Çok yaygın, hemen Herkesin her fırsatta dile getirdiği, klişe görüntülü nice sözlerimiz, düsturlarımız vardır ki bizler, yani Müslümanlar, onları âdeta yeni baştan idrak etmeye yönelmeliyiz.
Bilinç yenilenmesi, iman tecdidi, sürekli olarak yer almalıdır Müslümanın hayatında.
Sürekli tövbe üzere olmak, sürekli şehadet kelimesi getirmek, sürekli ibadet eylemek, hep sürekli yenilenmenin, dirilmenin göstergesidir Müslüman için.
Müslüman için olaylar da inanç rükünleri de, olan biten ve tekrar gündeme gelmeyen vakıalar değildir.
Müslüman, önce Vahdaniyete inanmış olandır, ama bu inanmış olmak bile inanmış olunarak hâl olunmuş, çözümlenmiş, içimizin bir yerinde kilitlenmiş olmamalı. Vahdaniyet üzerinde bile sürekli tefekkür ve teşbih üzere bulunmak gerek. İnancın en uç noktalarında yer almış bulunan kutlu kullar, inancın her cüzünü, her dem yeniden gündemde bulundurmanın eylemini bize örnekleyen has rehberler olmalı.
Hepimiz, ahirete, hesap gününe inanıyoruz değil mi? O ulu divanda sorguya çekileceğimize inanıyoruz değil mi?
Evet!
Ama hayır, bu hesaba çekilişi de, bütün emir ve yasakları da âdeta, şimdi duymuşçasına, şimdi inanmışçasına idrak etmeye çalışacağız sürekli olarak.
Çünkü her yeniden idrak ediş ameliyesi, yeni ufuklar sergiler önüne Müslümanın. Aşılan, yenilenen her yeni ufuk, gittikçe daha çok kemale erişin, Hakka yaklaşışın güzergâhıdır.
“Her dem yeniden doğarız. Bizden kim usanası” diyor Yunus. Sonsuz, bitmeyen doğuşlar manzumesidir, öyle olmalıdır hayat Müslüman için.
Yeniden düşünelim:
“Ancak müminler kardeştir.” emrini, hikmetini… Bu ibareyi duymayanımız kalmamış olsa bile, hepimiz bir yeniden, yeni idraklerle, tekrardan düşünelim. Yüreğimizin, beynimizin olanca gücüyle, yeniden bakalım, yönelelim bu hikmete.
“Mümin, elinden dilinden emin olunandır”ı ilk defa duyuyormuşça- sına bir dikkatle, incelikle, düşünelim.
“Gıybetin, ölü eti çiğnemek olduğu”nu müminin hüsnüzan üzere olması gerektiğini, nefsimiz için istemediğimizi, öteki Müslümanlar için de istememizin emrini, başımızı kalbimize doğru eğerek tefekkür edelim. “Birbirine ihanet etmedikleri müddetçe ben, iki ortağın üçüncüsüyüm.” diye buyuran Hakk’ın, vaat ve sıyanetinin azametini düşünelim, iftirakın, parçalanışın, fitnenin; te’dib-i ilahîyeye, onun cezalandırmasına maruz kalacağını düşünelim. Ne ki nefsimizin hoşuna gidiyorsa onda bir fitne, bir şeytan aldatmacası olacağını çıkarmayalım aklımızdan. “Din nasihatten ibarettir.”, Peygamber “Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiştir.” emirleri yıkasın her yanımızı. Yumuşak sözlü, ergin ahlaklı olmaktır Müslümanın mesleği.
Her şeyi, her şeyi tekrardan düşünelim. Çok iyi bildiğimiz, tanıdığımız, inandığımız her şeyi tekrar getirelim yüreğimize, aklımıza.
Rabbe inancımızı tecdid eyleyelim, Resulüne şehadetimizi tecdid eyleyelim.
“Elestü birabbikum” sorgusuna verdiğimiz vaadi, biati tecdid eyleyelim.
Evet, bilhassa “biat”ımızdan hulf etmeyelim.
Gün gelecek amellerimiz birer birer tartılacaktır, serilecektir önümüze!
Yeni Devir, 11 Aralık 1980
Mehmet Akif İnan’ın Eserleri,cild:3
0 Yorumlar