan ve arkadaşlarından kazanç sağlamaya alıştırılmamalıdır. Altın ve gümüş sevgisinden uzaklaştırılmalı, yırtıcı hayvanlar, yılanlar, akrepler ve engereklerden daha çok, bunlardan sakındırılmalıdır. Çünkü altın ve gümüş sevgisi, zehirlerden daha çok tehlikelidir. Çocuğa, kimi vakitlerde eğitimin yorgunluğunu gidermek için iyi şekilde oynama izni verilmeli, oynarken acı ve fazlaca yorgunluk duymamalıdır. Ana-babasına, öğretmenlerine ve eğiticilerine karşı itaatli olmaya, onlara saygı duymaya ve onlardan korkmaya alıştırılmalıdır.
Çocuklar için yararlı olan bu kurallar, büyükler için de yararlıdır. Ancak bunlar gençler için daha faydalıdır.
Çünkü onları faziletleri sevmeye alıştırmaktadır. Gençler bu kurallara uyarak yetiştikleri takdirde kötülüklerden sakınmaları zor olmaz, dolayısıyla hikmet, din kuralları ve geleneklerin ortaya koyduğu şeylerin hepsi onlara kolay gelir, nefislerinin sürüklediği kötü zevklerden kendilerini alıkoyarlar. Bu kurallar, onların kötü zevklere dalmalarını ve bunları çok düşünmelerini önler; onları felsefenin yüksek düzeyine çıkarır. Bu kitabın baş tarafında belirttiğimiz Allah’a yakınlaşmak, bu dünyada iyi hâl sahibi olarak meleklere benzemek, güzel bir hayat sürmek, iyi bir ün bırakmak, az düşman sahibi olmak, özellikle faziletli kişilerden birçok dost kazanmak gibi yüceliklere eriştirir. Bu düzeyi geçip insanların amaçlarını ve olayların sonuçlarını anlayacak yaşa ulaşınca, çocuk bilir ki, insanların yöneldikleri ve üzerine düştükleri servet; mal mülk, köle, at, ev eşyası ve benzeri şeyleri elde etmekten amaç, bedeni rahatlatmak ve onun sağlığını korumak, yaşadığı sürece dengeli kalmak, hastalıklara düşmemek, ansızın ölmemek, Allah’ın verdiği nimeti içine sindirmek, öteki dünya ve ebedî hayat için hazırlanmaktır. Gerçekte bütün zevkler, acılardan kurtulmak ve yorgunluğu giderip rahata kavuşmaktır.
İbn Miskeveyh-Ahlak Eğitimi
0 Yorumlar