Cemiyet içerisindeki Yahudi/Mason Cephenin en kıdemli temsilcilerinden biri de, Türk olmayan “Türkçülerden” Moiz Kohen idi. Asıl mesleği hahamlık olan Kohen, soydaşı Emmanuel Carasso’nun aksine, isim değiştirip ‘dönmeliği’ tercih etmişti. Nasıl etmeyecekti ki, “Türk’ün Ruhunu” yazan birinin adı ‘Moiz Kohen olabilir miydi? Ne kadar ‘samimi’ olduğunu göstermek için, çok sevdiği ve çalışmalarında sürekli destek olduğu […]
‘ Şüphesiz “vaat edilmiş” topraklara kavuşabilmek için, Meşrutiyet’in ilan edilmesinin tek başına bir anlamı yoktu. Üst Aklın asıl hedefi, Sultan Abdülhamid iktidarının tamamen yıkılmasıydı. “Hürriyet,eşitlik, kardeşlik” mücadelesinin arkasındaki gerçek plan, ancak böyle tamamlanmış olacaktı. Her ne kadar II. Meşrutiyet ile birlikte ‘parlamenter’ sisteme geçilmişse de, iktidarı tekelinde bulunduran ve ümmetin birliğini sağlayan halife/padişah, hâlâ devletin […]
…. İlk Paralel Örgütlenme Kabul etmek gerekir ki, Osmanlı İmparatorluğunda devlet kadrolarının teslim edilebileceği yetişmiş insan sayısı azdı. Bu nedenle devleti yönetenler, bu adam yokluğunda pek çok gayrimüslim ve Yahudi dönmelerini bürokrasinin önemli kademelerinde görevlendirmek zorunda kalmıştı. Elbette devlet, birçok Müslüman öğrenci ve bürokratı Avrupa’ya göndererek, bu yetişmiş eleman açığını kapatmak için çeşitli çalışmalar yürütüyordu. […]
Üst Akıl, Tanzimat süreciyle sadece Osmanlı İmparatorluğunun geleneksel rejimini değiştirmekle kalmamış, Batı tarzı yaşamın yaygınlaştırılmasını ve ulusalcılık akımlarının güçlendirilmesini de sağlamıştı. Özellikle Islahat Fermanının ilanından sonra Avrupalı oryantalistlerin Osmanlı düşünce hayatına soktukları en tehlikeli kavram, hiç şüphesiz etnik ayrışmaya dayalı ulusalcılık’ fikirleri olmuştu. Zira aynı dini paylaşan milletlerin (Millet-i Hâkime) halifeye gönülden bağlılığı ve emirleri […]
0 Yorumlar