Esasen Atatürk’e, ortaya bir ideoloji koyan anlamında olmak üzere ‘ideolog” demek de pek doğru değildir. Yakın arkadaşlarından Falıh Rıfkı Atay’ın söylediğine göre, 1923 yılında Halk Partisi içinde bile eski değerleri devam ettirmek isteyen “kerhen Kemalistler” ile kültürel birikimleri olmadığı hâlde tam bir inanışla Mustafa Kemal’e bağlı olanlar vardı. Atay, böyle bir ortamda kendisi ve birkaç Türkçü arkadaşının şuurlu bir şekilde devrimleri hazırladığını söylemekte ve aynen şu açıklamayı yapmaktadır:
“Saraçoğlu, Mahmut Esat, Vasıf gibi Ankara’da tanıdıklarımızla beraber biz Türkçüler, fakat Türkçülüğün tam Batılı kolu vardık. Tanzimat’tan beri devam eden kültür ve medeniyet ikizliğini tasfiye etmek, eski nizamı köklerine kadar yıkmak ve Türk milletine, Batı topluluğu içinde bir yem çağ cemiyeti olarak yer alma imkânlarını vermek için Mustafa Kemal’in zafer otoritesini fırsat biliyorduk.”
Bu açıklamayı yapan Atay, o dönemde inkılaplara karşı olanların, Atatürk’e değil de “dalkavuklar, müfsitlcr, zındıklar” diyerek kendilerine kızdığından da dert yanmaktadır.,Atay. Atatürkün meslek kitapları dışında sadece genel bilgiler edindiğini, inkılapları ise uzun süren sofra sohbetlerindeki tavsiyelere uyarak yaptığını söyler.Bu meyanda olarak, Latin Harflerini kendisi ile birkaç arkadaşlarının medenî kanun fikrini ise; Mahmut Esat, Saraçoğlu, Şükrü Kaya gibi şahısların tavsiye ettiğini anlatır. Atay, yapılan inkılâplara “Kemalizm” adını yine o “ileri” Türkçülerin verdiğini de ifade eder.,(Atay,Atatürkçülük nedir?cilt:4,ss:20-34)
Hüseyin Dayı
0 Yorumlar