Cinsel İlişki (el-Cima) Hakkında
Paylaş:

ebubekir_razi Cinsel İlişki (el-Cima) Hakkında

Aynı şekilde cinsel ilişki de, hevanın  ve sahibine birçok kötü hastalık ile belalar getiren hazzın tercih edilmesinin neden olduğu anormal durumlardan biridir. Bu, görmeyi zayıflatır, bedeni güçsüzleştirir, halsizleştirir, ihtiyarlığı hızlandırır, beyne ve sinirlere zarar verir, güç ve kuvveti azaltır. Ayrıca, burada ifade edilemeyecek sayıda daha birçok hastalıklara da neden olur. Nefsin, cinsel ilişkiden aldığı aşırı hazzı hatırlamasından dolayı, cinsel ilişki düşkünlüğü diğer haz vericilere olan düşkünlüklerden daha kuvvetli ve daha şiddetlidir.

Bununla birlikte sık sık cinsel bölgelerin tahrik edilerek uyarılması erbezlerinin ge­nişlemesine, bu bölgelere fazla kanın hücum etmesine ve bu da sonuçta erbezlerinde çok fazla sperm oluşmasına yol açar. Bundan dolayı da insandaki cinsi münasebet istek ve arzusu kat kat artar. Bunun aksine, insan cinsel ilişkiyi azalt­tığında, ondan kaçındığında beden asıl tazeliğini ve dinçli­ğini korur, büyüme ve gelişme süresi artar, yaşlanması, ku­ruyup solması ve bunaması gecikir; erbezleri küçülür ve malzeme sağlamaz. Böylece de erbezlerinde az sperm olu­şur, gerilme zayıflar, erkeklik organı geri çekilir, şehvet dü­şer ve sonuçta cinsel ilişkiye olan şiddetli istek ve arzu yok olur.

Bundan dolayı akıllı kimsenin, nefsini kontrol altına alma­sı ve cinsel ilişkiden menetmesi, ona aldanarak kapılmaması ve nefsini ondan alıkoymanın, engellemenin zor olduğu veya mümkün olmadığı bir duruma gelmemesi için nefsiyle bu konuda mücadele etmesi ve bizim, hevanın sınırlandırılması ve kontrol altına alınması ile ilgili olarak ifade ettiklerimizi hatırlaması, zihninde tutması gerekir. Özellikle de açgözlü­lükle ilgili bölümde ifade ettiğimiz üzere, mümkün olan en üst noktada zevke ulaştıktan ve onu elde ettikten sonra bile şehvetin insanı zevke teşvik ettiği gerçeğini aklında bulun­durmalıdır,însanlarm zihninde cinsel ilişkiden elde edilen hazzın diğer hazlardan daha üstün olduğu yönünde bir dü­şünce olduğu için, cinsel ilişkiden elde edilen haz diğer haz­lardan daha kuvvetli ve daha aşikardır.  Çünkü cinsel iliş­ki düşkünlüğü, nefsin -özellikle de filozofların sınırlandırılmamış diye isimlendirdikleri ihmal edilmiş, kendi haline bı­rakılmış ve disipline edilmemiş nefsin- şehevî arzu ve isteği­ni ortadan kaldırmaz.

İnceleyin:  Tevbenin ve Allah'a yönelmenin başlangıcı

Yine metresin çok olması da nefsin on­ların dışındakileri arzulamasını engellemez. Bunun sonsuz olarak yapılamayacak olmasından dolayı, böyle bir adamın, arzulanan objeden alınan hazzın kaybolmasının ateşi ile ya­nıp tükenmesi ve hazzı meydana getiren nedenlerin olması­na rağmen haz alamamasından dolayı ortaya çıkan eleme katlanması ve tahammül etmesi gerekir. Bu durum ya para ve kuvvete ihtiyaç duymaktan, ya da tabiat ve bünye yönün­den zayıf olmaktan kaynaklanmaktadır. Çünkü her halükar­da şehvetin istediği oranda arzu edileni elde etmek mümkün değildir. Bu aynen, açgözlülük bölümünde ifade edilen iki adamın durumu gibidir.

Durum böyle olunca uygun olan şey, kötü sonuçlarından emin olmak, doymazlığını, tatminsizliğini, kuvvetli tahrik ve isteklerini gidermek için olması ve karşılaşılması kaçınılmaz olanı -yani bütün şartların tamam olmasına rağmen arzula­nanı elde etmiş olmaktan dolayı haz alamama durumunu- aşırı bir şekilde hazza düşkün olmadan önceye almaktır.

Buna ilaveten cinsel ilişkiden alınan haz, her halükarda bü­tün hazlar içinde terk edilmesi en uygun ve en münasip olan­dır. Bu, cinsel ilişkinin yemek ve içmek gibi hayatın devamı için zorunlu olmamasından, terk edildiğinde açlık ve susuzlu­ğun meydana getirdiği elem gibi açık ve hissedilir bir elemin meydana gelmemesinden ve bir de, ona aşırı düşkünlüğün be­denin yapısını bozmasından kaynaklanmaktadır. Ona teşvik edene tâbî olmak ve onunla beraber hareket etmek hevanın ak­la galip gelmesinin ve onu ortadan kaldırmasının bir işaretidir. Bu, akıllı kimsenin kaçınması, nefsini uzak tutması ve damızlık atlara, boğalara, geleceği düşünmeyen, dikkate almayan diğer hayvanlara benzememesi gereken bir durumdur.

Bununla birlikte insanların çoğunun bu işi kötü ve iğrenç kabul etmesi, yaptıklarında da gizlemeleri bunun nefsi natı­ka nazarında kötü bir iş olduğunu göstermektedir. Çünkü in­sanların çoğunun onu iğrenç kabul etmesi ya tâbî bir içgüdü­den, ya da eğitim-öğretimden kaynaklanmaktadır. Her iki durumda da, onun bizzat kendisinin kötü ve iğrenç olması gerekir. Bu, mantığın kanunlarına göre sıhhatinden şüphe edilmemesi gereken görüşlerin, bütün insanların veya çoğu­nun, ya da en hikmetlilerinin üzerinde ittifak ettikleri görüş­ler olmasından dolayıdır.

İnceleyin:  Modern Aklın Yükselişi ve Çöküşü-2

Biz kötü ve iğrenç bir şeyi yapmak zorunda değiliz. Aksi­ne bizim yapmamız gereken onu terk etmektir. Eğer onu yap­mak zorunda kalırsak, o zaman da kendimizi bu yaptığımız­dan dolayı kınayarak ve de utanarak mümkün olanın en as­garisini yapmalıyız. Başka türlü hareket ettiğimizde aklı terk ederek hevaya tâbî olmuş oluruz. Bu durumda olan kişi akıl­lılar nazarında, aklın ona bu şekilde hareket ettiğinde katla­nacağı zararları bildirmesine ve onu uyarmasına rağmen he­vaya tâbî olduğu, onun isteklerini tercih ettiği için hayvanlar­dan daha adî ve daha çok hevaya tâbî olandır. Halbuki hay­vanlar, kendilerini uyaran ve hareketlerinin sonucunda orta­ya çıkacak olan zararlar hakkında kendilerine bilgi veren ol­maksızın sadece doğal içgüdülerine tabiî olurlar.

Ebubekir Er Razi-Ruh Sağlığı