..Yalnız cihâd değil, Şeriat’in her emri bir iç manevî anlama sahiptir. Salât, unutkanlık rüyasından uyanmayı ve Allâh’ı her zaman anmayı ifade eder. Oruç, insanın ihtiraslı kişiliğinde ölmesi ve arılıkta doğmasıdır. Hac, kendi varlığının dışından merkezine doğru yolculuk demektir, zira birçok Sufî’nin dediği gibi kalb manevî Kâbe’dir. Zekât da ruhî cömertlik ve soyluluğu ifade eder. Bu iç anlam Şeriat’in dış öğretilerini reddetmez, onun manevî amacını bütünler ve tamamlar, işte bu yüzden Şeriat, manevî hayat için zorunlu ve yeterli temeldir. Her insanın, müslüman olmak için, Şeriat’i kabul etmesi gerekir.
Ve İslâm’da en yüce manevî saray, ki en büyük bilge ve ermişlerinkidir.Şeriat’in sağlam temelleri üzerine kurul-muştur. İnsan Şeriat’e uymaksızın manevî hayata talib olamaz…
Geçen çağda bazı modernistler, modem uygulamaları hukuk’a sokmak ve Şeriat’in fonksiyonunu kişisel hayatla sınırlandırmak amacıyla Şeriat’i değiştirmeye, ictihâd kapısını yeniden açmağa çaba gösterdiler. Bütün bu eğilimler, dünyaya karşı belli bir manevî zaaf durumundan ve dünyaya teslim olmaktan doğmuştur. Böyle bir anlayışa kapılanlar, Şeriat’i “zaman”a, yani insanın kapris ve arzularına ve “zaman”ı oluşturan insanın her zaman değişen tabiatına uydurmak isterler. Onlar Şeriat’in topluma değil, toplumun Şeriat’e uyması gerektiğini kavrayamamadadırlar. Daha önce ictihâd yapanların İslâm’ın yararını dünyanın üstünde tutan ve onun ilkelerini maslahatçılığa feda etmeyen takva sahibi müslümanlar olduklarını anlamıyorlar.
İslâm perspektifinde Allah Şeriat’ i, insana kendisini ve toplumunu ıslah etsin diye vahyetmiştir. Reforma muhtaç olan insandır, Allah’ın vahyettiği din değil. Şeriat’in dünyada varlığı, Allah’ın mahlukâta olan merhameti nedeniyledir. Allah uymaları ve onunla hem bu dünyada hem öte dünyada mutluluğu elde etmeleri için tüm hayatı kuşatan bir Yasa göndermiştir. Şeriat, böylece kişi ve toplum için bir idealdir. O, insanın her davranışına bir anlam verir ve insan hayatım bütünler. Şeriat mükemmel toplumsal ve kişisel hayatın ölçüsü ve ruhun çevreden Merkez’e doğru uçuşu için kaçınılmaz dayanaktır. Şeriat e uygun biçimde yaşamak, İlâhî irade’ye, Allah’ın insan için dilediği ölçüye göre yaşamaktır.
Seyyid Hüseyin Nasr,İdealler ve Gerçekler
0 Yorumlar