Anadolu “Vahhabiler”i

“Anadolu’daki Vahhabilik”, “Kilise”nin Anadolu’daki mütekabilidir; “Kilise”ye, Anadolu’da karşılık gelendir. Hatırlanacağı üzere, “Kilise”, “Grek-Latin-Kilise diyarı”nda “düşünceyi (rasyonaliteyi) ve algıyı aşan” bazı konulara işaret ederek, “birey”in bizzat “kendi esası”na yönelmesini engelleyen, “bireyin bizzat kendisinde derinleşme imkanı”nı ortadan kaldıran ve, “birey”i bir “yığınsal birey”e dönüştürerek “yığınsal birey” lerden “yığınsal toplum” düzenleyen “kendinden menkul” bir “mevzuat manzumesi”dir. Her ne […]

Daha fazla oku
Türkistandan Gelen Kelam Anadolu’yu Mayaladı

‘‘Endülüs yok edildikten sonra Avrupa yeşermiştir. Greko-Latin-Kilise diyarının bekası, Anadolu’nun, Anadolu mayasının yok edilmesine bağlıdır.” Yalçın Koç ile, ‘Anadolu Mayası’ kitabı etrafında yapılan bir söyleşiyi alıntılıyoruz. 24/05/2015 Yalçın Koç, Türkiye’de yaşayan kıymetli isimlerden birisi. ODTÜ Fizik Bölümünden mezun olduktan sonra felsefe alanında uzmanlaşan Koç, Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü başkanlığından emekli olarak kenara çekilmeyi tercih etmiş. […]

Daha fazla oku
Grek-Latin-Kilise Diyarın’ın ‘Rasyonel yetisi’

Grek-Latin-Kilise diyarında, yığınsal bireyin “rasyonel yetisi”si, “bindiği dalı kesemez”, “gözlüğünü kıramaz”; bu nedenle de, “esas”ını “bulamaz”. Yığınsal birey, “esas”ı görmesini engelleyen gözlüğün, “esas”ı görmesini engellediğini “bilemeyeceği” için, bu gözlüğün “asli köle”sidir. Bu “asli kölelik”, “yığınsal mevzuat” ve “yığınsal serbestlik” yoluyla giderilemez. Burada, “bilmenin” şartı, “dönüşmek”tir. Grek-Latin-Kilise diyarında “dönüşme”nin yolunun “kapalı” olması, “nihai zemin” in, yani […]

Daha fazla oku
Descartes’in ‘Düşünüyorum, o halde varım’ Sözü Hakkında

Bir “şey”in, “var olduğu”nun nasıl “ispat edileceği”, Grek- Latin-Kilise diyarındaki fikriyatın asli “mesele” lerinden bir tanesidir. Çünkü, bu diyarda “esas”ı itibariyle tesis edilemeyen “şey”in, “varolduğu”nun “ispat edilmesi” neticesinde “kimlik” kazanacağı zannedilir. Bu diyarın “düşünür”leri, “Tanrı”nın, “dış dünya”nın, “nesne”lerin, hatta “kendi”lerinin “var olduğu”nu ispat edebilmek için yüzyıllar boyunca gayret sarfetmiştir. Bu düşünürler, sözkonusu “mesele” itibariyle ya […]

Daha fazla oku
Eflatun Hakkında

Eflatun, Grek-Latin-Kilise diyarının fikriyatı açısından bakarsak, yazılı metinlerindeki “kavram çeşitliliği” itibariyle bu diyarın en “zengin” “düşünür”üdür. Ancak, talebesi Aristoteles, Eflatun’un “kavram sistematiğini “empirik” esaslı bir zemine indirerek “saptırmış”tır. Daha sonra gelen Yeni-Eflatun’cular, bu sistematiği “esoterik” bir zemine oturtarak geliştirmek istemişlerse de, bu çabalar bir yerlere varmadan “sönmüş”tür. Grek-Latin-Kilise diyarındaki fikir tarihi kitaplarında Eflatun ile alakalandırılan […]

Daha fazla oku
Ferdi Özgürlük

“Özgürlük (hürriyet)”, “insan”ın “esas”ına aittir, “insan”, kendi “varlığının esası”ndan kaynaklanan bir şekilde “özgürlüğü aramak ve “özgür” olmakla yükümlüdür. “Varlığının esasından kaynaklanmayan bir “özgürlük”, “insan”ın doğasına aykırı düşer. Anadolu mayasında, “ferdi birey”in asli vasfı, “özgür” oluşudur. Oysa, Grek-Latin-Kilise diyarında, “birey”in “yığınsal” olarak oluşturulması, “birey”in “asli özgürlüğü”nün iptal edilmesine bağlıdır. Grek-Latin-Kilise diyarında, “ferdi bireysel özgürlük” iptal edilir. […]

Daha fazla oku
Anadolu “Vahhabiler”i

“Anadolu’daki Vahhabilik”, “Kilise”nin Anadolu’daki mütekabilidir; “Kilise”ye, Anadolu’da karşılık gelendir. Hatırlanacağı üzere, “Kilise”, “Grek-Latin-Kilise diyarı”nda “düşünceyi (rasyonaliteyi) ve algıyı aşan” bazı konulara işaret ederek, “birey”in bizzat “kendi esası”na yönelmesini engelleyen, “bireyin bizzat kendisinde derinleşme imkanı”nı ortadan kaldıran ve, “birey”i bir “yığınsal birey”e dönüştürerek “yığınsal birey” lerden “yığınsal toplum” düzenleyen “kendinden menkul” bir “mevzuat manzumesi”dir. Her ne […]

Daha fazla oku